Network dediğimiz zaman, alanında isim yapmış, genelde bizlerden yaşca büyük, başarılı ve ünvan sahibi isimlerle network yapılması gerektiği algılanır. Ama her insan girişken değildir. Her insan her ortamın insanı da değildir. Network yapabilmek belli bir sosyalliği gerekli kılar. Belli bir diplomasiyi ve sosyal farkındalığı gerektirir. Belli ortamlarda olmaktan hoşlanmayı ve gerektiğinde tanımadığınız insanlara yaklaşıp, konuşacak konu bulabilmeyi gerektirir.
Bazısı konuşacak konusu olmasa dahi tanımadığı insanlarla sohbeti sürdürebilir. Bazısı sohbet edebildiğini zannedip, konuşacak konusu ilginç olmasa da karşısındaki insanla ‘network’ yaptığını zannedip, imajını zedeleyebilir.
Benim şimdi sizlere başka bir tavsiyem var.
En güzel network bence doğal yapılabilen network’dür. İnsanın kendini fazla zorlamadan, doğal gelişen sohbetlerde elde edilendir.
Lisede yan yana oturduğunuz sınıf arkadaşlarınızdır. Aynı sınıfın havasını kokladığınız, aynı ‘abuk esprilere’ saatlerce güldüğünüz dostlarınızdır.
Üniversite sıralarında birlikte ders çalıştığınız arkadaşlarınızdır. Derslerinize giren profesörlerinizdir. Yaptığınız tez çalışmalarında destek aldığınız farklı alanlardaki doçentlerinizdir.
Çalışma hayatınızda birlikte aynı proje üzerinde çalıştığınız takım arkadaşlarınızdır. Şirketinizin idari kadrosunda bulunan, orta ve üst düzey yöneticilerinizdir.
Sivil Toplum kuruluşlarında görev yaptığınız, gönüllü olarak belli bir amaç ve vizyon için bir arada bulunduğunuz arkadaşlarınızdır. Ayna amaca hizmet veren, benzer dilden konuştuğunuz, konuştuğunuzda sizi hisseden değerli dostlarınızdır.
21. yüzyıl’ın teknolojik gelişimleri farklı network’ler kurmanıza da izin veriyor. Blog’lar buna en güzel örnek. Blog yazmak, takip etmek, blog yazılarına katılımcı olmak, blogcular buluşmalarında bir araya gelmek… yeni gençliğin en büyük network araçlarından da bir tanesi aynı zamanda.
Elbette iş dünyasına girdiğinizde, network’ünüz genişleyecek ve farklı toplantılarla farklı kişileri tanıma fırsatı da elde edeceksiniz. Bu tanışıklıklar bana kalırsa ‘ortak bir amaç’ için sürekli bir araya gelmeyi de biraz gerekli kılıyor. Kolay değildir. Herkese göre hiç değildir. Ama bu ortamlarda iyi bir intibağ kazanmak, tanışıklığı ilerletmek de önemlidir.
Kısacası demek istediğim, ortaokul-lise yıllarınızdan itibaren dostluklarınızı kuvvetli tutun. Çünkü bu sıraları birlikte paylaştığınız insanlar sizlerle birlikte büyüyecek ve iş dünyasının önemli isimleri olma yolunda hep birlikte başarılı adımlar atacaksınız. Bugün sizler üniversite sıralarında otururken, X firmasının Pazarlama müdürü, Y firmasının IT direktörü size sanki ulaşılmaz, uzak isimler gibi geliyor olabilir. Ama unutmayın, bu kişiler ‘kendi dönemlerinin’ insanları ile en çok network içindeler. Çünkü kendi dönemlerinin insanları başarı koltuklarını tutuyor.
Siz de benzer koltuklara oturduğunuzda, Y firmasındaki Finans müdürünü tanıyor olacak, Z firmasının Genel Müdürüyle aynı üniversitede okumuş olacaksınız. Ve işin en güzel tarafı, tanıdığınız her kişinin de kendine özgü bir network’ü olacak. Destek aradığınızda danışabileceğiniz, akıl sorabileceğiniz, yardım isteyeceğiniz kitle de böylece büyümüş olacak.
Network çok önemli. Sadece Türkiye’de değil. Dünya’nın her yerinde. Genelde Türkiye’de network biraz da ‘torpil’ ile eş değerde tutulduğundan hafif negatif anlamlar da yüklenmiş üzerine. Ama bilin ki, network’ü korumak, network’ü edinmek kadar zordur. Bu yüzden sizi belli bir duruşta olmaya da davet eder bu çevreniz.
3 Comments
Hasan Yılmaz
“Network”ü ağ oluşturmak, çevre yapmak olarak kullanıyorum.
Çevre yapmak her ne kadar torpil gibi algılansa da Google’ın Pagerank sistemine benzetiyorum.
Yüksek pr olan siteden link almak önemlidir. Bu, link alan sitenin değerini de yükseltir.
Ağ oluştururken de yüksek mevkideki kişilerin sizin referansınız olması değer taşır, kişinin kabul edilirliğini arttırır. Ağdaki kişiler ne kadar çok genişlerse ve bu geniş ağ içindekilerin saygınlıkları ne kadar yüksek olursa sizin ağ değeriniz o kadar artar.
Ağ oluştururken de dediğiniz gibi yakın çevredeki ilişkileri sıkı tutmak çok önemli.
Feyzullah Ceylan
(bu konu icin yapılan bir yorum degildir,silebilirsiniz)
İyi günler Fatmanur hanım,
blogunuzu raslatı eseri buldum, güzel şeyler yazıyorsunuz RSS okuyucuma kaydetmek istedim, sağ taraftaki RSS ikonuna bastığımız zaman yine ana sayfaya yonlendiriliyoruz, yani besleme adresini elde edemiyoruz. Biraz daha arayarak sayfanın en alt kısmındaki rss ikonundan adresi alabildim, bu durumu size bildirmek icin iletisim formunu yada iletisim sayfanızı aradım onu da bulamadım 🙂
belki bilerek bir iletisim formu koymuyor olabilirsiniz ama belki dikkatinizden kacmış olabilir diye uyarmak istedim. bir de sagdaki RSS ikonunda, RSS adresi yok bunu da soyleyeyim.
(burayı iletişim formu gibi kullandığımdan ve bu yazdıklarım bu konu ile ilgili olmadığından dolayı bu yorumu silerseniz sevinirim)
iyi günler dilerim
Fatmanur Erdogan
Feyzullah bey iyi günler,
Hatayı bildirdiğiniz için teşekkürler. Sorunu gidermeye çalışıyor olucağım:)
Iletişim formu koymamayı tercih ettim, doğru. Ama RSS’de bir hata oluştuğu kesin.