About the author

Related Articles

56 Comments

  1. 1

    Çiğdem

    Fatmanur hanım ben sizinle çalışmak istiyorum, gerçekten. Okuduğum en iç açıçı ve cesaret veren yazıları sizde görüyorum. Hep az tecrübeli olanlara tavsiyeler akıtıyor, ama siz iki tarafa da dengeli tavsiyeler verebiliyorsunuz. Sizden güç alıyorum. Bilmenizi isterim.

    Reply
  2. 2

    Fatmanur Erdogan

    Faydalı oluyorsa yazılarım, ne mutlu bana. Başarılar diliyorum Çiğdem…

    Reply
    1. 2.1

      Aslı Tayçu

      Kesinlikle çok faydalı oluyorsunuz Fatmanur hanım. Sizin yazılarınızı okumaya başladığımdan beri, gerek iş hayatıma gerekse özel hayatıma çok şey kattım. Hatta açmazlara ve umutsuzluğa düştüğümde, yazılarınız bana can simidi oldu diyebilirim. Hiç bırakmayın yazmayı lütfen, sizi okumak büyük bir zevk .
      Saygı ve sevgilerimle.

      Reply
  3. 3

    Kelebek

    Bu iş arama sürecine bir müddet ara vericek olmak bana mutluluk veriyo. Yurt dışında gezicem, görücem, eğlenicem, öğrenicem. Fransa’da okudum, kibarlık, nezaket gördüm, okuduğum bölümün bunda katkısı var. İş görüşmelerinde sayın saygıdeğer yöneticilerimizin tavırlarını görmezden gelmek gerekiyor, hepinize bu da benim tavsiyem

    Reply
  4. 4

    Sinem

    Ben bu yazıya tamamen tapmış durumdayım. Geçen hafta uluslararası bir şirketin mülakatından çıktım. 6 yıllık iş deneyimim var, yurt dışında okudum, liseyi yurt dışında bitirdim. Yabancı dilim iki tanedir, ana dilim gibi konuşurum. Iyi bir aileden gelirim, kültürüm, görgüm vardır diyebilirim. Türkiye’de iş görüşmeleri yapan çalışanları nasıl ve kimler seçiyor ben merak ettim. Itiraf ediyorum.

    Kültür bir günde öğrenilmiyor. Davranış bozukluğu iyi bir başlık olmuş, çünkü sizinle görüşme yapanların tavırları bana bir çeşit bozuklukları olabileceğini gösterdi. İşe alan taraf olduklarını gerçekten hissettirmek ne önemliymiş meğersem, ne büyuk görüyor insan kaynakları kendilerini. Ben pes dedim doğrusu. Itibar mı dediniz? Türkiye’nin elle tutulur şirketleri bu işi oturtamadıysa, yolumuz epey var. Insan kaynaklarında çalışacak kişileri kesinlikle departmanların farklı yöneticileri seçmeli. Kendi kendilerini işe yerleştiren bu grup insan var sanki ortada!!

    Reply
  5. 5

    Erhan

    Sorun, Türkiye’de İnsan Kaynakları Yönetimi bölümlerinin az olduğu. İK departmanlarında çalışanlar işletme vs. bölüm mezunu insanlar. İyi örnek olarak Coca Cola’yı verebilirim, İK çalışanları psikoloji, İK yönetimi mezunu insanlardan oluşuyordu. Türkiye’de ne yazık ki bordro vs. işlemleri yapan insanlara hadi işe alımı da sen yap mantalitesi var. İK uzmanlarına bakınca, böyle kibar kibar konuşuyorlar ama hepsi rol, yöneticilerine yaranmak için şirket çıkarlarını muhafaza edecek soru sormaktan başka birşey yapmıyorlar, siz onlara ince bir soru sorduğunuzda ise lafı çeviriyorlar, çünkü hazır değiller, çünkü kafalarında başvuran bizden ne bekler yaklaşımı yok. Tek hakim onlar. Onlar kamyonet sahibi müthait, başvuran ise iş bekleyen sokağın köşesinde iş bekleyen amele gibi. Bu örnek Türkiye’deki mantalitenin mikro bir göstergesi. Bu ülkede ne yazık ki ne insana değer var, ne düşüncesine. Tamamen güçlünün avantaj sahibi olduğu orman kanunları işliyor. Bu bağlamda hiç kimse beyin göçünü eleştiremez. Örnek olması gerekn işveren böyle davranıyorsa, tabiki sahte CV’ler de olacak, olsun da. Sen başvurana fırsat ve değer vermezsen, başvuran yapacağını bilir, olay yine sende patlar.

    Reply
  6. 6

    Caner

    Maaş beklentinizi vermediğinizde karşı taraf size öcü gibi bakıyor:)))) Vermezseniz de zaten konuşmayı tercih etmiyor.

    Reply
  7. 7

    Sinem

    Ne yaptığını bilenler böyle davranmıyor caner. ama bu tür insanlar biraz fazla olduğundan olan düzgün insanlara oluyor.

    Reply
  8. 8

    Fırat

    Merhaba dostlar,

    Ben Kanada’da mühendis olarak çalışıyorum. İş arama süreci batıda, geişmiş ülkelerde çok farklı. Kolay değil, ama işi size vermeseler bile, konuştuğunuz kişiye hayran hayran çıkıyorsunuz görüşmeden. Şirketi kaçırdığınız için üzülüyorsunuz. Yine şansınızı denemek istiyorsunuz ilerde. Türkiye’de ise lanet olsun böyle insanlara deyip görüşmeden ayrılıyor bir dolu başarılı insan.

    Bizler işe alan konumuna geldiğimizde bu tecrübelerimizi hatırlayıp, bugünün yöneticilerinin yaptığı hataları tekrarlamayalım.

    Reply
  9. 9

    Hakkı Özmoralı

    Fatmanur Hanim, sizi tebrik ediyorum bu yazinizdan oturu. Ise almalarda rolu olan herkesin bir kez okumasi lazim yazinizi, hatta ondan da otede ciktisini alip her daim masalarinin usutunde bulundurmalari gerekli.

    Reply
  10. 10

    Yeşim

    Bende Hakkı beye katılıyorum. 3 aydır görüşmelere gidiyorum, bu kadar da yeteneksiz ve hiç bir kurumun kültürüne uygun olmayan biri olamam. IK bariyerini geçmek ne kadar zor. Egolarından geçiş yapmak ne zor. Karşımızda güçlerini test eden garip yaratıklar var sanki. Kendi işimi kurduğumda, IK’dan gelme hiç birkişiyi işe almamaya yemin ettim.

    Reply
  11. 11

    Batu

    Yazdıklarınız doğru olabilir ama güç işe alan taraf olarak bizde. Bu yüzden, malesef hangi taraf güçlüyse, o tarafın isteklerine cevap vermeniz gerekiyor. Oyunun kuralı budur.

    Reply
  12. 12

    Umut

    Merhaba arkadaşlar,

    İşverenler için bir kural var, ve bunu herzaman uygularlar.

    * Alternatifi olmayan tek kişi patrondur.

    Bu kadar basit biz daha çok iş ararız. Herkese bolşans
    İyi Cv hazırlıyor olmanında yeterli olmadığı kanaatindeyim ilk önce işverenlerin insan olması gerekiyor ..

    Reply
  13. 13

    Umut

    farketmeden batu bey’in ekmeğine yağ sürmüşüm mantık bu işte 🙁

    Reply
  14. 14

    Aslı

    Batu bey isterseniz siz bir daha okuyun bu yazıyı. Sen güçlüsün ben değil oyunu oynanmıyor.

    Reply
  15. 15

    Fatmanur Erdogan

    Merhaba Batu,

    En değerli varlığımız insan kaynağımız felsefesiyle sanki bağdaşmıyor yöneticilerin “ben güçlüyüm” tavırları. Ilişki yönetimi de belirliyor yetenekli insanların tercihlerini. Sebebi de, yetenekli ve başarılı insanlar hiç bir zaman kendilerini tek bir şirketle sınırlamazlar. Onlar için önemli olan hayattaki hedeflerini gerçekleştirebilmektir. O imkanı X şirketi yaratmazsa, Y şirketi yaratır. Bunu anlamamız için biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu doğruladığın için teşekkürler.

    Reply
  16. 16

    prophet

    Umut Bey’ e kesinlikle katılıyorum.
    Ama maalesef burası Türkiye. Gelişmekte olan fakat bu kafayla gidildiği sürece hiç bir zaman gelişemeyecek olan bir ülke.
    İnsanların örgütlenmesi gerek. Mutlaka ve her konuda.
    Çalışanların gerçekten ve profesyonelce örgütlendiğini düşünebiliyormusunuz. Şayet bu olsaydı güç işe alan tarafta olmazdı en azından dengede olurdu.
    Ama dediğim gibi maalesef burası Türkiye.

    Umut Bey burda resmen “Deve boynun eğri” demiş.
    Batu Bey’ de cevap vermiş tabi ki…

    Reply
  17. 17

    Batu

    Umut, Aslı,

    Ben size gerçekleri veriyorum. Benim işim en yetenekliyi istediğim fiyattan işe almaktır. Eğer aday için uygun değilse kabul etmeme özgürlüğüne sahip.

    Fatmanur hanım,
    Pazarlıkta güçlü taraf olmak insana değer vermediğim anlamına gelmiyor.

    Reply
  18. 18

    Fatmanur Erdogan

    Prophet merhaba,

    Iyi bir noktaya değinmişsin. Çalışanlar kendi değerlerinin farkında olurlarsa, yeteneklerinin şirketler için önemli olduğunun bilincinde olurlarsa, o zaman “sen güçlüsün, ben değilim” dengesi kırılır. Bu özgüveni ne kadar başarıyla sergileyebilirsek, her iki taraf için de o derece faydalı olur.

    Reply
  19. 19

    Zeynel

    Arkadaşlar,

    Doğru işe doğru insan, ama yanlış maaş şirketler için çok uygun duruyor. 5 yıllık mühendisim, yurt dışında okudum, yaptığım işte iyiyim, ama 1000 TL maaş teklif edenler oluyor. Bu şirketler bizlerle dalga mı geçiyor? Kriz var diye yok pahasına mı çalışma dönemdir bu, ben anlayamadım. 1000 TL’ya çalışmayı reddediyorum. Evde oturur, ekmek peynir yerim, taki hak ettiğimi alana kadar. (birikmişim var az buçuk)

    Reply
  20. 20

    prophet

    Merhaba Fatmanur Hn.
    Yazdıklarınıza katılmamak mümkün değil ama şu var ki,
    iş görüşmesinde işverenin bu güçlülüğünden kaynaklanan tumumu haklı, maalesef çalışanların da özgüveninden kaynaklanan tutumları ise saygısızlık olarak değerlendirilebiliyor.
    Tabi ki bunun en büyük sebebi ise işte bu ortaçağdan kalma düşünceler.
    Bunların yıkılması çok zor gibi görünüyor.

    Reply
  21. 21

    Umut

    Durumu tekrar kısaca özetlemek gerekirse;

    Biz çalışanlar olarak şirketlerimize gösterdiğimiz saygının ve özverinin hiçbir zaman karşılığını alamıyoruz…

    Çünkü güçlü taraf o. Doğanın kanunu şaşmadan işler…

    ”En iyi patron ölü patrondur” mantığımı değiştirebilen sadece tek bir şirket te çalıştım, krizden dolayı kapandı.

    Değer gördüğüm, herşeyden önce benim bir ”insan”
    olduğumu unutmayan bir kültürde tekrar varolmak için çok bekleyeceğimi düşünüyorum.

    Herkese değerli yorumlarından dolayı teşekkürler.

    Reply
  22. 22

    burak

    merhaba arkadaşlar
    35 yaşındayım 2yıl evvel kendi işimi kurdum ve sigara yasağı dolayısıyla kapamak zorunda kaldım 2008 ekim ayından beri iş arıyodum ve 15gün evvel yeni işime başladım.
    eskiden farklı şirketlerde çalışan arkadaşlarım iş konusunda çok daha faydalı olurken şimdi artık en tepeden birilerini bulmanız gerekiyor bunu farkettim.bence ik lar bi şekilde aşılır ama esas ondan sonra başlıyor . budönem de herkes işinin kıymetini bilsin herkese kolay gelsin

    Reply
  23. 23

    Erhan

    Batu,

    Şu mantaliteyi sen de dahil hiçbir İK’cı anlamıyor. İş sözleşmesi 2 taraflı bir sözleşmedir. Mesela, ben girdiğim bir işte işverenin hazırladığı bu sözleşmeye madde eklettirdim. 2 tarafında konuşmaya birşeyleri değiştirmeye “eşit” hakkı vardır. Siz, babanızdan kalma yöntemleri olağan buluyorsunuz. Hakikat öyle değil, babalarınız da, yöneticileriz de yanlış yapmış. Aklı seliminizi kullanın bu hatalara siz de düşmeyin.

    Senin kullandığın bu cümle çok subjektif ve ego kokuyor. Neymiş, güç sizdeymiş. Batu güç kimsede değil, iki taraflıdır bu anlaşma kanunen. Kanun dışıdır bu söylemin. Kendini bilen bir başvuran her türlü hakkını kullanabilir bu sözleşmeyi imzalamadan ve işe alım sürecinde.

    Kabul edelim, başvuranlar biraz eziktir firmalar karşısında. Siz de bunu kullanarak güç bizde diyorsunuz. Nitelikli ve ezik olmayan profiller sizlere istediklerini yaptırıyorlar.

    Arkadaşlar bu hususları okuyun ve düşünün. Batu, sen de sınırı aşan şeyler yazma. Bu söylediklerini, kimliğini ve firmanı İş-Kur’a bildirsem, sen de firman da zarara uğrardı.

    Reply
  24. 24

    arzu pınar

    ben de “evlenecek misiniz?”, “alkol kullanıyor musunuz?” gibi sorulardan inanılmaz sıkılmış bulunmaktayım. yurtdışında özel hayata yönelik sorular yasak. ama burada eş mi seçiyorlar, eleman mı anlamak mümkün değil.

    Reply
  25. 25

    Papatya

    Aslının yorumu çok yerinde olmuş. Bazı ne iş yaptığını bilmeyen ‘ik uzmanları’ benden çok eşimle ilgili soru soruyor. Yaşı yüksek olan arkadaşlarımın da çocuk durumuna takmış durumdalar. Evde bu adamların eşleri ne yapar? hepsi oturmuş çocuk mu bakıyor? Fatmanur hanımdan özür dileyerekten bir yorum yapmak istiyorum ‘bu salakların hepsi ik alanını nasıl seçiyor?’ bu ik her önüne gelenin yaptığı bir iş galiba.

    Reply
  26. 26

    Can

    Yorumlarınızı takip ediyorum Fatmanur hanım ve siz gibi düşünüyorum.İş arayan bizler kendimizin farkında olduğumuz sürece ve eleman arayan İK uzmanlarıda üzerlerine düşeni yapıp gereksiz ayrıntılara takılmadan cv lere ve iş görüşmelerinde bizlere yardımcı oldukları sürece her iki taraf içinde olumlu şeyler olacağına inanmaktayım.

    Reply
  27. 27

    Erhan

    Arkadaşlar, bu açık ki görüşmelerinizde insan kaynakları masaya “sadece kendi çıkarı için” oturur.

    Sizden istedikleri bilgileri almak ve zayıf noktalarınızı anlayabilmek için ilk önce sizi yumuşatmak isterler, bunun için de gülümserler, güzel laflar söylerler. Sakın bu gülümsemeyi ve güzel lafları “ahh ne iyi insan, ne iyi şirket” olarak alıp gevşemeyin, profesyonelce siz de insan kaynakları gibi kendi çıkarınızı düşünmeye devam edin.

    Onlar mütemadiyen sizin zayıf yönlerinizi açığa çıkarmaya çalışırlar, hazırlıklı olun. Siz de kendi çıkarlarınız doğrultusunda yöneticiniz hakkında ipucu alın, şirket politikasını anlamaya çalışın. (Bu genelde yapılmaz, çünkü başvuran bir dilenci gibi iş arıyordur, yöneticinin ve şirketin niteliği önemli değildir, yeter ki iş onun olsun) – KOSKOCA BİR YANLIŞ

    Bu söylediklerim gerçekten dilenci gibi iş aramayan arkadaşlar için geçerli. Biliyoruz ki iş sözleşmesi iki taraflıdır ve iki tarafın da çıkarı söz konusudur. Dilenci gibi iş arayan arkadaşlar için çıkarları sadece maaşdır.

    İK uzmanlarını siz de zorlayın, kesinlikle ücret sorulduğunda “aralık” dahi vermeyin. Bu durumda şöyle diyebilirsiniz.

    “Sektörünüzün ve/veya kurumunuzun dışında olduğum için herhangi bir ücret belirlemesini sizden daha iyi yapacak durumunda değilim. Bu işin hakettiği bir ücret tarafıma teklif edilirse memnuniyetle bunu değerlendirmek isterim”

    * Ücret verirseniz, karşınızdaki şirket pazarlık avantajı sağlayacaktır. Cimri şirketlerimiz devamlı olarak zayıf konumdaki başvuranlardan beklenilen ücreti alırlar, sanki bu zorunlulukmuş gibi bir de bunu başvuru formlarına koyarlar. Arkadaşlar biliyoruz değil mi? Bu bir zorunluluk değil. Yukarıdaki gibi bir laf kıvırın ve cimri şirketlere pazarlık avantajı vermeyin.

    Cimri şirket derken Türkiye’den bahsediyorum, bu yanlış anlaşılmasın. Yurtdışında daha iş ilanında maaş belirtilir veya görüşmede sorarsınız hemen söylerler.

    Servis sunmayan şirketlere başvuru dahi yapmayın. Yoğun çalışma temposu diyen şirketler %99 mesai ücreti vermeyecektir. İş görüşmelerinde İK uzmanından iş ilanında yazmayan ayrıntılı iş tanımını isteyin ve okuyun. Pazarlamayla ilgilenen arkadaşlar için: iş ilanında pazarlama olarak yazan ama satış işi yaptıran şirketlerden sakının.

    Görüştüğünüz yönetici ise ona kesinlikle şu soruyu sorun ve reaksiyonunu gözlemleyin:

    (Bu soruyu sormadan yöneticinin “doğru cevabı vermesi için” öncesinden yöneticiyi yumuşatıcı bir sohbet yapın.)

    “Siz bir çalışandan neler beklersiniz?”

    Şimdi yöneticinin çalışana gerçek yaklaşımını daha iyi öğrenmiş oldunuz.

    Yükselmeyi isteyen arkadaşlar için yöneticiye sorulması “MUST” bir soru:

    “Kariyerimin sürecinde bir terfi noktasına gelirsem siz bu terfiyi hangi kriterlere göre değerlendirirsiniz?”

    (Cevap öncesi yöneticiyi yine gevşetin)

    Kontrolü alın, ama bu akılcı ve sessizce olsun, iz vermeyin.

    Aklıma gelen şeyler şu ana kadar bunlar.

    Herkese bol şans. 🙂

    Reply
  28. 28

    ilbay

    herkes iyi güzel yazmış
    denilenleri herkes düşünüyor

    sonuç: 5 aydır kalifiye işsiziz

    Reply
  29. 29

    Batu

    Erhan,

    Güçlülerin egosu yüksektir. güçlü şirketlerde sadece gerçekten çok yetenekli olduğunu düşündüğü adamlara boyun eğer bir nebze. çok yetenekli olan malesef çok fazla insan yok varsa da yeteneğini gösteremiyor demekki

    Reply
  30. 30

    ilbay

    kariyer = (tesadüf+şans)+sonra çevre+sonra cv dir

    türkiyenin gerçekleri bu
    4 sene önce genelmüdürlük yapan ve 3500 ytl alan bugün 800 ytlye iş bulabiliyor-bulamıyor

    üni mezunları eleman yada işsiz
    ilkokul mezunlarıda genel müdür üretim müdürü
    benim ensık karşılaştığım durum

    dedim ya türkiyenin gerçekleri bu

    cahil insan başarılı yada kariyerli insanı yanında istemez
    kariyerli insan hiçbirşeyi beceremezse
    süslü kelimelerle kafa bulandırır der cahil yönetici

    ben bu yüzden kariyerli cvmden çoğu zaman utanıyorum

    tüm cahil yöneticilere ithafen…

    Reply
  31. 31

    Kadir

    anlayış deyip duruyoruz ama hep sanki başkalarından anlayış bekliyoruz sonra da niye böyle bu hayat diyoruz. garip memleketiz. hep kötü şeyleri yapanlar başkaları biz harikayız. egoist miyiz neyiz?

    Reply
  32. 32

    Dinçer

    Yukarıda okumuş olduğum yazı düşünceleriminde teyidi oldu. Bende işe alım sürecinde görev alan herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
    İK çerçevesinde uygulanan testlerin tamamının öncelikle şirketler çalışan personeline uygulamalı. Bu çerçevede firmalar mevcut elemanlarının düzeyini de görmüş olurlar.

    Firmaların yukarıda bahsedildiği gibi kişinin kendini geliştirme istek ve yetisine önem vermeleri gerekiyor. Firmalar birincil olarak testler ardından da kendisini konu ile test etmemiş kişiler sebebi ile değerli elamanları kaçırıyorlar diye düşünüyorum.

    Reply
  33. 33

    Faruk

    herkese merhaba,

    ise alim surecinde maas pazarligi yapilmasi gercekten zor bir durum. ustelik ben bu zorlugun masanin 2 tarafi icin de gecerli oldugunu dusunuyorum. Ise Alimcinin amaci ‘verimlilik’ adi altinda en iyi personeli butcesine uygun temin etmektir. Yorumlarda iddia edildigi gibi en ucuza degil.

    Sektorde IK profesyonellerinin ihtiyaca cevap veremedigini, IK konseptinin de onumuzdeki 10 yıl icinde farklılasacagini on goruyorum. Sirketler de IK profesyonelleri de kendilerini bu degisime hazirlamalilar. Ilk atilmasi gereken adim ise IK’nın bir organizasyın icindeki ‘yeni’ yerini tespit etmek olmali. Aksi durumda IK tu kaka olmaya ve anlamsiz ithamlarla muhatap olmaya devam edecektir. Peki neden? Şundan :

    Adaylarin genel problemi dunyayi kendi etraflarinda donuyor sanmalari ve utanilacak derecede kariyerli CV’lere sahip olduklarini beyan etmeleri olabilir mi? Peki teknik olarak esit sayilabilecek 2 adayin arasinda karar vermek durumunda kalan Ise Alımcı hangi parametreleri goz onunde bulundurur? Bunlari dusunmeden IK hakkinda yorum yapmak cehaletin ta kendisidir. Sıradan bir işe alım sürecini güç iktidar ekseninde değerlendirenlere ise şaşırıyorum. Unutma sen sadece bordrolu bir plaza çalışanısın. Ne o şirket senin ne de sen düşündüğün kadar güçlüsün. Bu durumda yılda 1000 adam işe alan IKcı en güçlüsü mü? Peki asıl güç gösterisi işe adam almama ise işten adam çıkartan ne menem bir orgazm yaşar? Hepsi saçmalık. Maalesef bu kafa IK yonetimini gün geçtikçe işlevsellikten ve insanlardan uzalaştırmakta.

    Ben kendimi çok iyi bir işe alımcı olarak değerlendirmiyorum ancak olumsuz buldugum adaya sebepleri ile degerlendirme disi kalacagini mulakatin hemen ardindan kibarca belirtiyorum. Maas pazarligi konusunda da maas araligini kapali uclu bir soru ile sorup evet ya da hayır cevabı bekliyorum, konu kapanıyor. Nihayetinde bana TC kimlik no’nu ver, sana kim oldugunu soyleyeyim…

    Reply
  34. 34

    Simla

    Yani Faruk bence senin gibi düşünenlerde sıkıntı şurdan kaynaklanıyor “efendim, adaylar cvlerinde sahip olduğundan fazlasını beyan ediyor”

    Fatmanur hanım demiş ki detektiflik görevi yapmayın. katılmamak mümkün değil. şirketler ne istediğini biliyor mu? content manager isterler ama aynı zamanda tasarım da yapsın, onu da yapsın bunu da yapsın diyorlar. aday bunları yapmaya yetkin ama contenet mng’a girmez diyor, şirket karakterini uygun bulmuyor. böyle bir dolu örnek var. şirket yöneticileri yaptıkları işten bir haber.

    IKcı da konumu gereği malesef bir zaman sonra kendini bir şey sanıyor. evet, sanıyor. aksini iddia etmeyelim. sanmayan binde bir belki. işe yaramaz insanlarla karşı karşıya geldiğini düşündüğünden, arada yanan iyi yetenekli bissürüleri.

    maaş konusunda ise iş ararken size denk gelmek isterim, çünkü bakın şirket ikları da danışman geçinen şirketlerde bu işi profesyonel yapmıyor. felaketler. tek kelime felaket.

    Reply
  35. 35

    Erhan

    Faruk,

    “Ilk atilmasi gereken adim ise IK’nın bir organizasyın icindeki ‘yeni’ yerini tespit etmek olmali.”

    Bunun neresi olduğunu açıklasaydın bari, paylaş.

    “Peki teknik olarak esit sayilabilecek 2 adayin arasinda karar vermek durumunda kalan Ise Alımcı hangi parametreleri goz onunde bulundurur? Bunlari dusunmeden IK hakkinda yorum yapmak cehaletin ta kendisidir.”

    Bunu da açıklamamışsın, sanırım açıklaymayacağın kadar firma çıkarlarıyla ilgili bir durum. Ben de zaten yıllardır bunu bağırıyorum, “firma çıkarları vardır, insan kaynakları hikaye”

    Reply
  36. 36

    hunter

    Herekzin yaşadığı bir insan kaynakları travması vardır bunu bende yaşadım genellikle hep insan kaynakları tarafından onay verilen bir personel oldum yeni mezun olduğum zamanlarda gittiğim bütün banka mülakatlarını geçmiştim, aslında bu olayın biraz kişiye bağlı olduğunu düşünüyorum,o an karşılaştığınız insanın size bakış açısı objektif olup olamamasıda bence çok önemli,çok sağlam bi cv im olmadığı halde (çünkü 4 senedir çalışıyorum yeni mezun sayılırım) alanında en iyi firmalardan birinde çalışıyorum üstelik bu firmayı internet başvurularımdan buldum iş arama sürecimin hiç bir aşamasında hiç bir yakınımdan yardım görmedim yani arkamda kimse yoktu gittiğim her firmada olumlu etkiler yaratabildiğim inancındayım,ha öyle çok uçuk maaşlar almıyorum ama şu an bulunduğum durumun iyi olduğuna inanıyorum,yorum yapan arkadaşlara katılıyorum bende her zaman olaya objektif bakan insanlarla karşılaşmadım ama genelde görüşmelerim iyi giderdi,

    Zaten insan kaynaklrı personelleri bunun için orda bulunmuyorlar mı? Yani patrounun yapamadığı yani yapmak istemediğini en kibar şekilde kırmadan ve iki tarafında menfaatini gözeterek korumak amaç bu değil mi zaten? bunu başaramayan insanlar elbette olucaktır

    Reply
  37. 37

    Fatmanur Erdogan

    Merhaba Faruk,

    Özellikle yurt dışında IK fonksiyonu şirketlerden ayrılıyor. Elbette şirket içinde strateji belirleyenler kalıyor, ama işler outsource ediliyor. Alanında uzmanlara bırakılıyor işler. Dediğinde haklısın, Türkiye’de de konsept değişecek, değişmek zorunda. Önce, IK alanında görev alanların standartları tutturması gerekiyor, değişim ardından gelecektir.


    Simla, yorumunda bir noktaya katılıyorum. Kısaca diyorsun ki şirketler “çürük elmalara bakıp, hareket tarzı belirliyor” Oysa, istediğiniz hedefe odaklanıp hareket tarzı belirlemek çok daha faydalı bir hareket olur. Bu düşünce tarzının oturması için de, bu alanda daha vizyoner çalışanlara ve ne yaptığının bilincinde olan uzmanlara ihtiyaç var.

    Reply
  38. 38

    Faruk

    @erhan
    eski taşeronlar günümüzde çözüm ortağı oldu. kendilerini de bu şekilde lanse edip eski bilindik hizmeti değiştirmeden kabuk değiştirdiklerini sanıyorlar. IK’da da benzer bir durum var. sirketin yaptigi çekirdek işten ve varoluş sebebinden bihaber bir mentaliteden bahsediyorum. en alt seviye elemandan en üst seviyeye kadar işe alımda kriter önceliğinin belirlenmesi gerekiyor ki bu bence ‘karlılıga katkı’dır. IK’nın yeni yerini tarif ederken bu ve benzeri farkındalıkların rolü büyük olacaktır. IK Yonetimi bir operasyonel departman olmaktan cıkıp yönetimin stratejik ortagı oldugunu iddia etmekte ancak hala bunun altını dolduramamaktadır. bahsettigim budur. IK, işveren ve personelin burun kıvırdıgı, eleştirdiği ve hatta ötekileştirdiği bir operasyonel departman olarak hayatını sürdürecek midir? Yoksa gerçek anlamda yaratılan katma değerin ayrılmaz bir destekçisi mi olacaktır? Buna verilecek cevaplar IK’nın yeni yeri konusunda bize fikir verecektir.

    2 aday arasında ki tercihe gelince: IK ozelinde degil de genel yonetici egilimleri gostermektedir ki yonetici teknik olarak en mukemmel aday ile degil, calismak istedigi adaya teklif vermektedir. Benim CV’im en iyisi, ben bu işi hakediyorum’un ötesinde takıma uygunluk, ilişki yönetimi, hırs, tutarlılık,karlılık odaklı düşünce biçimi ve inkar edilemez bir biçimde dış görünüm işe alım kararını etkilemektedir. Sizin sanrılarınızın aksine bunlar açıklanabilir öğelerdir ve asıl bir şirketin çıkarları olmaması kulaga garip gelmez mi? insan kaynakları bir hikaye ise sizin bu hikayede yeriniz neresi?

    Reply
  39. 39

    Fatmanur Erdogan

    çok güzel söylemişsin Faruk. Araştırmalar da işe alım kriterlerinin aynen dediğin gibi olduğunu söylüyor. Bir önceki yorumunda bahsettiğin “parametreler” işte bunlardır. Çünkü gerçek olan bu. Gerisi IK’nın yaptığı işi “kabul edilir” gösterme çabalarıdır…ama kabul etmesi gerçekten zor bir olgu bu. Özellikle IK kendine yer edinmeye çalışırken…

    IK fonksiyonu sistemlerle uğraşmaktan vazgeçip “insanla ilgilenmeye” başladığında fark yaratabilir. Yetenekli insanlar, hunter’ın yaptığı gibi zorlukları iyi navige edebilir. Ancak sektörde “çoğunluk” sorun teşkil ediyorsa, Istanbul trafiğini çözmeye çalışmak gibi bir durum ortaya çıkıyor:)

    Reply
  40. 40

    Kadir

    hunter’a katılıyorum bende.

    Reply
  41. 41

    Yeliz

    Hepinize merhaba,

    Bu konu biraz ortalığı karıştırmış. Ben New York’da orta ölçekli bir şirketin HR müdürüyüm. Burada da adaylara maaş beklentilerini soruyoruz, ancak söylemezlerse, ısrarcı davranmıyoruz. Burada sormadığımız sorular arasında “evlimisin, çocuğun var mi?, eşin ne iş yapıyor” geliyor. Bu sorular Türkiye’de soruluyor ve sormanın ne kadar zararli oldugunu soylemek isterim. Evet, burada yasalar gerektiriyor. Ancak umarim IK uzmanlari bu konuda harekete gecer ve yasa cikarttirirlar. Insana insan olarak ve sadece yeteneklerine odaklanarak bakma imkani veriyor. Kimsin, kimin cocugusun, kocan hangi isle mesgul detayi ciddi anlamda ayrimcilik yaratiyor. Turkiye’de ise bu malesef insanlarimizin isine geliyor. Bunca IK danismanlik sirketi var Turkiye’de. Elinizi sallasaniz ellisi. Hangisi ust konularla ilgileniyor?

    Reply
  42. 42

    Erhan

    Faruk,

    “takıma uygunluk, ilişki yönetimi, hırs, tutarlılık,karlılık odaklı düşünce biçimi ve inkar edilemez bir biçimde dış görünüm işe alım kararını etkilemektedir” demişsin.

    Saydıklarının hepsi firma çıkarına şeyler.

    “firma çıkarları vardır, insan kaynakları hikaye” demişim

    “bir şirketin çıkarları olmaması kulaga garip gelmez mi? insan kaynakları bir hikaye ise sizin bu hikayede yeriniz neresi?” demişsin

    Bir İK’cı olarak, (bu arada İ insan anlamına geliyor) sadece firma çıkarlarından bahsediyorsan, “firma çıkarları vardır, insan kaynakları hikaye” tespitim doğru gözüküyor.

    Bence istisnalar hariç tüm İK’cıların departmanı insan kaynakları değil, her zaman dediğim gibi çalışan, personel veya aday kaynakları, bu yüzden insan kaynakları hikayedir dedim.

    “What you give is what you get” sadece çalışana söyleniyor günümüzde. Sizler unutmayın ki bu sizin için de geçerli: “What you give is what you get”. Eğer siz hep bana bana şirket çıkarları namelerinde olup, bencil davranıyorsanız, başvuran da bencil davranır. Size açık olmaz, saklar, kendini düşünür ve yeri geldiğinde fake bile atabilir.

    Bencil olmayıp insana değerini veren organizasyona değeri verilir. O yüzden hiçbir şirket ahh vahhh şu başvuranlarda şöyle demesin. Statüko gösteriyor ki İK departmanları sınıfta kalmış. Sınıflarını geçsinler, bencil olmasınlar, insana değer versinler. Bunu onlar yapmalılar, çünkü bir ordu gibiler. Bunu tek bir başvurandan beklerlerse olay orman kanunlarına döner, güçlünün istediği olmuş olur. Güçlü örnek olmalıdır.

    Reply
  43. 43

    Sabih Parlakyıldız

    Herkese merhaba,

    İnsan Kaynaklarından sorumlu kişilerin de birer insan olduğunu, çoğumuz gibi benzeri çetin ve sinir bozucu görüşmeleri yaparak o göreve layık görüldüklerini atlamamak lazım gibi geliyor bana.Ancak bu göreve başladıktan sonra ne kadar idealist, ne kadar işlerinin ehli olurlarsa olsunlar neticede patronlarının, genel müdürlerinin ya da direktörlerinin işe alım konusundaki vizyonuna paralel hareket etmek zorunda kalabiliyorlar diye düşünüyorum.Bu konuda da maalesef firma sahipleri ve nihai karar verici noktadaki yöneticiler, gerekli kurumsal ve bilimsel yaklaşımları sergilemekte başarısız bir resim sergiliyorlar ve bunun da ötesinde İnsan Kaynakları yöneticilerine tam bağımsız karar verme inisiyatifini bırakamıyorlar genelde.Onların bu tutumu da idealleri ve yöneticilerinin bakış açısı yerine kendi-takıma uygunluk,ilişkiyönetimi,hırs,tutarlılık,karlılık odaklı düşünce biçimi- gibi işe alım kriterleri ile hareket etmeleri halinde İnsan Kaynakları yöneticilerinin işlerini kaybetme riski ile karşı karşıya kalmalarına sebep olabiliyor kimi zaman…

    Biraz ütopik olacak ama ne zaman ki, İnsan Kaynakları yöneticileri, üzerlerindeki yöneticilerini İnsan Kaynakları Yönetimi’ne yönelik eğitim almaları konusunda ikna edebilirler, işte o zaman kendilerinin de aslında gayet iyi bildiği doğru kriterler ve İnsanca yaklaşımlarla işlerini yapabilir ve işe alım kararlarında yöneticilerinin kendilerine tam bağımsızlık vermelerini sağlayabilirler….kim bilir?..birgün…umarım:)

    Reply
  44. 44

    Erhan

    Merhaba Sabih,

    Güzel yazıydı. Ama bu dediğin daha çok İK’yı iyi bilen ama yönetici baskısı yaşayan İK’cılar için geçerli. Türkiye’deki sorun İK’yı bilmeyen İK’cıların çoğunluk olması çünkü İK eğitimi üniversitelerde nadir. Bu eğitimsiz İK’cılar da improvize takılıp görüşmeleri katlediyorlar.

    Reply
  45. 45

    Faruk

    tartisma amacli soylemiyorum sadece bilgi paylaşımı için: improvize mulakat genel kabul gormus bir mulakat teknigidir. Informal Chat / Serbest Görüşme diye geçmektedir literatürde.

    Reply
  46. 46

    Erhan

    Faruk,

    Ben improvize derken yani doğaçlama derken, mülakatı mülakat tekniklerine göre değil kendi kafalarına göre yapıyorlar demek istedim. Yani, notlarla çalmak farklıdır, rastgele çalmak farklıdır, bu arada iyi bir improvizasyon ancak işe yeteneği olan biri tarafından iyi yapılabilir.

    Çok merak ettim, senin bahsettiğin improvize mülakat nedir, açar mısın?

    Reply
  47. 47

    Faruk

    erhan tartisma amacli yazmadigimi belirttim. merakini google gecirebilir.

    Reply
  48. 48

    Erhan

    Faruk, sorumu tartışma olarak algıladın ve cevap vermedin. Google’a bakardım ama sana sormuştum üzerine konuşabiliriz diye. Başlık atıyorsan altını da yaz lütfen, 3 oldu. Ben İK’cı değilim, google’da zamanımı harcamak için bana bir getirisi olması lazım konunun.

    Reply
  49. 49

    emre

    Batu Says:

    June 18th, 2009 at 8:57 am
    Erhan,

    Güçlülerin egosu yüksektir.

    Güçlülerin değil kendilerini değersiz hissedenlerin egoları yüksektir (ha kendilerine o kadar yabancılaşmışlardır ki bunu göremezler o ayrı).

    Egoları yüksektir, çünkü vakti zamanında kendilerine verilmemiş olan değeri, umutsuz bir çaba içerisinde kendi kendilerine vermeye çalışırlar.

    Benliklerini şişirirler ve tamamen gerçekdışı bir şekilde “üstün” olmak için çabalarlar. Bu durum, kendi gerçek benlikleriyle yüz yüze gelmekten kaçınmalarını sağlayan bir çeşit savunma mekanizmasıdır.

    Değersizlik duygusu taşıyan insanlar kendilerini üstün hissetmek zorundadır. Bunu da kendilerini sürekli diğer insanlarla kıyaslayarak ve onlardan üstün olduklarını kendilerine kanıtlayarak sağlamaya çalışırlar. Zoraki bir kendi kendini ikna mekanizmasıdır bu. Karşıdaki insanı ezmek bunun en kolay yoludur.

    Çalışanlarını işten çıkarmaktan zevk duyduğunu söyleyen birini tanıyorum ve toplumsal yapımız gözönünde bulundurulduğunda iş dünyası içerisinde benzer davranış kalıpları gösteren insanların cirit attığından adım gibi eminim.

    Bir düşünsenize! O kadar güçlüsünüz ki(!!!) karşıdaki kişinin tüm yaşamını aldığınız kararlarla değiştirebiliyorsunuz! Nasıl bir doyum nasıl bir tatmin ama, di mi? Tek kötü tarafı asıl soruna çözüm getirmektense kısa süreli bir ağrı kesici olarak etki etmesi! Yan etkileri de cabası:)))

    Son olarak, yukarıda yazdıklarım gözönünde bulundurulursa İK faktörünün, kişisel üstünlüğünü karşısındaki kişiye kanıtlama noktasında kendisini değersiz hisseden kişiye ne büyük kolaylık sağladığını gözden kaçırmak için “…” olmak lazım. Tırnak içerisini de siz doldurun artık:)

    Reply
  50. 50

    Ömür Ertanış

    Merhaba,

    Elinize sağlık çok güzel bir yazı. Yalnız şu bölümde bir hata var galiba.

    “Ünvan boklörlüğü için Ülker’in Genel Müdürlerini saymanız yeterli!”

    boklörlüğü ->bonkörlüğü

    Reply
  51. 51

    Yasemin Sungur

    Bir zamanlar ben de insan kaynakları yöneticisiydim.

    1977’de başlayan çalışma yaşamım boyunca o göreve ulaşmak için tutku ve heyecan ile geceli gündüzlü ne çok uğraşmıştım; bilgilenmiş, paylaşmış, gelişmiş ve değişmiştim… Sonra bir gün;
    İnsan kaynakları nedir? Neden ve kim içindir insan kaynakları?
    Sorularını sordum kendime ve paylaştığım herkese.
    Cevabını bulamadım! Bulduklarım beni mutlu etmedi, zaman zaman bulduğumu sandım bilimsel yazılarda, uluslararası konferanslarda, edebi kaynaklarda, gazetelerdeki şirket haberlerinde.
    Ama uygulamada hayır, kocaman bir hayır.
    İnsan kaynakları… “Kaynak” tamam, anlaştık. Hatta en değerli kaynak, ama neden “İnsan”? İnsan bunun neresinde?
    İnsan, modern dünyanın kralı. Hem kaynak olarak, hem tüketici olarak.
    Hızla değişen, büyüyen yeni ekonominin odak noktası insan.
    Bilginin sahibi, üretimin vazgeçilmezi, pazarlamanın kralı, çözüm üreten ve yaratıcı.
    İşte. insan kaynaklarının “insan”ı bu olmalı.
    Değer yaratan, “tek” ve “özel”, tüketici olarak kral ilan edilen insan, çalışan olarak da odak noktasına konulmalı.
    Yönetim insan kaynaklarına sahip çıkmalı, projeler kâğıt üstünde kalmamalı, iyileştirmeler belge almak için göstermelik önlem olmamalı, çalışan memnuniyeti kalite çalışmalarının bir maddesi olarak kalmamalı.
    Müşteri odaklı şirketin yönetimi ile kendi insan kaynaklarının yönetimi arasında bağlantı kurulmalı. Üretim ve verim konusundaki talepler ile çalışanların istekleri arasında denge kurulmalı.
    Gelecek, hem tüketici hem de çalışan olarak insanı gerçekten odak noktasına koyabilen şirketlerin olacak.
    Ben hâlâ aynı soruyu aklı eren herkese soruyorum.

    Neden ve kim içindir insan kaynakları?

    KARİYERim GELECEK mi? adlı kitabımdan…

    Reply
  52. 52

    Egitisim Kariyer Enstitusu

    Mükemmel yazmışsınız. Elinize sağlık Fatmanur Hanım. Dedikleriniz benim ve şirketimin için çok anlam ifade ediyor. Tekrar tekrar teşekkürler.

    Reply
  53. 53

    Fatmanur Erdogan

    Sevgili Egitisim Kariyer Enstitusu,

    Çalışmalarınızı yakından takip ediyorum. Sizler, sektörde çak başarılı işler yapıyorsunuz. Kurucularınızın girişimciliği, azmi ve yaratıcı yapısının gençlerin önünde güzel bir rol model olduğuna inanıyorum. İş dünyasını yeni bir neslin devralıyor olması beni çok mutlu ediyor.

    Başarılar,

    Reply
  54. 54

    devrimyılmaz

    Türk firmaları insanları muhatap almıyor ki cevap yazsın! yurtdışı firmalara cv yolluyorum 5 dk içinde cevap verenler çogunlukta işte insan hakları bu kendi memleketimizde insan muamalesi görmüyoruz helal olsun batılı devletler hepsi gelişmiş boşuna değil
    önce insanlara eşitlik saygı sonra kariyer mevzu

    Reply
  55. 55

    devrimyılmaz

    nerde 3.500.000 işsizi düşünen İKcılar? birazda halkı düşünün! binlerce üniversiteli genç işsiz koltuğunuz sağlam İKcılar gün ola o koltukta da kalamazsınız.. anlayana…
    kariyer sektör faso fiso yalanlar heryerde önce insanları muhatap alın…iş arayanlara cevap vermeyenlere lafım

    Reply

Leave a Reply to Fatmanur Erdogan Cancel Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2018 @ Tasarım ve Kodlama Albatros ♥ Tasarım'a Aittir.