Türkiye’de hala hangi üniversiteden mezun olduğunuz önemli olabiliyor. Öyleki liseyi bitireli 20 sene olmuş insanlara dahi “hangi liseden mezun oldunuz?” tarzı gereksiz bir soruyu sormayı tercih eden yurt dışında okumuş büyüklerimiz mevcut.
Liseyi bitireli 20 yıl olmuş birine hangi liseden mezun olduğunu sorup “eğitim ve zeka” seviyesini algılamaya çalışan zihniyetleri anlamak gereksiz. Mezuniyetten sonra 20 yılı nasıl değerlendirdiğiniz ve bugün ne noktaya geldiğiniz daha önemli elbette. Ondan da önemlisi kişinin “yetenekleri, merakı, azmi ve heyecanı” nasıl onu farkedebilmeliyiz. Lafta kalıyor çoğunlukla farkındasınız.
Tabii bu tarz yöneticilerin niye böyle olduklarını düşünmeniz pek bir şey elde etmenizi sağlamıyor. Onları değiştirmeye çalışmanızsa yanlış yere enerjinizi kanalize etmeniz demek. Zira, onları değiştirmek güç. Bana gelen tonlarca email var, bu tip garip bulduğunuz ve çekindiğiniz sorularla nasıl başa çıkabiliriz diyen…Işte buyrun:
Takmayın.
Sorularına cevap verin.
Hangi liseden mezunsun?
Söyleyin. Rahatlıkla.
Hangi üniversitede okudun.
Söyleyin. Rahatlıkla.
Bu arada her konuya da boyun eğmek zorunda değilsiniz. Eğer çok tutucu bir şehirde çalışıyorsanız, oranın kurallarına göre oynamanız gerekebilir. Ama Istanbul gibi bir şehirde, sizle ilgili sorulardan önce “yaşınızı, eşinizin eğitim ve iş durumunu, kardeşlerinizin olup olmadığını, çocuk isteyip istemediğinizi” ögrenmeye çalışan biriyle karşılaşırsanız ve bu durum size ters ise, gereken cevabı vermekten de kaçınmayın.
“Burası Amerika değil. Bu sorulara bu ülkede cevap vermelisiniz” diyenleri de takmayın. Gerçekten yetenekleriniz pek azsa, kariyer derdiniz yoksa, her denene boyun eğmeyi tercih eden bir yapınız varsa, o zaman zaten böyle bir soru sormaya gerek yok. Boyun eğin gitsin. Bir de durumu değerlendirmeyi ögrenmek gerek. Soruları adabıyla, profesyonelce sormayı bilenle bilmeyeni ayırt edebilmek de bir yetenekdir.
Hepimiz motivasyonumuzu yükselten yazıları ve kitapları okumayı seviyoruz. Değil mi?
“Ya, bak görüyor musun? Ne güzel söylemiş”
Sonra evimize gidip, okuduğumuz yazıları unutup, günün şartları ne diyorsa onları yapıyoruz.
Üzgünüm ama biraz cesaretli olamazsak, hayatımızla ilgili değişimi de gerçekleştiremiyoruz.
Türkiye’de bir grup insan için ne bildiğinden çok nerede okuduğun önemliyse, varsın olsun. Siz ne okumak istiyorsanız onu okuyun.
Hayatta kendi istek ve hedefleriniz yönünde hareket ederseniz, size yönlendirilen her soruya rahatlıkla gereken cevabı verirsiniz. Neden mi? Çünkü gücünüzü üniversitenin isminden değil, kendinizden alırsınız da ondan.
Cesaretli günler diliyorum!
15 Comments
Simla
çok tuttum bu yazıyı gerçekten. Fatmanur hanım benim idolum olmuş durumdasınız:))) benim sorunum da mezun olduğum üniversiteyi beğenmemelerinden kaynaklanıyor. yani odtü ve boğaziçi sanki bu ülkenin tek üniversiteleri galiba. ama ben de dediğiniz gibi yapıyorum. bunu önemsemiyorum, tasarımı seviyorum ve çalıştığım şirketi seviyorum. yeteneklerimi görebilenlerle çalışmak çok daha zevkli.
Polat
tek kelimeyle süper!
Tibet
Bazen kendi istek ve hedeflerimiz yönünde hareket etsek de pek bir sonuç alamıyoruz. Toplumlar itibarlı prestijli olanı seviyor. Yanılıyor muyum?
Simla
Tibet, itibarlı olan şeyleri hepimiz severiz. bu ille de en mükemmel ve pahalı yerlerde okumamız anlamına gelmiyor. bir de her zaman sonuç alamamak hayatın tuzu biberi. düşmeden olmuyor.
Ayla
Evet bende bu çocuk sorusuna takmış durumdayım. İş Dünyasının Erkekleri, eşleriniz hep evde mi oturuyor sizlerin çocuklar olunca? İş Kadınları, siz çocuk yapınca hep ev hanımı mı oluyorsunuz?
Kadınların çocuktan sonra daha fazla çalışması gerekiyor ki bu tip soruları anlamsızlaştırabilelim.
Ben iş bulduğumda 2 aylık hamileydim. Patronum insaflıydı, hepsi o.
I.K.
Fatmanur hanıma görüşlerinde katılmakla birlikte eklemek isterim ki Türkiye’de hala hangi okullardan mezun olduğunuz işletmeler açısından önemli bir unsurdur. Bu da seçme ve yerleştirmelerde etkin olmaktadır.
Bunun da yanısıra isim yapmış okullar eğitim kalitesinden dolayı da isim yaparlar bunu da akılda tutmak gerekir.
Pingback: Hayattaki tercihlerimizden utanmamak için | KendiniGelistir.Com
Zeynep
Fatmanur Hanım, yazılarınızı ilk defa okuyorum, bilmiyorum diğer yazılarınıza böyle bir yorum geldi mi ama sonuç olarak ortak fikirde olsanız da bir çok insanla, sadece yazdıklarınızdan da anlaşılıyor ki siz mutlaka farklı bir yoldan gitmiş oluyorsunuz. Bakış açınızı bunca değiştiren şey nedir?
Pınar
Merhaba Fatmanur Hanım,
Yaşadığım toplumun eleştirdiğim bir özelliğidir edinilmiş statünün, kazanılmış statüye göre daha yukarda tutulması.Çocuk daha doğduğunda neredeyse bellidir geleneksel olarak tüm aile üyelerinin mezun olduğu okula gidecek olması.İstisnalar dışında, içine doğulan ortamın motivasyonuyla, sürpriz olmaz adı belli okullara oradan da işlere girmesi.Bir de “kendinden olanı” kollama içgüdüsüyle sever bizim milletimiz şahsi sorular sormayı, bakar kendine ne kadar benziyor diye.Kazanılmış bireysel başarılarsa “fark” yaratan noktalardır.Mülakatlarda yöneltilen bu tip statü ölçer soruları yadırgayamıyorum artık, ufku açık görüşlerinizle “cesaretleniyorum”.
Teşekkürler
Fatmanur Erdogan
Merhaba Pınar,
Malesef…ve kendimizi bildiğimiz sürece ve inanmadığımız anlayış ve düzenleri kabul etmeyip aynısını yapmadığımız sürece değişim getirebiliriz.
Fatmanur Erdogan
Merhaba Simla,
Teşekkür ederim. Bana kalırsa çok doğru yapıyorsun. Insanın istediğini yapması ve böyle bir özgüvene sosyal baskıya rağmen sahip olması yolunun açık olduğunu gösterir diyorum
Fatmanur Erdogan
Sevgili I.K.,
Çok yanılıyorsun.
Hangi üniversiteden mezun olduğun değil ne bildiğindir günümüzde önemli olan. Sadece okula bakarak işe alım yapan bir yönetici varsa, zaten durağan bir kurum kültürüne sahip demektir. Yine de evet, bu şekilde davranan şirket yönetimleri var. Bence onların senin hakkında ne düşündüğünden öte senin o kişiler hakkında ne düşündüğün daha önemli Gelecek senin geleceğin sonuçta…
Yasin ÇELİK
İşin en kötü tarafı bunun toplumsal bir algı olması ve genç kuşaklara aşılanması. Gelenekselçi bir topluma sahibiz buda gelişimin önündeki en büyük engel.
selin erdem
Fatmanur Hanim, su siralar is basvurularinda bulunuyorum. Bir hazir giyim firmasinin magazasinda dolasirken, ürünlerin eksikleri kendi kendime elestirmeye acaba neler yapilabilir, satislar nasil yükselir, bu magazanin hedef kitlesi kimler. kimler neler aliyor ama nasil seyler ariyorlar diye düsünmeye basladim. Sonra bir konsept proje aklima geldi. Sebepleri, süreci, neler gerektigi, neye dayandigi gibi seyleri de kafamda organize ettim, hatta gece uyumadan önce uzun uzun düsündüm.Gercekten firmaya katki saglayacigini da düsünüyorum. Bahsettigim firmanin ise is ilanlarini zaten görüyordum ve basvuruyordum. Ben bu fikrimi onlara da sunmak istiyorum, hem onlara neler katabilecegimi hem de potansiyelimi göstermek adina ancak is görüsmesinde böyle bir sey hos karsilanir mi bilemiyorum ve fikrimin calinacagindan da korkmuyor degilim:)
Fatmanur Erdogan
süreçleri ve kurum kültürleri iyi ise mutlaka dikkate alırlar. iyi olmasa bile mutlaka görüş derim. kaybedecek bir şey yok. fikrinin çalınmasından da korkma. Fikirden bol birşey yok dünyada. önemli olan fikirlerin uygulanabilmesi. Bol şanslar Selin.