Iki haftadır başlayamıyorum.
Bir çeşit tutulma hali sanki!
Başlamam gereken proje oldukça zevkli. Üstelik ne yapmam gerektiğini de gayet iyi biliyorum. Tek yapmam gereken başlamak. Ve ben başlayamıyorum…
İşin diğer botyutuysa bir dolu mesaj alıyorum. Soruların bir kısmı kariyerlerinde ne yapmak istediklerini bilenler ama bir türlü harekete geçemeyenlerle ilgili. Bir diğer mesajlar bloga yazacak yazı bulamamaktan yakınanlardan…
Bu yazı blogları olan ama yazacak konu bulamıyorum diyenler için. Aynı öneriler kariyerinde ne istediğini bilenler ama bir türlü başlangıç yapamayanlar için de geçerli. Bugün sizleri çok iyi anlıyorum ve size test edilmiş çözümlerim var. Çünkü bugün projeme başlangıç yaptım. Buyrun. Size 2 hedefe koşma önerisi…
1. Bildiklerinizi unutun ve isyan edin!
Sabah 6.00 da uyandım. Üstelik sabahın 3.00’ünde uykuya dalmıştım.
Tekrar uykuya dalmakla kalkıp çalışmak arasında sıkışıp kalıyorum. Zor bir karar değil mi?! Bir flip charta projenin ana ayaklarını yazıyorum. Fikirleri beğenmiyorum. Flipchartım bitiyor. O da fikirlerimi beğenmiyor anlaşılan.
Etrafta duran pastellere atlıyorum.
Renkleri içimi gıcıklıyor biraz da neşemi getiriyor. Bir A4 kağıdına kırmızının ateşini atıyorum. Anlamı olan bir çizgi değil, niye yaptığımı bende bilmiyorum. Sonra aklıma 1980’li yılların sonu geliyor. Hayatımın zor bir döneminde karakalemle yaptığım portrelere takılıyorum.
Portreler ve yüzlere verdiğim ifade öyle çok şaşırtıyordu ki beni, bir nevi hayranlık duyarcasına o portrelere tekrar dalıyorum. Hatırlıyorum portreleri çizerken kendimi nasıl kaybettiğimi; resme odaklanmış, dünya umrumda değil bir durum…bir çeşit uyanıkken rüya görmek gibi sanki. Hayatına, işine istediğin şekli verebildiğin haller yani. Bu duruma Macar asıllı Csikszentmihalyi “Akış” diyor. Akış, yaratıcılığı anlamak isteyenlerin başucu kitabı…
Fikirler tekrardan gelmeye başlıyor. A4’ler yardımıma koşuyor.
Konu bulmakta sıkışıyorsanız, üzerinde çalıştığınız konudan uzaklaşın. Farklı hayallere dalın. Bir arkadaşınızı arayın, başına gelenleri dinleyin. Elinizin altında bir kitaptan bir kaç paragraf okuyun. Bir nokta gelecek ki fikirler tekrar akmaya başlayacaktır. O zaman elinizde ki herşeyi bırakıp sadece fikirlerinizi kağıda dökmeye bakın.
2. Mükemmelliyetçi düşüncelerin üzerine çarpı koyun.
En iyi yazılardan birini çıkarmam gerekiyor düşüncesi bazen bilinçaltına yerleşir. Bilmeden elimiz projeye gitmez. Fikirler üremez. Kendinize koyduğunuz başarı barı çok yüksektir ve sizi hareketsiz bırakır.
Masaya oturun.
Bilgisayarınızın başına geçin.
Google Docs’u açın. (Ya da eski jenerasyonsanız Word’ünüzü açabilirsiniz!)
Konunuzla ilgili aklınıza gelen ilk şey neyse onu not edin. Konunuzla ilgili durma halindeyseniz, aklınızdan o an ne geçiyorsa onu yazın.
Oradan devam edin, fazla düşünmeden, doğru yazıp yazmadığınızla pek ilgilenmeden. Kelimeleri dökün. Sonra bakın, içinden biri ya da ikisi ilham veriyor mu?
Akıştaysanız, harika.
Akışa giremediyseniz,1 numaralı öneriye dönün.
Ilgili yazilar:
Fatmanur Erdogan, Hürriyet Daily News and Economic Review, Thriving on Flow and Challenge
15 Comments
mirpenç
çok teşekkür ederim sizin ayenizde ben de blog yazmaya başladım dediğiniz gibi aklımdan olanı önceden gittiğim bir seminerden aklımda olanları yazdım sizde bakabilirmisiniz yardımlarınıza ihtiyacım var saygılarımla
mirpenctekin.wordpress.com
Tufan Karaca
Çok güzel bir yazı Fatmanur Hanım,
Geçen hafta yazdığım bir kitap (yani ilk kitap) yayınlandı ve bu kitabı yazarken çok uzun bir yoldan geçip mükemmelik çabası içerisinde yıllarca yüzlerce sayfa yazdım ama sonunda dedikleriniz başka bir yazarı ookurken DANK etti. Kitabın giriş bölümünden bir paragraf alıntısında bunu göreceksiniz.
“Tüm bunların ışığı altında, 2000’li yılların başlarında emeklilik projem olarak bu konuda bir kitap yazmaya karar vermiştim; ancak Küresel Finansal Kriz, bana hızla tanıdığı boş zaman ne-deniyle bu projeyi öne almama neden oldu.
Her zaman severek ve çok faydalanarak okuduğum Tom Pe-ters’ın “başlanmayan işin başarılı olamayacağı” ve “mükemme-liyetçilik en büyük düşmandır” deyişlerinden yola çıkarak bu kitabı yazmaya ve BİTİRMEYE karar verdim.”
Selam ve sevgilerimle.
Tufan Karaca
cahit günaydın
İlgi ile izlediğim bir blog.Beyin terinize sağlık.saygılar
Fikret Yalçınkaya
Benim nazarımda Blog’unuzun ve Jİm Carry nin ”The Truman show” filminin ortak bir özelliği var Fatmanur hanım. İkisi de kararlarımı, dolayısı ile hayatımı pozitif bie şekilde etkilemiştir. Kaleminize sağlık.
irfan Balat
Merhaba Fatmanur hanım.Bende sizi şiddetle takipçilerinizdenim.Çünkü Her yazınız bir bilgi deposu olduğu için bu fırsatı kaçıramam :))
Vahyettin Kırkağaç
sizi gerçekten çok beğendim muhteşem tek kelime ile… çalışmalarınız yazılarınız söyledikleriniz bundan sonra da sizi takip etmeye devam edeceğim …
serpil gündoğdu
Yazılar harekete geçirici etkileyici özellikle özgürlük konusunda yani gücünüzü kendinizden aldığınızda ile devam eden yazı çok etkiledi beni
serpil gündoğdu
peki bazen korkularımız olur ya hayat bizi içine almaz ya da biz girmeyiz girmeyi bilmeyiz korkarız kaçarız o zaman tutkularımız daha tanımadığımız tutkularımız bizi bağlayamaz hayata ne yapmalıyız tutkularımızı tanımaya başlamak gelmezken içimizden onlari tanımak için ne yapmalıyız
Fatmanur Erdogan
Zaman vermek gerekir bazen… Her seyin bir zamani var. bu zaman zarfinda da gozleme devam etmek esas…
serpil gündoğdu
Bu konuda bana vakit ayırmanızı rica ediyorum:)
BERK
Konuya pozitif yaklaşım tarzınızdan etkilenmedim desem yalan söylemiş olurum.Ama bence karar verememek çok güzel bir duygu iyi bir iş çıkarmak için biçilmiş kaftan diyebilirim 🙂
remta
güzel etkili bir paylaşım olmuş.. teşekkürler..
Serkan UYGUR
Merhaba, Güzel bir yazı olmuş. ilham verici ve teşvik edici. Kişisel olarak bu konuda şanslı olduğumu hissediyorum. Çünkü bir çok tanıdığım kişi, bilgi edinmek için veya bir konu yazmak için kahve içer, abur cubur yer, müzik dinler, yani kendini keyiflendirecek motive edecek olan dışsal itici güçlere ihtiyaç duyar. Kendimi şanslı hissetmemin sebebi otomatikman konsantre oluyorum. Çalışma masamın başına geçerim ve benim için konsantre başlar. Konsantre maksimum şeklindedir. Yeni bilgiler edinmek, kendi bilgilerimle özümsetmek ve harmanlamak, yorum yapıp analiz etmek benim için keyif vericidir. Tek problem zaman ile işim olmaz. Hedefim yapmış olduğum girişimcilik veya yeni bir bilgi ortaya çıkarmak için yoğun şekilde çalışmak. Ortaya yeni bir ürün çıktıktan sonra keyif verici bir mutluluk ve huzur duyarım.
tabldot
teşekkürler.. güzel ve etkili bir yazı olmuş.. emeğinize sağlık..
Programlama Hocam
Tıkandığım bir dönemdeyim. Yazınız çok yönlendirici oldu. Çok teşekkür ederim. saygılarımla..