Geçenlerde “kariyer ve bu uğurda savaş verenler” konulu bir mesaj düştü elime. Mesaj kişinin kariyer uğruna savaş veren insanlardan ne kadar bıktığı, yükselebilmek için bizans oyunlarına başvuranları ne kadar komik bulduğu ve savaşmadan da başarının elde edilebileceği yönündeydi. Sonuç olarak da geldiği nokta şuydu: “keşke herkes iyi niyetli olsa ve birbirinin kuyusunu kazmadan da başarılı ve daha mutlu bir dünya elde edilebileceğini anlasa…”
Eğer sizde “keşke” düşünceleriyle kariyerinizde başarılı olabileceğinizi düşünüyorsanız, bu yazıyı okumanızda fayda var.
Kelimelerin Gücü
Orta okul’a başladığımda birşeyi fark ettim. Hani o “farkındalık” anları olur da çocuk olduğunuz için henüz “farkındalık” kelimesinin anlamını bilemezsiniz ve şaşkınlık içerisinde ne olduğunu anlamaya çalışırsınız ya…işte o anlardan biriydi benim içinde.
Bir gün odamda oturmuş gazete ve televizyonlarda ki tartışmalar üzerine düşünürken “kelimeler” dedim kendi kendime. “Kelimeler ne kadar önemli hayatta. Bir kelime bile hayatımızın yönünü değiştirecek kadar kuvvetli.” Bu uyanış benim için çok önemliydi. Ne var ki uyanışım “yanlış kullanılan kelimelerin insana getirebileceği darbeler üzerine” olduğundan hafif bir korkuyu da beraberinde getirmişti.” Bu uyanış ve korku, bilgi sahibi olmanın gerekliliğini anlamamı sağladı. O zamanlar kelimelerin, iş hayatımın en önemli parçalarından biri olacağını henüz bilmiyordum elbet.
Kelimeleri nasıl kullandığımız önemli. Örneğin “savaş” kelimesinin çağrıştırdığı anlam genelde “negatif” olduğundan kariyer elde etmek için savaş vermek elbette “kulağa hoş gelmiyor.” Ama hayat mücadelesi, hayat çabası, hayat endişesi gibi kelimeler anlamda daha “yumuşak” bir ifadeyi belirttiğinden daha “pozitif” bir algı uyandırıyor.
En büyük çabamız daha iyi bir yaşam çabamızdır
Hayatta hepimizin benzer bir çabası, arzusu ve isteği var. O da iyi bir hayat yaşayabilmek. Bu arzuyu elde edebilmenin çok çeşitli yolları var. Her kişi de kendi kişiliği ve karakteriyle uyumlu, durum ve şartlarıyla örtüşen bir yöntemi kendine seçiyor.
Eğer herkesin “ideal kıvamda olması” özlemiyle yanıp tutuşuyorsanız, böylece kimsenin savaşmasına gerek kalmazdı diyorsanız sizin ne hayatta nede kariyerinizde fazla bir başarı göstermeniz pek de mümkün olmayabilir. Çünkü bu dünya çesitlilik ve farklılıklar üzerine kurulu. Hayatta ve kariyerinde başarılı olan insanlar bu farklılıkları ve çeşitlilikleri gören ve kabul edebilenlerdir. Çünkü ancak o zaman durum analizi yapabilir, hareket yönünüze karar verebilirsiniz. Sizi siz yapan da hayattaki bu seçimlerinizdir.
Aynılığın sürekliliği insan doğasına aykırı
İnsan doğası “aynılığı” sevmiyor. Bu yüzden de sürekli bir gelişim, değişim ve yenilenme içerisindeyiz. Bazen benzer kişilikler birbiriyle geçinemezler. Çünkü ikiside baskın kişiliklerse, aynı şeylere sahip olmak isteyeceğinden bir çatışma çıkması olası. Eğer ikisi de “rahat” kişiliklerse, o zaman da bir işin yapılması için gereken aksiyonun alınmaması söz konusu. Yani farklı insanlara, düşüncelere ve yaradılışlara ihtiyacımız var.
Sorun beklentilerimizde olabilir mi? Her insanın farklı bir beklentisi var. Sizin beklentinizle karşınızdaki kişinin beklentileri farklılaştıkça, düşünce ve aksiyonlarınız da farklı olacağından, karşınızdakini algılayışınız da değişmeye başlar. Kendi değerlerinizin karşınızdaki kişide de olmasını istersiniz. Bulamayınca da “neden savaşıyorlar ki” dersiniz. Halbuki hepimiz hayatta istediğimiz şeyleri elde edebilmek için kendi bildiğimiz şekilde bir “çaba” sarfediyoruz!
Bizans oyunları ebette hoş değil. Kötü niyetli hareket eden insanlar her yerde her ortamda var. Bana kalırsa, özellikle Türkiye gibi henüz herkesin eşit haklardan ve olanaklardan yararlanamadığı bir ülkede ortamlar biraz daha çetin olabiliyor.
Eskiden “insanların kuyusunu kazmaya çalışan”lara anlam veremezdim. Böyle nasıl hareket edilebilir di? Hangi “kültürlü insan” böyle komik işlere yeltenebilir di? Hayat ve zaman bana gösterdi ki, kötü niyetin yada davranışın ne kültürle ne eğitimle nede başka birşeyle ilgisi var. Iyi niyet nasıl varsa, kötü niyet de var. Hepimizde var. Sadece birbirimizden farklı zaman ve şartlar altında su üstüne çıkıyor. Hepsi bu.
İster inanın ister inanmayın istisnasız hepimizin bir bizans oyunu da var. Bu oyunlar, hayattan istediklerimizle, beklentilerimizle, değerlerimizle ve önceliklerimizle bağlantılı gelişiyor. Ve aslında farkında olsak da olmasak da, herkesin kendimiz gibi olması için de ayrıca bir dileğimiz de mevcut.
Ofis politikasından anlamıyorsanız, öğrenmeye başlayın
Kariyerinizde başarılı olabilmeniz için “ofis politikalarından” iyi anlamanız, en azından kıvırabiliyor düzeyde olmanız gerekiyor. Bazıları bu ofis politikalarını “yalan, dolan, kendi gibi olmamak, yapmacıklık, iki yüzlülük, hırs” gibi kelimelerle adlandırabiliyor. Dolayısıyla bu ofis politiklarıyla başa çıkmayı tercih etmiyorlar.
Kariyerinizde başarılı olmak istiyorsanız, ofis dinamiklerini iyi anlıyor olmalısınız. Bu, belki biraz “yontulmamız” yani “çaba sarfetmemiz” anlamına geliyor. Şöyle ki, eğer projenizin hangi konusunun öncelikli olduğunu kestiremiyor ve hepsini aynı anda başarmak için “çaba” harcıyor ve bir sonuç elde edemiyorsanız, şirketinizin dinamiklerini sezemiyor olabilirsiniz.
Etrafınızdaki insanların niyet, beklenti ve kişiliklerini anlayamıyorsanız, yanlış kişilerin ayağına basabilirsiniz. Örneğin, kişiler hakkında dedikodunun dozunu kaçırmamak önemlidir. Çok sevdiğiniz, dürüst insan dediğiniz takım arkadaşınızın yöneticinizle bilmediğiniz bir ilişkisi olabilir. Sonuçta, bu da bir çeşit bizans oyunu. Bir çeşit “iyi hayat yaşama çabası”. Kime ne söylediğinizden öte “her zaman için iş yerinde neler konuştuğunuza” dikkat edin.
Yanlışlıklar her zaman yapılabilir. Önemli olan yapılan yanlışı görebilmek ve düzeltebilme yöntemlerinizi geliştirebilmektir. Çünkü hatalar bir kereyle kalmayacaktır. Öğrenme olduğu sürece hata da olacaktır. İnsanlar da çeşit çeşit olduğuna gore, yöntemleriniz de çeşit çeşit olabilmeli.
Kısacası kariyer başarısı tıpkı hayat başarısı gibi bir “çaba” gerektirir. Bu çabaların başında ise farklılıkların olduğu bir toplumda yaşadığımızı kabul etmek ve bu farklılıklarla nasıl “başa çıkabileceğimizin” muhakemesini iyi yaparak, yöntemler geliştirebilmek geliyor.
Bunca sözden sonra “keşke her çaba iyi bir çaba” olsa demenin bir çözüm olmadığını söylememe gerek kalmıyor, değil mi?
2 Comments
Filiz Arıcan
Bence de iş yerinde insan her konuştuğuna ve kiminle ne konuştuğuna dikkat etmeli.
Oyunlar
Sanırım işle ilgili bizans oyunları kelimesinin en doğru tanımı birisi hakkında konuşarak veya başka yöntemlerle onun ayağını kaydırmak ve onun yerine geçmeye çalışmaktır.