About the author

Related Articles

12 Comments

  1. 1

    Tibet

    Bizlere destek verdiğiniz için teşekkürler Fatmanur hanım. Sizi seviyoruz:))

    Reply
  2. 2

    Ayşe Akman

    Yeteneklerimizi tam anamıyla kullanabileceğimiz şirketlerin sayısının az olduğu kanaatindeyim. Ozellikle yurt dışında okumuş olan bizlerin Türkiyede iş alanları olmayabiliyor. Bu durumda Türkiyede yaşayacaksak yeteneklerimizi maximize edemeyecek olmamıza razı olmamız gerekiyor. Acı gerçek

    Reply
  3. 3

    Uğur Özmen

    Fatmanur,

    Yazının büyük çoğunluğuna katılıyorum. Ama şu “Her insan yaratıcıdır. Her insan yaratıcı yeteneğini ne derece kullanmak istediğine dair bir eğilim gösterir.” kısmında ciddi kuşkularım var.

    İşe girene kadar “koltuk” “masa” “unvan” “para” odaklı olarak yetişmiş “sıfır kilometre” elemanlarım oldu.
    “Senin çözüm önerin nedir?..” diye sorduğumda, ya hiç yanıt alamadım, ya da “yetkimi artırın” gibi cevaplar duydum.

    20 yaşına gelene kadar olumsuz şekillenmiş ise, senin iyi yöneticiliğin de işe yaramıyor.

    Maalesef… 🙁

    Reply
  4. 4

    Fatmanur Erdogan

    Bu gibi durumlarda yeteneği kullanma egilim ve isteğinin cok düşük olduğunu söyleyebiliriz;)

    Reply
  5. 5

    Eğitişim Kariyer Enstitüsü

    Bu konuda Alex Ferguson örneğini her zaman düşünürüm. Kendisi bu yıl 24. yılını dolduracak. Ve takımın başına geldiği zaman da en az 3 yıl bir başarı beklenmemesi ve tüm iplerin eline verilmesi konusunda şart koymuştu. Gördüğüm kadarıyla Manchester yine bir gençleşme içerisinde ve yetenekleri keşfedip en üst seviyede faydalanma politikasını sürdürerek. Yalnız en büyük unsuru, istikrar ve sabır göstermeyi unutamayız.

    Reply
  6. 6

    Hasan A.

    Yetenekliler genelde fazla sabır göstermeme eğiliminde. alterbatifleri olduğunu bilmelerinden olabilir mi? Bir yerlerde okumuştum, sabreden çocuklar daha başarılı oluyormuş

    Reply
  7. 7

    Erhan

    Hala kemalist transformasyonu tam anlamıyla tamamlamamış Osmanlı genini barındıran bir toplumda Amerikan veya Alman şirketinde bile çalışsanız yetenekli olmak demek sinir harbine “Merhaba!” demektir.

    Bu ülkede yetenekli bir insanın yapması en mantıklı, stressiz ve kazançlı şey Almanca tabiriyle “Existenzgründung”, yani girişimdir. Ama bu özellikle bu ülke için geçerlidir.

    Bu girişim sadece bir işe değil, dışarıdaki duvarvari insanlara da. Ama böylesi bence daha iyi çünkü bu insanlara bahsettiğim firmalardaki çoğu transformasyon geçirmemiş yöneticiler gibi sizi kısıtlama hakkı verilmemiş. Sorun çıkartıyorlar ama elinizi kolunuzu bu yöneticiler gibi bağlamıyorlar.

    Ülkemizde çoğu yetenekli çalışan yöneticisinin Türk mü, Osmanlı mı olduğunu farkedemediği için sinir harbine devam ediyor. Dışarıdan bol sabır dilerim hepsine.

    P.S. Osmanlı onlar, görünüşleri modern ama inkilapçı (yenilikçi, inovatif vs.) ruhu onlarda yok. Olayın jenerasyonla da alakası yok Atatürk devrindeki insanların kafaları o devre göre bunlardan daha moderndi. Bunlar teknoloji kullanımı ve dış görünüş çatısı altında sadece modern bir “imaj” veriyor yetenekli arkadaşlarım! Osmanlı onlar! Köklerine gerilemişler!

    Osmanlı = gelişime, yeniliğe, yeni bakışlara kapalı, ezberci, yasakçı, kuralcı, konvensiyonel vs.

    Reply
  8. 8

    Dilek

    Fatmanur hanım merhaba,

    Yaratıcı kişiliklerin bilgi ve becerilerini kullanabilecekleri platformlar yaratma konusundaki becerilerine bende inanmaktayım. Ancak şirket ortamlarında yeteneklerimizi kullanmamız her zaman mümkün olmuyor mu ne? En azından ben ve çevremdeki arkadaşlar böyle olduğuna inanıyoruz. Hepimiz büyük şirketlerin geliştirme bölümlerinde çalışmaktayız. Azimli ve üretkeniz. Bu gibi durumlarda ne yapılmalı bilemiyoruz. Sonuçta diyoruz ki Türkiyenin elle tutulan şirketlerinde durum buysa diğerlerinde daha farklı bir durum varmıdır?

    Reply
  9. 9

    Yasemin Baran

    Merhabalar,

    Dilek bir çoğumuzun ortak sorununa değinmiş. Bende bir zamanlar aynı durumdaydım ama sonra çözümler yarattık:=) Başka bölüme geçiş yaptık. Benim için bu iyi bir çözüm oldu. Bu yönetici sorunu da değildi. Tamamen yapılan işin beni tatmin etmemesiydi. Bir başka arkadaşım iş değiştirdi. Daha küçük bir şirketti ama daha fazla sorumluluk elde etti ve hepimizden önce terfi oldu.

    beterin beteri vardır demektense risk almak sanki daha doğru.

    Reply
  10. 10

    Kerem

    Duygularıma tercüman olmuş bu yazı. Uzmanlaşmaya evet. hem tasarım dehası, hem içerik gurusu olmak. Bir iş görüşmesinde başıma gelmişti. İçerikten anlamam ben diyorum, e yapsan nolurki arada bir diyorlar. Anlatamadım. Yazamam ben diyorum, zorlamaya gerek yok. Yazsam da zaten okutmuyor. Böyle durum. Olan bana oldu. Akılsız başım yazarım deseydim de olurdu. nasılsa onlar için farketmiyordu. kafiyeliyim en azından:)

    Reply
  11. 11

    ergin murat

    Merhaba

    Aslında Gen Y ve çalıştığı iş ortamı ile ilgili bir tespitim var: Şu dan 20’li yaşlarındaki Y nesli 40lar’ına adım atmakta olan nesilden yöneticiler ile çalışıyorlar. Bu yönetici nesli henüz ilkokula giden çocuklarını çok yönlü yetiştirirken (“birkaç aktiviteyi birlikte yapıyorlar 5-6 yaşına geldiklerinde: yüzme, bale, at binme, koro… ve daha neler neler.”), çalışanı olan Y neslini anlamakta güçlük çekiyor.

    Y neslinin öncekiler kadar sabırlı olmaması üzerinde duruluyor (“Kariyer basamaklarını hızlı çıkmak istemek”). Oysa Y nesli eskilerin sahip olduğu kaygıların ve korkuların çoğunu taşımıyor. Bağlanmak zorunda hissetmiyor. Zaten güvence de yok artık. Mobil olmayı öğrendik ve benimsedik. Eğer farkına vardığımız olumsuzları değerlendirdikten sonra değiştiremezsek, terketmekten ve yeni bir başlangıç yapmaktan çekinmiyoruz.

    Reply
  12. 12

    Pelin Sönmez

    Bana göre anlamlı iş, zevk aldığım ve köle gibi çalışmak zorunda olmadığım bir iş.

    Son 20 yılda iş yapma hızına yetişmekte zorlanıyor insanlar. Büyük şehirliler fare yarışında sanki. Daha fazla, daha çok ister olduk. Işletmeler 45 saatlik çalışmaya zorluyor, oysa bu trafikte ne olur saatleri öne çekseler? Yorgun argın, hayatı kalmamış çalışanlardan yaratıcılik ve inovasyon bekliyorlar? Arka sıralardan gelmemizin bir sebebi de budur. Yaratmaya, düşünmeye, öğrenmeye vakit kalmıyor ki? Üst yönetimler yükseldikçe aşağılardaki hayatları göremiyor.

    Reply

Leave a Reply to Dilek Cancel Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2018 @ Tasarım ve Kodlama Albatros ♥ Tasarım'a Aittir.