Büyük şehirlerin hayat şartları ağırlaştı. Trafik derken, çoluk çocuk derken, iş dünyasının çalışma saatleri, iş ortamlarının iş ve kariyer dengesini oluşturmayı zorlaması ve belki daha bir dolu sebeplerden dolayı bir arayışa girilmiş durumda.
İş yaşamlarında belli bir noktaya gelen bazı profesyoneller bakıyorsunuz, işten ayrılmayı seçiyorlar. Daha fazla katlanılamaz bir hayattan sonunda kurtulmanın hazzını yaşarcasına yeni bir hayata merhaba diyorlar. Kimisi kariyerinde bir nokta tutturamıyor ama bir nokta bulmak da istiyor oluyor. Son zamanların iyi yaşam ve sağlıklı yaşam konuları ve holistic çalışmalar, bir grup kimseye arayışına nokta koyma imkanını tanıdı.
Kızgınlık, üzüntü ve korkulardan uzak bir hayat yaşamak sanki pozitif psikolojinin temeli gibi algılanır oldu. “Dileyin olsun”, “olumlu düşünün olumsuzdan uzaklaşın” “Negatif düşüncelerden kurtulun, kızmayın, sinirlenmeyin” tarzı popüler, 3-5 kitaptan ya da seminerden duyulan bilgilerle elde edilen anlayışlar haliyle garip bir kavram kargaşası yaratıyor. Kızmak olmaması gereken bir duygu, üzülmek anlamsız bir olgu gibi lanse ediliyor.
Sevdiğinizi kaybettiğinizde üzülmüyorsanız bu doğal değil pek. Evinize hırsız giriyor, sevdiklerinizi incitiyorsa hiç kızgınlık duymamanız da doğamızda değil. Silahla tehdit eden biri karşısında hiç korku duymuyorsanız, bu da doğamızla çok uyumlu değil.
Kısacası, pozitif olmak demek duygularımızdan kaçınmamız anlamına gelmiyor. Herşeyin hep olumlu, hep güzel, hep sakin olmasını gerektirmiyor pozitife odaklanmak. Çünkü hayatın kendisi problemleri çözmemiz üzerine kurulmuş. Hayatta herşey her daim güzel ve olumlu değil. Iyisi ve kötüsü bir arada. Pozitif psikoloji, aksine, her tür duyguyu kabul etmemizi ve onlarla nasıl başa çıkmamız gerektiğini daha iyi anlamamıza yardımcı oluyor.
Bir çocuk düşünün, annesinden ayrılırken üzülüyor, ağlıyor. Korktuğunda titriyor. Sevindiğinde gülüyor. Arkadaşı elinden oyuncağı izni olmadan çekip aldığında, kızıyor, bağırıyor. Bunların hepsi insana ait duygular.
Öyleyse, hedef kızgınlığı tamamen sistemimizden çıkarmak değil, kızdığımızda nasıl davranmamız gerektiği konusunda kendimizi eğitmek. Üzüldüğümüzde ağlamamak değil, üzüntümüzü hafifletmek için ruhumuzu hafif tutmaya çalışmak. Korktuğumuzda hiç korkmamış gibi yapmak değil, titremekten kaçınmadan, korkumuzun hafiflemesi için neler yapmamız gerektiği konusunda gelişmek.
Tal Ben Shahar, Harvard University, Positive Psychology
18 Comments
Uğur Özmen
Ağzına ve aklına sağlık.
“Bir kitap okuyup hayatı değişenler” için güzel bir yazı.
Erhan
Polyanna’cılık pozitif psikolojinin bağnazlığıdır. Bağnazlar da kitap okumaz, kapağını okur. Din bağnazları da, Atatürk bağnazları da, aynı şekilde…
Murat
Etrafımda sürekli gülen, kızmayan, üzülmeyen, mutluluktan mest tipler beni gıcık ediyor. Sorun biraz bende biraz da onlarda. Bu nedir yahu, hep olumlu konuşmak, olumlu düşünmek. Yaratıcılık mutlu insanlardan çıkmıyor. Sorunu gören ve çözenlerden çıkıyor. Güzel bir yazı olmuş.
aykut karaalioglu
Pozitif dusunce uzerine okudugum en degerli yazilardan biri.
Pelin
Onca negatif düşüncenin olduğu bu ortamda, bırakın da sürekli olumlu düşünenler olsun. keşke daha çok olsa.
Natali Yeşilbahar
Merhaba,
Yazdığınız değerli yazı için teşekkür ederim. “Olumlu düşünme” günümüzde para kazanmak için yapılan öğretilerden bir tanesi olmasını şaşkınlıkla izliyorum.
Tamkarışık
Atalarımız naaptıysa onu yapmak en iyisi sanırım. Yeni dünya düzeni kendi düzenini bile kuramadı. Kargaşa ve hep sonunda “aslında yapılanların yanlış olduğu doğrusunun” diye devam eden cümlerlerle doldu hayatımız.
Ne diyim duygusuz insanlara inat yaşıyorum =)
Cem Sümer
Eline aklına sağlık Fati’cim. Cuk olmuş 🙂
Yeşim Türkmen
Nefis, çerçeveletmek istiyorum bu yazıyı. Söyleyecek başka söz yok.
Büşra AKDOĞAN
NTV Bilim’de depresyonla ilgili bir haber yayınlanmıştı. Depresyon, aslında sorunumuza odaklanarak, sadece o sorunu düşünerek çözme yoluna gitmeyi sağladığından aslında psikolojimi koruyan iyi bir şeymiş. Olumsuz düşününce her şeyin olumsuz olacağına inanan insanların anlaması gereken ayrım şu: olmayacak diye çaba sarf etmemekle olmayabilir diye tedbirli olmak aynı şey değildir.
Erhan
Büşra 🙂
NTV Bilim yanlış yazmış. Depresyonda kolunu kaldıramazsın, sen hangi sorunu çözüyorsun? 🙂
Yapman gereken şu: Bir doktordan reçete kapıp, eczaneye koşmak ve bol su ile Prozac’ı mideye havale etmek, mide gerisini halleder. 🙂
Altını çize çize söylüyorum: Pozitif psikoloji sağlıklı ama arada hafif sarsılan insanların adresidir. Psikolojik rahatsızlıkları olan insanların yeri ise psikoloji değil, direktman psikiyatri ve ilaçlardır. Sen sanırım ilk gruptasın, şaka gibi senin için bunlar, di mi? 🙂 Bilmiyorsun, o yüzden suçlayamam.
Erhan
Bu arada Fatmanur Hanım şu smiley’ler çok cıvık değil mi?
(Ben öyle gülmedim)
Engelleseniz hiç fena olmaz. Sadece bir tavsiye.
Ayhan
Fatmanur hanım, durup düşünmeme ve kimi önemli noktaların farkına varmama yardımcı oldunuz. Tabiri caizse ufak bir ince ayar oldu bu yazı benim için… Kaleminize sağlık..
Çağatay
Blogunuzu takip etmemin en önemli sebebi olayları bir şekilde daha geniş bir açıdan görebilmeniz. Bunu da diğerlerinin yazdığı gibi ben bu koltuktayım biliyorum tazrında olmaması.
zapkolik
Güzel blog hocam tebrikler.
Didem Say
Fatmanur hanım teşekkür ederim bu yazı için. Realist ve hayatı bütün görebilen bir rol modelim olduğunuz için de ayrıca teşekkürler.
Fatma Ortapınar
Merhaba Fatmanur, öncelikle sevgiyle kucaklıyorum.Mailimi her açtığımda direk gözlerim senin maillerini arıyor. Göndermiş olduğun mailleri büyük bir zevkle okuyorum. Hayatımın negatif olduğu durumlarda yazıların ilaç gibi geliyor. Seninle tanışmayı yüz yüze oturup sohbet etmeyi çok isterdim. Sevgilerimle
Fatmanur Erdogan
Tesekkurler Fatma… Bir gun gorusebilmek dilegiyle…