Hürriyet’in Ece Çelik adlı, yeni olduğunu tahmin ettiğim bir yazarı, bloggerları efendi ve edepsiz olarak ikiye ayırmış! Edepli olanlar, şirketlerle “işbirliği” yaparak ürünlerini tanıtıyormuş. Edepsiz olanlar, şirketlere gidip “barter” olarak çalışmayı teklif ediyormuş.
Üreten tüm blogger, vlogger, youtuber, instagrammer, snapchatter’ların vs. böyle bir ötekeleştirmeye şiddetle karşı çıkması gerekir.
Öncelikle, sosyal mecralarda var olanların hepsi salt okuyuculardan farklı olarak, belli bir emek ve zamanı kendi alanlarında bilgi üretmek için kullanıyorlar. Kim ilgimizi çekiyorsa onu takip ediyoruz. Değerlerimize ters düşenler varsa, takip etmiyoruz.
Ben ufuk açması ümüdiyle Ece Çelik’e bir iki soru sormak istiyorum.
Milyonlarca takipçisi olanların kapıyı 30 bin TL’ye açmasını edepli yapıp, ajanslarla direk çalışmayı tercih etmeyip az takipçisi olanın da barter usulü işbirliği arayışını edepsiz yapan konu tam olarak nedir?
İletişim dünyasında şöyle bir etik kural vardır: basında haberlerini para ile çıkartıp, bunu okura söylememek, etik basın ve iletişim ilkelerine aykırıdır. Hatta medya mensuplarını gezilere, yemeklere götürüp, pahalı hediyeler verip, şirket yada ürününü tanıtmak dahi pek etik sayılmaz. Batı’da bu tür uygulamaları görmek mümkün değildir.
Para ile tanıtım yapan edepli sosyal medya fenomenleri reklam ile pr arasındaki farkı biliyor mu? Hangileri işbirliği yaptıkları markalarla ilgili post girdiklerinde, bunun reklam odaklı bir çalışma olduğunu açık olarak ortaya koyuyor?
Bir de kurumlar tarafından bakalım.
Kurumlar para ile yaptıkları ürün tanıtımının reklama girdiğini, bunun pr olmadığını bilecek yetkinlikte olan pazarlama profesyonelleriyle çalışıyorlar. Bu kurumlar, neden fenomenlerden marka ile işbirliği yaptıklarını açıklama şartı koymayarak işbirliği yapıyor?
Şirketler bloggerlara, “çok güzel bir aktivitemiz var ve duyurulmasını istiyoruz. Blogunuzda tanıtılması için destek verir misiniz?” diye sıklıkla yazıyor. Bazen ücretsiz yazanlar bazense karşılığında logolarını eventlerine koymalarını isteyenler oluyor. Bu pazarlıkta edepsiz olan bir durum var mıdır?
Yani, Ece Çelik, neden birkaç kötü örnekten yola çıkarak “kabaca ayrıştırıcı” ve “haddini aşan” ithamlarla sektördeki bloggerları tanımlıyor da daha iyiye doğru evrilmek için etiği tartışmayı denemiyor?
Ece Çelik, yazısını “Youtube sayesinde yeni bir ‘kısa yoldan zengin olma yolu’ bulundu hayırlı olsun.” diyerek bitirmiş. Youtube kanalını doğru kullanarak zengin olmayı başaranlar varsa, kanımca hepsini tebrik etmek gerekir.
7 Comments
Cevdet Aykan Demir
Ece Çelik, kısa yoldan bir zıplama yapayım da herkes beni konuşsun demiş. Toptancı bir yaklaşımdan başka bir anlam çıkaramadım.
Banu Çakar
Okudum yazını, iyi ki de sen de konu hk yazmışsın eline sağlık Fatmanur Erdogan İlgi yazıyı yazan bu arkadaşın yazıyı bu şekilde bir kategorileştirme ile hangi algı yönetime bir girdi sağlamaya çalıştığına da bakmak gerek. Bireysel olarak blogta veya some de belirli bir reklam gücüne sahip bu üreticilere yapılan bu sert ve öfkeli ayrım yere tam oturmuyor. Öte yandan bu konuda blogunda veya youtube da ürettiği/yazdığı/çizdiği ile beğenilen, sevilen veya takip edilenlerin bundan gelir sağlaması kadar doğal bir şey yok. Kimse kimseyi kaşı gözü için takip etmiyor demek ki birilerini izlemekten, okumaktan diğerlerine göre daha fazla keyif alınıyor insanlar takip ediyor. Her işi etiği, çalışkanlığı, prensibi ile yapan sürdürülebilir şekilde devamlılık ile çalışır zaten, diğerleri de söner gider. Her zaman her yerde, her kurumda, her sektörde olduğu gibi. Aynı zamanda bilenler gayet iyi bilir, youtube bir istikrar işidir ciddi algoritmaların ve devamlı içeriğin. Yani bu arkadaşın dediği gibi “KISA” yol hiç değil !
Talha Başaran
Bu Hürriyet yazarlarının zaten sosyal medya fenomenlerini çekemedikleri aşikar. Yazdıkları saçma sapan yazılar okunmuyor ve fenomenlerin yazdığı bir cümle bile binlerce kişi tarafından konuşulabiliyor. Haliyle bir kıskançlık içerisine girmişler. Çalışma ortamlarında bu youtuberları nasıl bitirebiliriz diye birbirlerine sarılıp ağlıyorlardır :))
Cemil KOCAN
O kişiye sanırsam patronu, olm ortaya bir yem at bloggerler gelsin seninle atışsında biraz ekmek yiyelim sende kazan bende {Win win ;)} demiş olmalı ki yoksa eğer ilk okul öğrencisinin düşünceleri bunlar 🙂
Fatmanur Erdogan
olabilir:)
Pingback: Türkiye’de Anlayışlı Olmak Üzerine… | Kariyer Yolculuğu
Pingback: SEO Kasan Edepsizler, Araştırmacı Yazarlar…