Ortadoğu toplumlarında kazan-kazan mentalitesini oturtmak zordur. Bu topraklarda hep bir taraf %51 kazanmak ister.
Türkiye’de bir konferanslar furyası var son yıllarda.
Gün içerisinde şehirde organize edilen konferansların sayısının haddi hesabı yok. Ezici bir çoğunluğu şu şekilde işliyor:
Konuşmacıların bedava konuşması isteniyor.
Medya desteğinin “logo” karşılığı verilmesi bekleniyor.
Sponsorlara “stand alanı” ve “konuşma” imkanı veriliyor.
Danışma kurulunun “gönüllü” know-how’larını organizasyona taşıması bekleniyor.
Her tür ajans hizmeti bila bedel alınıyor.
Danışmanlık hizmetleri bila bedel alınıyor.
Fakat, katılımcılar, para vererek konferansa katılıyor.
Organizatör, tek ve en çok para kazanan kişi ya da kurum oluyor.
Türkiye’nin know-how’a yani bilgiye verdiği değerin ne kadar düşük olduğunu gösteren önemli bir göstergedir bu. Bilgi, tecrübe, başarı ve insanın değeri yoktur. Her ne kadar insan en değerli kaynağımız dense de, insan kaynakları ünvanı insan kıymetleri olarak değiştirilse de… değişen dış görünüş oluyor, çünkü içselleştirilmiş şeyler dışarıdan değil, içeriden başlar.
Aslında sorun galiba bu hizmetlerin hepsini bila bedel vermeyi kabul eden taraflarda aslında. Geçenlerde 20 yıllık Türkiye’nin en tecrübeli fotoğraf sanatçılarından bir arkadaşıma “gel bizi bedava’ya fotoğrafla” deniyor. Arguman da “hem tanınırsın” oluyor. Oysa kişi zaten tecrübeli ve tanınan biri. Bu beleşcilik anlayışı koca şirketlerin CEO’su da olsanız, bankanız milyon dolarla dolu olsa bile değişmiyor. Eğer o fotoğrafçıya hizmetinin karşılığını ödemeye değer görmüyorsan neden daha iyisi ile çalışmıyorsun?
Bilginin Değersizliği
İşletmeler en akıllı, en fazla bilgi ve tecrübeye sahip insanları işe almak isterler.
Sonra kalkıp, size “bir strateji sunumu yapın, ona göre işe alım yapacağız” derler.
Sizden strateji sunumunu bila-bedel vermenizi isterler.
Çünkü o hazırlık için yapmanız gereken araştırmaya, zamana, düşünmeye, hazırlığa, bilgiye değer vermezler. Böyle bir çalışmayı bila bedel istemenin bencil ve hatta iş ahlakına sığmayan bir beklenti olup olmadığını hiç düşünmezler. Sonra kalkıp en bilgili olanı işe alma çabasına girerler.
Yetenekli insan bulamıyoruz derler.
Yetenekli insan bulduklarında ucuza kapatabilmek için bin takla atarlar.
Yetenekli insan işi kabul etmediğinde “ama iş beğenmiyor” derler.
Çabasız Hak Ediş Beklentisi
İş dünyasında herkesin yüksek bir beklentisi var.
Ama bu tür yüksek beklentileri sunma konusunda çok ama çok az insanın yüksek bir çabası var.
Prensipsiz iş yapışlar, umursamazlıklar ve önemsememek en büyük sorunlar arasında.
Hatayı kabul edememezlik ve hem suçlu hem güçlü olma durumu tavan yapmış durumda. Her seviye, her eğitim seviyesi, her görgü seviyesindeki insana yapışmış gibi bu “hem suçlu hem güçlülük” durumu.
Çoğu insan hatasını kabul edemiyor. Özür dilerim, hata benden kaynaklı diyebilen insan sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.
Ne Yapmalı?
Yaptığımız işi hakkıyla yapmak için çok çalışmak yeterli değil, aynı zamanda kendimize rol modeller alalım. İnsanlar genelde şöyle bir serzenişte bulunur: “hep batıdan örnekler veriliyor, bıktık”. Batıdan örnek veriliyor, çünkü batı bizim arzu ettiğimiz ama asla onun iş standartlarına erişebilmek için yeterli dik duruşa ve çabaya sahip olamadığımız bir ekosisteme sahip. Elbette batı da mükemmel değil ve iş yaşamları çarpıklıklarla dolu. Sonuçta Siemens, Volkswagen, Cambridge Analytica gibi bir dolu skandallarla dolu etraf. Ancak, bedavacı ve know-how’ı değersizleştiren anlayışı İngiltere ya da Amerika’da bulamazsınız.
Yolun çok başlarında, öğrenme ve tecrübe zamanlarıyken, deneyimli, bilgili ve başarılı olduğumuzda edindiğimiz bu tecrübelerin değerli olduğuna inanmalıyız.
Günümüzde en önemli şeylerden biri bilgiyi yorumlama becerisi ve inanın çok az sayıda insan bu yorumlama becerisine sahip. Eğer bu beceriye sahipseniz, değerinizi küçümsemeyin.
Esnek olmak prensipsiz olmak demek değildir. Prensiplerinize saygı duyamayanlarla iş yapmamayı seçmek bir kayıp değil, onurlu bir davranıştır.
Hem suçlu hem güçlü insanlara rastladığınızda, kendinizi suçlu hissetmekten vazgeçin. Utanma duygusundan yoksun insanlar, hatasını kabul edemeyenlerdir.
Bedavacı zihniyete ve hep bana zihniyetine maruz kaldığınızda, önceliklerinizi değerlendirin.
One Comment
izmit kurye
Ziyaretçilerin önemli ve özel hissetmesini sağlamaktan zevk alıyorum. Bu gibi önemli konularla nasıl başa çıkılacağına dair en iyi ipuçlarını kullanmalarına izin vermek için sözlerini verirdim. Bu ayırt edicidir. Belirli bir söz içeriğini izle ve izle biz şaşırdık.