Profesyonel ve sosyal ortamlarda sık rastladığım bir durum var: hızlı yargılama alışkanlığı.
Algılar önemlidir.
Olgunlaşmış bir kişilik algıladığını tartabilme ve algılarını eğitebilme yeteneğini geliştirmiştir.
Mad Men seyredenler hatırlayacaktır. Bir sahnesinde, Betty eski kocasından “nefret ettiğini” yeni kocası Henry’e sinirli bir şekilde söyler. Henry’nin cevabı şöyle olur:
“Tanrı aşkına Betty. Nefret güçlü bir kelime. Yetişkinler nefret gibi duygulara boğulmaz.”
Algılarımıza -durumları tartmadan- çok fazla değer verdiğimizde, duygularımızın coşmasına da izin veriyoruz. Bu da bazen genellemeye meğilli olmaktan kaynaklanır. Terapiye gidenlere zaman zaman kısa bir envanter verilir ve kişinin olayları genelleme eğiliminin nasıl olduğuna bakılır. Genelleme “insanlar hep kızgındır” ya da “hiç bir zaman beni dinlemiyorlar” tarzı ifadelerle anlatılabilir. Tekil bir olayı çoğul yapmak olarak da ifade edebiliriz.
Bir ajansın toplantıda söylediği bir cümlenin, ajansın geneline yüklenmesi de bir genellemedir: “Ajansın söylediği cümleye inanamadım. Ne kadar amatörce, böyle bir ajans nasıl iş çıkartabilir ki? Ajanslar hep böyle çalışıyor zaten”. Tekil bir konuyu genellemeden uzaklaşarak kendi içinde değerlendirebilmek, mental bir disiplindir. Bu disiplin, konuları birbirinden ayırabilme yetinizin de göstergesidir.
Genellemeler bazı durumlarda kişinin kendiyle olan ilişkisinden de kaynaklanır. Olayın özünde olay değil, kişinin kendisi yatar. Önemli olmadığını hisseden, kişi olarak değerinin düşük olduğunu düşünen, özgüveni zedelenmiş kişiler genellemeler yarattığında, kendi gözündeki değerini kendi düşünceleri sayesinde daha da düşürmüş olur. Bir yerde, kendi hakkındaki algılarını genellediğinden, onları yargılamaya çevirerek, kızgınlık ve üzüntü duygularıyla baş başa kalır.
Daha sağlıklı olan düşünce biçimi şudur: “Ajansımın söylediği cümleyi anlamakta zorluk çektim. Ajans sahibiyle konuşup, konuya açıklık getirmem faydalı olacak.” Ya da, “Zaten beni hiç dinlemiyor kimse” demek yerine, “Arda bu akşam beni pek dinlemiyordu. Nedenini bilmiyorum.” Beni hiç kimse dinlemiyor demek, kişinin kendine sapladığı bıçaktır. Arda bu akşam beni dinlemiyor dediğinizde, konuya spesifik konuşmuş olur ve kendinizin dinlenmeye layık bir kişi olmadığı düşüncesinden uzaklaşırsınız. Böylece, sebebin ne olduğunu öğrenme fırsatınız olur. Bunu yaparken de kendi hakkınızdaki algılarınızı zedelememiş olursunuz.
11 Comments
Betul
Genellemeler insanı iki ayrı uca götürür aslında.
Gerçekleşen ile görünen arasında da farkların oluşmasına sebep olur, önemli olan sizin de dediğiniz gibi olaylara olgunlukla yaklaşıp farklı açılardan bakabilme yetimizi geliştirmektir.
Bunu yapabilmenin en iyi yolu da önce kendimizi tanımak&kabullenmekten sonra da karşı tarafı en iyi şekilde dinleyip değerlendirmekten geçer. Empati yapmak eğlenceli ve güzeldir bence.
Son olarak “Herşeyi söylemenin farklı bir yolu vardır.” diyorum ben de..
Paylaşım için teşekkürler,
Sibel Demir
Kendi çevremde yaşadığım bir durum bu. Kendiminde zaman zaman bu tutumda olduğu bir durum aynı zamanda. Çok doğru bir yaklaşım. Yaşım ilerledikçe sözlenenleri daha iyi anlar oldum. Eskiden kulak arkası ettiğim şeyleri, şimdidinliyorum. Eskiden bir harekiyle cezalandırdığım dostlarımı özlüyorum. En güzeli, öğreniyorum. Yavaş yavaş ama sürekli farkında yaşayarak. Disiplin de bunu gerektiriyor sanırım. Olgunlaşmak denen şey sabır sebaat gerektiriyormuş.
Tolga
Fatmanur hanım,
Eskiden biz de öylemiydik bilinmez ama Y kuşağı belki de sosyal mecraların tavan yapmasıyla, daha bir algı yargı sendromu yaşamakta.
Duyduğu bir kelime, söylenen bir söz, anında olayı genelliyor ve nokta konuyor. Geri bildirim, aşırı öz güvenden gelen bir tavırla, “ben senden daha iyi biliyorum, sen de kimsin ki?” tartışmasına kadar gidebiliyor.
Biz anne babalar, mükemmel çocuklar yetiştirelim derken, galiba, bazı şeyleri atlıyoruz.
Saygılar,
Aslı
Su anki iş ortamımı anlatan içime su serpen, deli olmadığımı gösteren bir yazı olmuş:)
love and smile
Çoğu insan her olanı her karşılaştığını kişiselleştiriyor. Ruh sağlığını korumak ve çatışmalara girmemek için geniş bakmak çok zor belki ama gerekli.
İrem
Bu yüzden değilmidir her hangi bi anda “sende hep böylesin” demeler(ister kendinize söyleyin ister bi başkasına)…genellemelerden bir örnek…:)
olgunlaşmanın tarihle yada çok deneğimle alakası yok… algılamalarla , bir şeyi anlayabilmekle alakalı.. anlamaya çalışmakla!
Bilge
Anladım ki olgunlaşmak zor iş. Bunu istemeyenler çoğunlukta olursa ne olur merak ediyorum?
Lalehan
Ben bu resimde hep yaşlı bir kadını görüyorum. Bu ne demek acaba? Bilen var mı?
volkan
daha dikkatli bakarsanız o bır yaşlı kadın degildır . ve
olgunlaşmak zaman ıster size biri olgunlaş dediginde zaman ver diyebilirsiniz hadi bb 😀
Caner aydogan
Bu bloğunuzla bana çok farklı bir perspektir kazandırdınız. Teşekkür ederim 🙂
Caner
İnsan bilmedigi anlamadigi bir seyler yapmasa ogrenemez ve tecrubelenemez Bence bir insan ne kadar hata yaparsa o kadarda olgunlasir. Tabi o hatasini anlayip birdaha yapmayacagini bildigi an bir level atlıyo olgunlasmaya. Mesela ortamlarda Yanlıs birseymi konustu o yanlisi farkina vardımı bir level daha atlıyo olgunlasmaya.insan yanlis konusmalar hatalar yapa yapa bunlarinda farkina vardimi bir daha yapmamasi icin kendi ile cabalar ve olgunlasmis olur.