2019 yılı her gün kalp çarpıntısı ile geçen bir yıl oldu.
Yapay zeka, robotlar, endüstri 4.0 derken, uzmanların “belirsizlikle yaşamaya alışmamızın” önemli bir yetkinlik olduğu çığırtkanlığını yaptığı bir yıl oldu.
Canım ülkemin her gün değişkenlik gösteren gündemi– yükselişte olan ekonomisi, yaratıcılıkta tavan yapan iş ortamı, işsizlikle boğuşmada kuvvetlenen kasları, batan şirketleri, kurtarılan işletmeleri– bizleri şüphesiz robotlarla gelecek belirsizliğin yoğun olduğu günlere bugünden hazırlamış durumda.
Şanslıyız.
Batı, bizim gibi türülanslardan geçmeye alışık olmayan çalışanlarına “rezilyans” namı-diğer psikolojik sağlamlık dersleri verirken, bizim işletmelerimizin bu tür eğitimleri vermeye ihtiyacı olmadı. 2019 bizi hayatın güçlüklerine karşı güçlü tutmakta faydalı oldu.
İşletmeler “yetenek açığımız var” demeye devam etti.
Dijital alanda yetenek açığı olduğunu da bildirenler oldu. Çok şaşırtıcı. İnsan Kaynakları danışmanlık şirketleri, işveren marka konferanslarında sürekli y kuşağı iş ortamını değiştiriyor diyorlar. Teknoloji ile araları çok iyiymiş y’lilerin mesela. Nasıl oluyor da yetenekli bulamıyorlar hala acaba. Ülkemin iş dünyasının da kafası karışıktı bu yıl kanımca. Kendiyle hep çelişti durdu.
İşe alımda yetenekli insan bulamayanları, şirket içinde olmayanlarla çalışmaya davet etmek isterim. Benim etrafımda, kendi şirketimde, arkadaş çevremde, birlikte çalıştığım yerlerde epey yetenekli olanlar var.
Bu yıl ekonominin kötü gidişini fırsat bilen şirketler, yeteneği ucuza kapatmakta oldukça çevik davrandı. Çevik şirket olmanın önemini bilen bu şirketler ödül almaya devam etti. Yetenekli insanların maaş beklentileri yüksek olduğu için yetenek bulamayan şirketler, yeteneği ya ucuza kapadı ya da iş beğenmiyorlar diyerek durumu savuşturmaktan oldukça mesut idi.
LinkedIn, her tür şirketin harika toplantı fotoğrafları, eğitim günlükleri, ödül törenleri ile doldu taştı. Herşeye rağmen, ümidini hiç yitirmeyen profesyoneller topluluğu, LinkedIn üzerinden motivasyon dağıtmaya devam etti.
Haziran ayına kadar seçimler dolayısıyla yan gelip yatan bir takım beyaz yaka, rahat bir yaz tatili yaptı.
İşletmeler “girişimciliği ve girişimcileri” desteklemeye devam etti. Girişimcilerin fikirlerini alıp kendi içlerinde uygulamaya çalışanlar, girişimcilerin ödemelerini zamanında yapmayan büyük şirketler bu yıl da girişimcilerin dayanıklıkarını test etmeye devam etti. Eğitim ve ödül programları devam etti.
Inovasyon konusunda harıl harıl çalışan işletmeler, bu yıl batmadan ayakta kalmayı tercih ettiğinden, inovasyonu sadece konferanslarda konuşmayı tercih etti. Tıpkı dijital dönüşümde olduğu gibi.
Mesela, bu yıl yenilemek istemediğim sağlık sigortası poliçemin detayları hala poliçemde bulunmuyordu. Türkiye’ye dijitalleşmede bir dolu yatırım yapan bu şirketin call center’ını aradığımda yetkili el yordamı ile poliçe detaylarını hesaplamaya çalıştı. Sigorta acentemle bu bilgileri paylaştığımda, hesabın yanlış olduğunu gördük. Dijitale yatırım var da yansıyan kısmı henüz yok sanki.
E-ticaret sektördünde dolandırıcılık geçtiğimiz yıla göre nispeten azmış. Bloomberg HT’de bir yetkili söyledi. Çok sevindirici tabi. Ne güzel röportajlar veriyoruz televizyona. Hakkaten şahane oldu bu yıl.
Bu yıla damgasını vuran iş dünyasının gündemi ise mutluluk oldu. Mutlu çalışanlar yaratmak için çalışan işletmelerde mutlu insan sayısında bir artış görmeye başladık. Herkes mutlu mutlu dolaştı bu yıl etrafta.
Türkiye’de antidepresan kullanımı OECD ortalamasına göre iki kat artmış mesela. Sanırım mutluluğun en önemli kaynağı uyuşturulmuş beyinlerimiz nedeniyle mümkün oldu. Bu rapora göre nüfusun 6’da 1’inin ruh sağlığı bozuk tanısı konulabilecek durumdaymış hatta.
Kısaca hiç birşeyin değişmediği ve gelişmediği bir yıl oldu.
2019 üç aşağı beş yukarı iş yaşamı açısından bu minvalde geçti.
2020 yılının 2019 yılından çok daha iyi geçmesini temenni ediyorum. En çok da lafı bol icraatı kıt yaşamlardan, icraatı bol bir iş dünyasına geçiş yapılmasını diliyorum.