kariyeryolculugu.com. Türkiye’de ilk kez bütün üniversiteleri kapsayan “Üniversite öğrencilerinin en beğendiği şirketler” araştırmasını Capital dergisi gerçekleştirmiş. Raporu okumadım ama Yaprak Özer yazmış: ‘Yaşları 18-22 arasında değişen gençler, para mı yoksa kariyer vaadinin mi daha çok motive ettiğini, iş yaşamından neler beklediklerini, hangi sektör ve şirketleri kendilerine yakın hissettiklerini ortaya koydular.’
Raporda şirketlerin hangi faktörlere göre tercih edildiği şöyle sıralanmış: Ücret ve kariyer olanakları (% 41); Görsel kimliği (%9); Ürün ve hizmetleri (%8); Kurum kültürü (%7); Rekabetçi konumu (%5).
Bu, son 5 yıldır İK yöneticilerinin ‘artık gençler paraya bakmıyor’ söylemini yerle bir ediyor. Yaprak Özer demiş ki ‘Türkiye’de de artık iş arayanlar maaşın dışında faktörlere bakıyorlar.’ Bu yorumu ben bu istatistiklerden çıkartamıyorum tam olarak. Kestirmesi zor hangi yüzde ücret hangi yüzde kariyer olanaklarını gösteriyor…
Eğer yeni mezunlar şirket seçerken sadece ve ilk önce paraya bakıyorlarsa içimden ‘ıskaladıkları çok şey var’ demek geliyor. Aynı zamanda bir bildikleri vardır herhalde demeden de edemiyorum… Kendi değerlerinin daha bir farkında olabilirler mi? Üç kuruşa geceli gündüzlü çalışmak mantıklı gelmiyor olabilir mi? Şirketlere değişmeleri gerektiğini, emeğe saygı aradıklarını söylüyor olabilirler mi?
İşe girerken şirketlerin kariyer olanaklarına baktığını söyleyen gençler acaba bu söylemden ne kastediyor? Ben derim ki, kendine ve potansiyeline güvenenler, kariyer olanaklarını kendileri yaratırlar; kariyer şirketlerin bizlere verdiği bir olanak değildir. Bir de bu yönden düşünmenizi öneririm.
4 Comments
Erhan
Yine doldum, yine yazacağım.
Bu kariyer olanaklarını insanın kendisinin yaratması günümüzde en iyi networking ile oluyor.
LinkedIn de bunun başını çekiyor.
Ama ben bu networking olayına hiç mi hiç alışamadım ve bu da benim naifliğimden kaynaklanmıyor.
Öyle insanlar gördüm ki, LinkedIn’i kullanıp ne işler yaptılar, ne mevkilere geldiler, hatta o insanlar bu olayları yapmadan bize bu networking olayı yıllar önce MBA’de tavsiye edilmişti, yapmadım çünkü yapamadım.
Çok yapmacık, şu profesyonellik dedikleri şey yalanın önde gideni.
Düşünebiliyor musunuz, bir çıkar uğruna insanlarla yalan dolan dostluklara girişiyorsunuz.
Ama profesyonellik bu değil mi? İnsanları kullanıyorsunuz.
Benim şahsen insanları terse yatıracak zekam var Allah’a şükür ama şu yapmacıklar kadar “profesyonel” olmaya kalbim izin vermiyor, hiç etik değil insanları kullanmak.
Doğallık, samimilik yok şu iş dünyasında. İş başvurusu yaparsınız, bir tane çıtır size telefon açar, çağırır firmaya, nasıl kasıntı davranışlar…
Kurumsallık, profesyonellik ne kadar sanal şeyler… Onlar gerçek değil… O çıtır şirketten çıkar, arkadaşlarıyla buluşur, argo diz boyu ama şirket bünyesine gelince sen biraz doğal davran şaşırır, sanki doğuştan kurumsal doğmuş gibi.
Arkadaşlar, siz bilir misiniz iş dünyası neden stresli?
Herkes kendini kastığından dolayı, maskeleri taktığından dolayı, kimse kimsenin maskeler dolayısıyla gerçek niyetini kolay kolay anlayamadığından dolayı.
Benim şahsi fikrim maskenin tek takılacağı yer kurumun dış yüzüdür, çünkü tüketiciler sizden bir ciddiyet bekler, güvenmek ister. Fakat kurum kültürünüzde iç müşteri olgusunu koyuyorsanız orada kollektivite yok oluyor çünkü ortada samimiyet olmuyor.
LinkedIn gibi siteler de insanların hep şeytani tarafları üzerinden prim yapıyorlar. Çünkü günümüzde samimi olmak, doğal olmak, maske takmamak daha zor katakulli çevirmekten. Böyle siteler büyümek için kolay yönden motive ediyorlar insanları, ama bu yaptıkları doğru mu derseniz, tabiki doğru değil.
Esasında işkolikler dışında iş konularındaki ortak yönler kimsenin umrunda değil. LinkedIn gibi sitelerde Red Hot Chili Peppers dinleyen finans profesyonelleri birbirini bulup arkadaş olabilse, belki bu networking olayı daha doğal daha insancıl olurdu.
Yoksa, afedersiniz, ben kendim için söyleyim, iki paralık bir işe girmek için veya bir ürün satmak için, ne tanımadığım bir adamın kanına girip onu kullanmaya çalışırım ne de onunla onun zevki olan ama benim olmayan futbol veya araba sohbeti yaparım.
Özellikle ikincisi uzun bir yazı konusu. Günümüzdeki satış ve pazarlama.
P.S. Teşekkürler Fatmanur, videoların devamını bekleriz.
Serhan Yalçın
Selamlar,
Paylaşımlar için teşekkürler, zevkle okuyorum her zaman, gerçekten de artık yeni mezunlar olsun diğer iş arayanlar kişiler olsun “artık iş arayanlar maaşın dışında faktörlere bakıyorlar” , bakıyoruz aslında (İstatistiği biraz çarpıtırsak). Para olmazsa olmaz, iyi olmalı bir işin parası ama bunun yanında artık iş arayışlarında Özel Sağlık Sigortası, Sosyal Olanaklar, Sosyal aktiviteler vb. gibi bir şirketin çalışanına ne kadar değer verdiği de sorgulanıyor 🙂
Örnek vermek gerekirse ben kendime “İyi bir İş” değil sevdiğim işi yapabileceğim bir “İyi Bir İşyeri” arıyorum her zaman…
Belki yalnış belki doğru 🙂
Bulut
Paylaşım için teşkkürler çok güzel yazı
Hakan Özkara
Paylaşım için teşekkür ederim.
Manchester united teknik diröktörü Alex Ferguson’un itatistik hhakkında söylemiş olduğu sözü alıntılamak istedim. “İstatistik mini etek gibidir. Çok şey gösterir ama asıl görünmesi gerekeni göstermez.”