İş dünyasının en büyük sorunlarından biri çalışanların iş konularını kişilik meselesi haline getirmesidir. Yani söylenen her sözü, yapılan her hareketi kişiliğiyle özdeşleştirenler, doğru verilmiş geribildirimi kişiliklerine saldırı olarak atfedenler kendileriyle pek de barışık bir ruh halinde değillerdir.
Özdeğeri düşük olanlar genelde kendilerine iş ile ilgili bir soru sorulduğunda ya da birşey rica edildiğinde konuyu “kişiliklerine ya da yaptıkları işe saygısızlık” olarak algılarlar. Bu yüzden de hızlı defansa geçme eğilimleri yüksektir.
“Bana yarına kadar X dosyalarını yollayabilir misin?” sorusuna
“Evet, elbette” ya da “Mümkün değil, çünkü..” gibi profesyonel bir cevap vermektense
“Ben işimi nasıl yapmam gerektiğini gayet iyi biliyorum, dosyaları zamanı geldiğinde yollarım”
…şeklinde bir cevap vermeyi tercih ederler. Karşı tarafa istediklerini vermediklerini düşünerek güçlü konumda hissetme ihtiyaçları, içlerinde hissettikleri güçsüzlük ve çaresizliği bastırır.
Bunun temel sebebi şudur:
Kişinin kendi yeteneklerine, iş bitirebilme tecrübesine ve yetkinliklerine olan inancının yıkık ya da zedelenmiştir. Bu yüzden de duygusallıkları ön planda olur; kızgın ve bazense küstah bir şekilde konuşur ve davranırlar.
Özdeğer kişinin kendi hakkında düşüncelerinin bütünüdür. Araştırmalar gösteriyor ki özetkinliği yüksek olanların sosyal yetenekleri ve ilişkileri güçlü oluyor. Bu kişiler özdeğerlerinin kuvvetli olduğuna zihinsel olarak inanıyorlar (özetkinlikleri kuvvetli olduğunu gösterir).
Özdeğeri düşük olan kişiler genellikle takdir edilmediklerini, pek sevilmediklerini, değersiz ve yetersiz olduklarını düşünürler. Bu yüzden de tamamen işe yönelik bir soruyu dahi kendi kişiliklerine atılmış bir ok olarak görmeye meğillidirler. Özdeğer düşüklüğü yaşayanların kararları, yaratıcılıkları ve tabii ki tercihleri de etkilenir. Genelde kime ne zaman güvenmeleri gerektiğini bilemezler. Etrafın onların becerilerini sınadıklarını ve sorguladıklarını hayal ederek, gerçeklikten uzak bir şekilde hareket ederler.
Nitekim, özdeğeri düşük olanlar hayatta pek de başarılı olacaklarını düşünmezler. Dışarıya güvenli bir duruş sergilemeye çalışsalarda, konuşmaları ve yazışmaları, davranış ve tutumları özgüven eksikliklerini ele verir. Genellikle soru sorarak öğrenme yerine karşı tarafın aklından geçenleri okuma eğiliminde olduklarından yanlış düşünceler ve kararlarla başbaşa kalırlar.
Özdeğeri yüksek olanlar sakin ve huzur içinde ilişki kurarken, özdeğeri düşük olanlar gergin ve kaygılı tavır sergiler. Özgüveni düşük olan kişi aklına ve gücüne inanmadığı için seçimlerini korkuları üzerine defansif biçimde yapar. Öfkeli ve kızgındır olurlar. Özdeğeri yüksek olan toplumlar gelişen, yenilikçi, bilim ve sanatta yükselmiş toplumlardır.
Özdeğer genellikle çocukluk döneminde yetiştirilme tarzından kaynaklanan durumlar dolayısıyla oluşur. Yani öğrenilmiş bir davranıştır. Dolayısıyla durumsallığı da söz konusudur. Yani iş ortamında düşük ev ortamında daha yüksek özdeğer hissedildiği durumlar da olabilir. Ya da duygular dalgalanma gösterebilir.
Eğer kendinizle dürüstçe yüzeleşebiliyorsanız ve kendinize olan sevginiz ve değerinizde düşüşler olduğunu farkediyorsanız, özdeğerinizi artırmanıza yarayacak 3 önerim şöyle:
1. Kendinizi Izleyin.
Ne zaman kızgın oluyorsunuz? Kimlere öfkeleniyorsunuz? Hangi durumlarda yazmamanız gereken bir yazıyı kaleme alıyorsunuz? Hangi durumlarda daha sakin davranıyorsunuz? Bu durumlarda nasıl sakinliğinizi korumayı başarıyorsunuz? Bu ve benzeri durumlarda kendinizi izleyin, düşünün nasıl hareket ettiğinizi. Yavaş yavaş kendinizle ilgili daha fazla bilginiz olacak. Daha sonra geliştirmeyi nasıl yapabilirsiniz, buna bakın. Direnç gösterirseniz, sorun değil. Konu kafanızı nasıl olsa meşgul etmeye devam edecektir. Zamanı geldiğinde farklı adımlar atmaya başlarsınız.
2. Kendinizi ve Olayları Nasıl Yorumladığınıza Dikkat Edin
Söylenen sözleri ve davranışları yorumlarken gerçek bilgiye dayalı bir düşünceniz mi oluyor yoksa kafanızda tamamen eğitilmemiş algıların (ya da akıl okuma metodlarının) sonucu düşüncelerle mi hareket ediyorsunuz? Olayları yorumlama biçiminize dikkat edin. Ardından yorumlamayı daha farklı nasıl yapabilirim diye düşünün. Bir sonra ki sefer kişiliğinize saldırıldığı hissine kapılırsanız, önce seçeceğiniz hareket tarzınızın bir alternatifi olabilir mi buna bakın.
3. Kendiniz Hakkında Ne Düşündüğünüze Bir Bakın
Olaylar karşınızda kendinizle ilgili düşünceleriniz nasıl? “Benden adam olmaz” “Çok salağım yine beceremedim basit bir işi” “Hayatımda bir kerede şu işi doğru yapsaydım şaşırırdım”. Bu ve benzeri söylemleriniz varsa, bunları yenileriyle değiştirmekte fayda var. Örneğin “Bu işi doğru yapamadım, ama diğerleri gayet iyiydi.” “Bu işi beceremedim ama bir sonraki sefer ne yapmam gerektiğini gördüm.” Yani olayları genellemekten ziyade, konuya spesifik konuşmayı öğrenmekte fayda var. Nasıl özdeğer yitirilmesi öğrenilmiş bir davranışsa, geri kazanılabilir.