Bu sabah uyandım ve aklıma bir konu takıldı. Bir dolu insan TV’de, gazete’de boy boy gözüküyor. Kimisi ünlü, yani isim yapmış kişiler. Bir çoğu ünlü değil, ama bir şekilde tanınan kişiler. Bu iki gruptan da parasal anlamda pek bir şey kazanamayanlar var. Yani, ismin var ama bunu gelire çeviremiyorsun.
Öyleyse, ün ne işe yarar?
Hürriyet’in sayfalarını açtım ve Ayşe Arman’ın çok tesadüfen “Para mı Başarı mı?” isimli yazısıyla karşılaştım.
Ayşe Arman’ın itiraflarından bazıları şöyle:
– Eşim olmasaydı, bu hayat tarzını sürdürmem mümkün değildi.
Ünlü ve meşhur olmak isteyenler için üzerinde düşünmeleri gereken bir durum. Ayşe Arman iyi bir köşe yazarı olsa da, bu yazdıklarıyla bilinirliği en yüksek yazarlar arasında olsa da pek de fazla bir gelir elde etmiyor. En azından bizlere itiraf ettiği kadarıyla. Yani, eşinin ondan daha yüksek bir hayat seviyesini ona sağlamış olması istediği hayatı yaşayabilmesinde etken. Köşe yazarlığına girişi de Betül Mardin gibi tanıdıklarının da olması sayesinde kolaylaştı. Bu da bir gerçek elbette.
Bunu merceğe almamın sebebi, günümüzde “kişisel marka olun” tellalığının yükselmiş olması. Bu tavsiyeyi verenlerin büyük bir çoğunluğu da gençlere daha fazla para kazanacakları vaadinde bulunuyor. Onlara göre kişisel marka olmak bu yüzden önemli ve tavsiye ediliyor. Ayşe Arman’a bakmanızı öneririm o halde. Ünlü, işini iyi yapıyor ve bir iş sahibi ama istediği hayatı bu ün’den elde edemiyor. Demek ki isim yapmış olmanız her zaman istediğiniz hayatı yaşamanız için yeterli değil. Ek destekler de gerekebiliyor. Aklınızda olsun. Bu yüzden, siz beni dinleyin. Marka olmak için çaba harcamayın, yaptığınız işte en iyisi olmak için çaba gösterin. Sebebi burada. Iyi okuyun.
– Para, başarı değil. Başarı sadece itibar da değil.
Hepimiz para kazanmak için çalışıyoruz. Kimse sadece kişisel tatmin için iş yapmaz. Eğer ben böyle yapıyorum diyorsanız, ya gerçekleri itiraf etmek de zorlanıyorsunuz, ya da paranız bol ama başarılarınızla öne çıkamamış olabilirsiniz. Şu da bir gerçek ki motivasyonu sağlayan sadece para değil. Tutkuyla bağlı olduğunuz işleri yapıyor olmak, daha çok para kazanmaktan önemlidir. Ancak bu başarılarınızı ucuza satmak demek de değildir. Siz hiç değerinden daha düşük fiyata çalışacak bir CEO düşünebiliyor musunuz? Ya da o seviyede başka bir şirkete transfer olan bir CEO’nun aynı fiyata transfer olacağını? Başarılı profesyoneller hem tatmin olacakları bir iş seçerler hem de finansal olarak hak ettiklerine inandıkları (onları tatmin edecek) ücreti taleb ederler.
Ayşe Arman diyor ki “Bir sürü itibarlı ama parasız insan var. Bir sürü paralı ama itibarsız insan da var. Ikisinden de bir miktar olmalı.”
Geçerli bir nokta olduğu aşikar.
Ünlü olmanın, arkada bir iz bırakmakla ilgili olduğunu söyleyebiliriz. Ünlü olmak kitleler üzerinde etkinizin olması anlamına da gelir. Ünlü olmak hayattan daha fazla zevk almak ve mutluluk yaşamak da değil diyor araştırmalar.
Başarılı olmaksa insanı aslında özgür kılar. Ayşe Arman diyor ki “iş delege edemem, kolay karar veremem.” Bakın, iş görüşmelerinizde yöneticilere bu kelimeleri sarf ederseniz, görüşmeniz o noktada sonlanmıştır. Oysa, uzman seviyesinde çalışanların çoğu bu kategoridedir. Bir diğer sevilmeyen özellik “mükemmelliyetçilik”tir. Kimse işe mükemmelliyetçiyim diyen birini almak istemez. Sebebi de zor beğenirler, hatta hiç birşey beğenmezler. Kararsızdırlar. Motive edemezler. Ama şirket sahiplerinin çoğu mükemmelliyetçi bir kişiliğe sahiptir. Bu yüzden, kurumların size şekil vermesine izin vermeyin. Kendi tarzınızın kariyerinize şekil vermesine izin verin. Böylece başarı tanımınız her ne ise, ona ulaşmanız daha rahat olur.
Ünlü olmaya gelince, aynı marka olun tavsiyeleri gibi bir durum söz konusu burada. Ünlü olmayı herşeyden daha fazla istiyorsanız, size bir kötü haberim var. Psikolojik çalışmalar gösteriyor ki, ünlü olmayı (marka olmak ihtiyacını da katabiliriz) isteyenlerin sosyal ortamlarda kabul görmek ve hayatta ki varlığının bir nevi tescil edilmesi ihtiyacının kuvvetli olduğunu ortaya koyuyor. Bir şekilde ilgisizlikle yetişmiş ya da sevilmemiş olanlarda güçlenen bir ihtiyaç olduğu biliniyor. Andy Warhol, herkes 15 dakikalığına meşhur olacak dediğinde yanılmadı. Söylemeyi atladığı bir nokta, artık çok daha fazla kişinin 15 dakikadan daha kalıcı şekilde üne sahip olmak istemesi…
Ün yüksek fiyat anlamına gelir diyor kişisel marka eğitimi verenler. Oysa o anlama gelmiyor. Marka da her zaman yüksek fiyat anlamına gelmiyor. Eti Sticks de bir marka ama fiyatı bir kaç lira…
Hiç bir ün yeteneğin çabaya dönmediği durumda yükselmiyor. Hatta ünlü olmak için bu bile yeterli değil. Ayşe Arman’ın söylediklerini bir daha okuyun ve düşünün. O yüzden önce kendi hayat hikayenizi yazmaya bakın, onu nasıl şekillendirmek istediğinizi düşünzün. Para kazanmak istiyorsanız, ünlü olmanıza gerek yok. Hatta ünlü olmayan ama ünlülerden çok yüksek kazançlar elde edenler var. Örneğin, bir bayii sahibi genellikle şirketlerde çalışan memur profesyonellerden daha fazla kazanç elde eder. Tanımadığınız bir dolu CEO, tanıdığınız bir dolu CEO’dan daha fazla kazanç elde edebilir.
Niye ünlü olmak istediğinizi, bu ünü hangi alanda ve ne tür çalışmalarla elde etmek istediğinizi düşünmeniz “ünlü olmak istiyorum” diyerek yola başlamanızdan daha verimli olur. Ve unutmayın, bir tırmanış asla zirvede bitmez.