İnsanlar temelde iyi bir gelecekleri olması, iyi bir iş, yaşam imkanları ve eş bulabilmek için okuyorlar.
Az bir kısım da kendilerine, ailelerine, topluma fayda yaratabilmek için okuyor. Bu kısım da iyi bir gelecekleri olması, iyi bir iş, yaşam imkanları ve eş bulabilmek için okuyorlar. Fakat bu az sayıda kesim iyi bir geleceği belli bir amaç doğrultusunda yapıyor.
Arada şöyle bir fark var: Birinci kesim başarılı oluyor. İkinci kesim lider oluyor.
Neden İşletmeler Bir Türlü Gelişmiyor?
Bana kalırsa bu sorunun bir çok nedeni var. Ancak ben bir tanesi üzerinde durmak istiyorum.
1- Yüksek Ücretler & İş Bilmeyen Üst Yönetimler:
İşletmeler genellikle orta yönetimlerin iş becerilerinin olmamasından yakınıyor. Bunda doğruluk payı var. Y jenerasyonu iş bilmeyen ve neyi bilmediğini de bilmeyen öz bilgisi düşük özgüvenlilerle dolu. Fakat bunların arasında, her jenerasyonda olduğu gibi, çok iyi olanlarda var.
Fakat kimsenin dillendirmediği konu, üst yönetimlere getirilen kişilerin çoğunlukla iş yapmaktan ziyade pozisyon korumak için her tür dalavereyi göze alması durumudur. Dünya bunu nasıl yapıyor diye merak ediyorsanız, netflix’de kirli para belgeseline göz atın.
Bir başka nedene odaklanalım biz: Çünkü Türk insanı için statü önemlidir. Bir şirkette statü sahibi olmak insanların o statüye saygı göstermesi anlamına gelir. Saygıyı statüden alan bir toplumuz. Ülkede belli bir konuma gelmiş birçok insan, eğer henüz onlarla eş bir statü sahibi değilseniz, sizi kaale almaz, düşüncelerinize değer vermez. Tabi her insana da saygı duyulmaz. Örneğin, insanı öldürerek hak yerini bulsun diyen bir insana saygı duymayız. Bunun dışında statüye de boyun eğilmesini bekleriz. Güç karşısında dik duran insan pek sevilmez.
Diğer bir sebebi de bu ünvanlarda çok yüksek oranda ücret alıyor olmamız. Minimum iş yaparak maksimum ücret almak hiç fena değil. Ancak bu mantığı eğer gerçek anlamda bir iş başarıyorsak kullanmak daha mantıklı. Bu yüzden işi bilenlerin lafı dinlenmiyor, işi bilmeyenler, politik sebeplerden pozisyon alıyor ve sonuçlar da ortada.
Bu konuya şöyle bir örnek vermek isterim:
Örneğin, CarrefourSA gibi dev bir şirketin call center’ını arayıp 3 gün önce verdiğiniz siparişin neden söz verilen zamanda gelmediğini ve gelip gelmeyeceğini öğrenmek istediğinizde size bir cevap veremiyorlar. Ne nerede olduğunu biliyorlar ne de gelip gelmeyeceği ile ilgili bir fikirleri var.
Örneğin IKEA, siparişlerini Borusan lojistik ile çalışmakla çok büyük bir hata yapıyor. Borusan lojistik ne size düzgün bir hizmet veriyor, ne zamanında getiriyor, ne de takip etmeniz rahat. İnsan düşünüyor, IKEA gibi dev bir şirket, Borusan’ın kendi itibarınaa zarar vermektense neden yaptırım getirtemiyor? Ve bu şirketler, bu tür konuları çözemeyen üst yönetimleri neden işe alıyorlar?
İşin bir komik tarafı da şu: X şirketi lojistik ile ilgili bir sorunu varsa gidip lojistik sektördünden birini getirip çözmesini istiyor. O kişi sorunu çözse, sektörü düzeltirdi zaten. O kadar tutucu insanlardan oluşan bir iş dünyasına sahibiz ki, yarabandı çözümlerden öteye gidebilme cesareti olan kurumsal insan sayısı bir elin parmakları.
Öyleyse, Önerim Ne?
Önerim bu aşamada kariyer yapma çabasında olanlara.
Eğer okuyacaksanız ve kariyer sahibi olmak istiyorsanız, o zaman cesaretli olun. Bir iş yapacaksanız, o işi iyileştirmek ve sorunlara kalıcı çözümler getirmek için uğraş verin ve gerekirse savaş verin.
Türkler, cesaretli ve inandığının arkasından giden insanları pek sevmezler, o yüzden de kendi yeteneksizlikleri ortaya çıkmasın diye sizi her daim dışlama ve sistemden atma çabasına gireceklerdir. Dik urmayı öğrenmelisiniz.
Dik durmak, patavatsız olmak ya da küstah olmak değildir. Dik durmak, cesaretli bir şekilde hareket etmek ve pozisyon atlamak amacıyla birilerinin kölesi olmamak ve etrafınızı ezmemek demektir.
Ülkede yeterli rol model yok. Kurumsal iş dünyası son 30 yıldır birbirinin kopyası insanlar üretti. Başarılı olmak için tek tip kişilik ve davranışı mecbur kıldı. Bu nedenle de kariyerinde kırılan tonlarca insan var.
Gelişmek, okumak güzel şey. Ama sadece bilmek yetmiyor. Bildiğinizi uygulamaya geçirmek için çabalamak lazım. Başkalarını sizin bilmedikleriniz için aşağılamaktansa, onlara kendi bildiğinizi aktarmak ve onlardan da bilmediklerinizi öğrenmek esastır.
Dünya değerler ve ahlak yoksunu iş insanlarının elinde mahvoluyor. Hoşunuza gitmiyorsa, bu karakter erezyonuna uğramış insanları örnek almayın. Onların başarılarına özenmeyin. Onları el üstünde tutmayın.
Nasıl bir dünyada yaşamak istiyorsanız, o değerlerin çoğalması için uğraş verin. İyilik, doğruluk ve umut kazansın.