Yazar: Doç. Dr. Murat Çokgezen, Marmara Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi, Homoekonomikus kitabının yazarı, E-konomist.net portalı yöneticisi
Akademisyenlik güzel meslektir.
Öncelikle size çok fazla boş zaman verir. Eğer bu boş zamanı iyi değerlendirebilirseniz maddi ve manevi olarak tatmininiz yükselir.
* Sürekli belirli bir ortalamanın üzerindeki insanlarla muhatap olursunuz. Bunu meslekte olanlar çok fazla fark etmeseler de bu çok önemli bir avantajdır. (Bunun kıymetini anlayamayanların polislik gibi sürekli belalı adamlarla uğraşmak zorunda olan insanlarla konuşmalarını tavsiye ederim.)
* Sürekli gençlerle beraber olursunuz. Bu bir yandan size yaşlandığınızı hatırlatsa da, diğer yandan sizi sürekli daha zinde tutar.
* Sürekli yeniliklere açık bir meslektir. Alanınızla ilgili hergün yeni bir eser çıkar. Sürekli yeni ve ilginç şeyler öğrenebilirsiniz.
* Dünyaya çok açık bir meslektir. Alanınıza yaptığınız katkıları dünyanın çeşitli yerlerindeki meslektaşlarınızla paylaşma imkanınız vardır. Bir anda sınırlar sizin için açılır. Çok fazla gezme ve dünyanın her yerinden insan tanıma fırsatı bulursunuz.
* Size ufak çapta şöhret imkanı sunar. Her yıl yüzlerce kişi sizi sınıfta ya da konferansta dinler. Bunun olumsuz yanları olsa da egonuza önemli katkıda bulunur.
* İtibarlı meslektir. Size birçok konuda yarışa diğerlerine göre önde başlama fırsatı sunar.
Ancak bu imkanlardan faydalanabilmek için kendinizi çok iyi yetiştirmeniz gerekir. İyi İngilizce bilmek, iyi okullarda eğitim görmek, iyi akademik ortamlarda bulunmak iyi akademisyen olmanın ön koşullarıdır. Bunlara sahip olmak kesinlikle iyi akademisyen olmanızı garanti etmez ama sahip olmamanız sizin kötü akademisyen olma ihtimalinizi arttırır. Ve…..
* Boş zamanı nasıl geçireceğinizi bilemezsiniz. Ofisinizde oturup okul içi entrikalara, öğrencilerle ve asistanlarınızla nasıl uğraşacağınıza kafa yorarsınız.
* Muhatap olduğunuz insanlar ortalamanın üzerinde olduğu için sizin ‘takoz’ olduğunuzu hemen anlarlar ve hemen tefe koyarlar ya da yararlanmaya çalışırlar.
* Beraber olduğunuz gençlerin hızına erişemezsiniz. Onları anlayamazsınız.
* Yenilikleri izleyemezsiniz. Mesleğinizde geri kalırsınız. Akademik ortamlarda kendinizi yalnız hissetmeye başlarsınız.
* Değil dünyaya açılmak okulunuza, hatta okulun bir kısmına sıkışıp kalırsınız. Akademik camianın değil okulunuzun bir mensubu olursunuz. Bazen onu bile hissedemeyebilirsiniz
* Derste ya da konferanslardaki fiyaskolarınız sayesinde büyük kitlelere rezil olursunuz. Olmamak için bu tip toplantılardan özenle kaçarsınız.
* Ünvanınızı sadece komşunuz, mahallenizin bakkalı gibi kişilere hava atmakta kullanabilirsiniz.
28 Comments
EBRU
Merhaba Murat Bey,
Uzun süredir beklediğim yazınızı gerçekten faydalı buldum. Beklememe değdi doğrusu.
Benim merak ettiğim konu şu; “akademisyenlikte öğretmek mi daha öncelikli olmalı yoksa araştırmak mı?” Bu soruya cevap vakıf ve devlet üniversitelerinde değişiyor mu?
Sevilay Tan
Murat bey merhaba,
Benim sormak istediğim bir soru var. Bilgiğim kadarıyla hiç bir makale yazmasaniz da bir araştirma yapmasanız da üniversitede kalabiliyor hatta profesör ünvanı taşiyabiliyorsunuz. Üniversite yönetimleri bu konuda teşvik edici çalişmalar neden yapmıyor. ? Neden tabiri caizse yan gelip yatanla üreten aynı kategoride sayılıyor?
murat cokgezen
Ebru’nun sorusuna cevap:
– her ikisinin bir kombinasyonu. Bunların ağırlıklarını okul yönetimleri belirler. Bazı okullar arastırma ile bazıları eğitim ile ön plana çıkmak isterler. Yapılan araştırmalar okulun akademik camiada, iyi eğitim öğrenciler arasında itibar kazanmasına neden olur.
Ayrıca akademisyen hem okuluna hem kendisine calısır. İyi arastırmalar yaparak akademisyen kendini sadece okulda değil, akademik camiaya da ispatlamaya calşır. Bu onun gelecekte daha iyi isler bulmasına, itibar kazanmasına yardımcı olur.
Sevilay Tan’ın sorusuna cevap:
Bu sorunun iki tane cevabı var. Birincisi üniversite yönetimlerinin böyle bir kaygısı yok. Yönetimdeki hoca kendisi de belirli yeteneklere sahip olmadığı, araştırma yapmadığı için bunu astlarından isteme cesaretine sahip değil. Bırakın yayın yapmayı, bugün Türkiye’deki akademisyenlerin önemli bir kısmı bir yabancı dili doğru düzgün bilmiyor.
İkinci önemli sorun devlet üniversitelerindeki maaş sistemi. Üniversitelerin önemli bir kısmı devletin. Yani akademisyenler birer devlet memuru ve maaşlar bir kanunla belirleniyor. Memurun kanunu da tembelliği teşvik eder nitelikte. Örneğin çok iyi derecede yabancı dil bilirseniz size ayda 50-60 lira gibi bir ilave ücret ödeniyor. Halbuki ek ders verseniz getirisi daha fazla. O yüzden akademisyenler yabancı dil öğrenmektense üzerlerine çok fazla ders yükü alıp (onları da doğru düzgün yapmadan ya da asistanlarını yollayarak) para kazanmayı tercih ediyorlar. Maaslarda arastırmayı özendiren hicbir düzenleme yok. Nobel ödülünü de alsanız ya da gelip yatsanız aynı maaşı alıyorsunuz.
Yapana ödül olmadığı gibi, yapmayana ceza da yok. Yıllarca yan gelip yatıp maaş almaya devam etmeniz mümkün. Bu yüzden birçok üniversitede hocaların cv’si bile yer almaz. Çünkü cv’ye yazacak hiçbir şeyi yoktur.
Halbuki akademik kaygıları olan ve teşvik sistemini iyi kurmuş okullarda (örneğin Koç, Sabancı, Bilkent) çok iyi akademisyenler çalışmakta ve yetişmektedir. Çünkü bu okullarda iyi akademik perfromans maaşınız arttırır, kötü perfromans işinizi kaybetmenize yok açabilir. Bu yüzden bu okular çok yakın tarihlerde kurulmuş olmalarına rağmen Türkiyenin en iyi perfromans gösteren okullarıdır.
student
Merhabalar Murat bey,
Gerçekten yazınızı çok beğendim. İstanbul da bir vakıf üniversitesinde 3.sınıf öğrencisiyim ve akademisyenlerle ilgili görüşlerinizin öğrenciler içinde geçerli olduğu kanısındayım. Okulda ne kadar aktif, ne kadar girişken olursanız size getirisi de o kadar fazla olur yoksa evden-okula, okuldan-eve döngüsüne kapılıverirsiniz. Ben bu inançla okulumda öğrencilerin ve öğretmenlerin katılabileceği çeşitli klüpler kuruyorum ve misafirlerimizi hep birlikte ağırlıyoruz. Benim size bir sorum yok fakat sizden bir isteğim olucak. Acaba -yoğun iş temponuzda- bizim okulumuza da ayıracak vaktiniz olabilirmi?
murat cokgezen
Uygun bir gün ve saat ayarlayabilirsek neden olmasın. Benimle mcokgez@marmara.edu.tr adresinden temasa gecebilirsiniz
Dilara
Murat bey merhaba,
Benim bir sorum olacak. Işletme son sınıf öğrencisiyim ve tez konusu bulmakta zorlanıyorum. Acaba gelecekte çok gündemde olabilecek konular arasında neleri sıralayabiliriz? Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.
funda koç
Merhaba Murat Bey;
ben lise son öğrencisiyim.ilerde edebiyat konusunda iyi bir akademisyen olmayı çok istiyorum ama ingilizce sorunum var. Sizce ilerde benim içn bir sorun olur mu? teşekkür edrim..
Fatmanur Erdogan
Sevgili Funda, Murat bey’den önce ben cevap vereyim. Evet, ingilizceni biran önce geliştirmeni öneririm. Yabancı kaynakları okumak, yabancı üniversitelerdeki akademisyenlerle irtibat halinde olabilmek sana daha çok şey kazandıracaktır.
murat cokgezen
Sevgili Funda,
Öncelikle edebiyat konusnda uzamn olmadıgımı soylemem gerekir. ama genel olarak edebiyat ile ilgili araştırmalar yapan bir akademisyenin de ben yabancı dil bilmesinin sart oldugunu dusnuyorum. Ornegin, steinbeck uzerine bir seyler yazarken daha once neler yazıldıgını bilmeniz gerekir.
Sadece Turk edebiyatı ile ilgilenen birisi bile kendi alanında dunyada neler yapıldıgını takip edebilecek duzeyde yabancı dil bilmesi gerekir diye dusnuyorum.
gradstudent
Merhabalar,
Ben suan ABD de bir universitede Electrical Engineering bolumunde yuksek lisans yapmaktayim. Bu sene son senem olucak. Ph.D ye devam edip etmemek arasinda kararsizim. Sizce ABD den doktora derecesine sahip olarak TR ye donmek ne derece avantajli olur ? Sonunda TR ye donmek zorundayim vizem geregi. Prestijli bir burs ile buraya geldim ve yuksek lisanstan sonra ozel sektorde calisip devam etmek arasinda biraz kararsizim. Devlet universitelerinde akademisyenlere verilen maaslar tatminkar olmadigi soyleniyor. Ozel universitelerin kadrolarina katilmak sizce cok mu zor TR de ? Goruslerinizi paylasabilirseniz cok sevinirim.
murat cokgezen
bazı ozel universitelerin standardı cok yuksek (Koc, SAbancı Vs.) digerlerinde fırsatlar olabilir. arastırmak gerkir.
EBRU
1. Çalışma hayatına başladıktan sonra akademisyenlik için başvurursan genellikle olmuyor. O yüzden yüksek lisansa hiç ara vermeden doktoraya başlayıp, yine ara vermeden araştırma görevliliği için başvurmalısın. Bu durum senin akademisyenlikte ne kadar kararlı olduğunu ortaya koyar,
2. Ne olursa olsun, eğitiminin mükemmelliğine güvenme! Çünkü vakıf üniversitelerinde hocalar haricinde “MÜTEVELLİ HEYETİNİN ONAYI” gerekiyor.
3. Eğitimin çok iyi ve notun düşükse bu da bir dezavantaj. notlarını yüksek tutmaya ve cv’ne yabancı hoca ismi eklemeye çalış. Sadece referans olarak yetmez. Yabancı hocayla hangi çalışmalarda bulundun vs.. Hangi konularda ona yardım ettin ? vs..
4. Belli bir konuda ilgini geliştir. Yüksek lisans tezin, bir konuya ilgini belirtir ama, o tezi vermeye zaten mecbursun. Belli konadaki seminerlere ilgi göster ve o konuda makaleler hazırlayıp, yayınlat. Şimdiden başla, çünkü makale yayınlatmak zaman alır.
5.Ve başvuru sırasında mutlaka “toprak gibi mütevazı ol”. Ama asla yağ çekme. Saygılı ol ama işine değer vermen ve işine odaklanman hatta sırf bu yüzden nezaketi unutman bile pek çok hocanın hoşuna gider.
6.Son olarak; kararlı ol ! Belki ilk istediğin üniversiteye giremeyebilirsin, ama devam eden senelerde başarılı çalışmalarını görenler, seni niye davet etmesin ?
Selamlar,
gradstudent
Murat bey ve Ebru hanim,
Oncelikle goruslerinizi paylastiginiz icin tesekkur ederim. Sizlere birkac sorum daha olucakti:
Murat bey: Ozel universitelerin Koc, Sabanci gibi standartlari cok yuksek oldugunundan bahsetmissiniz. Bu standartlar hakkinda birkac ornek verebilir misiniz ? Akademik yayin acisindan bir problemim oldugunu dusunmuyorum. Zira Uluslararasi hakemli dergilerde yayinlanmis makalelerim, konferans bildirilerim simdiden bulunmakta, eger devam edersem, bu sayinin giderek de artacagini dusunuyorum. Onun disinda yeni bir doktoralidan neler beklenebilir sizce ?
Buralardan takip ettigimiz ve bize yansiyanlar kadariyla, bizim sevkimizi kiran seyler sozkonusu: universitlerde akademik elemanlarin ise alim sureclerinde adam kayirmacanin cokca yasandigi, ucretlerin tatminkar olmayisi vs. Ben daha yeni lisans mezunuyken almis oldugum burs, universitemde 4-5 senedir calisan arastirma gorevlisinin maasindan fazlaydi. Tamam belki akademisyenlik idealist olmayi gerektirir ancak; ekonomik olarak tatmin olmadiktan sonra (biraz mubalaga edecek olursak karniniz acken) ne kadar idealist olabilirsiniz ?
Ebru hanim: Basvuru sirasinda “toprak gibi mutevazi ol” demissiniz. Evet mutevazi olmak guzel bir ozellik ancak; onca sene egitimimiz ugruna verdigimiz emek, cektigimiz gurbetlik sizce o kadar da mutevazi olmayi mi gerektirir ?
Saygilar
murat cokgezen
sabancı ve kocun standartları icin kendiniz ile ilgili bolumlerin web sayfalarına bir bakın. eger oradakilerin standartlarını yakalamıs iseniz is tamam demektir.
para konsunu o kadar dert etmeyin. Turkiyede herkes maasından yakınır. Siz maasından yakınan akademisyenlere neden isten ayrılıp, baska bir yere gitmediklerini sorsanıza? Ya takozdur ve gidecek daha iyi yeri yoktur. Ya da aslında bahsettiginden daha iyi para kazanıyordur.
Adam kayırmacılık gercekten cok yaygın. Maalesef bunun onune gecmiyorlar (gecemiyorlar demiyorum dikkat edin). Cunku herkes suyun basını tutunca bu hakkı kendi kullanmaya calısıyor.
gradstudent
Dr. Murat bey,
Dusuncelerinizi paylastidiginiz icin tesekkurler. Akademisyenlik konusunda yazilarinizin devamini diliyorum.
Saygilar
cennet şen
merhaba,ben uludağ üniversitesi ingilizce öğretmenliği 2.sınıf öğrencisiyim.Ben mezun olup normal bir öğretmen olmak yerine daha geniş bir alana yaymak istiyorum çalışmalarımı,bana bu konuda önerileriniz neler olabilir?
Hüseyin Ergun
Merhaba. Akademisyen yazınca direk bu site çıktı google’de ve ben Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği 4.sınıf oldum. Şuan önümde bir kpss sınavım ve bir de yüksek lisans yapıp akademisyen olmak fikrim var. Ama karar veremedim. Çevreden duyuyorum Akademisyenliğin geleceği garanti değil ve torpil olayı çok fazla deniliyor. Ne kadar yüksek puan yaparsan yap torpilli kişi daima üstünde olur diyorlar. Ve ben karar veremedim hangi tarafa yöneleceğime.
Fatmanur Erdogan
Merhaba Canan,
Ingilizce öğretmenliği okuyanlar bir çok alanlara atlayabiliyor. Reklamcılık, iletişim, medya…bunlardan bazıları. Ilgin olan diğer alanlarda bilgini ve eğitimini genişletirsen, çok faydası olur. Özellikle medya sektöründe yabancı dil bilenlerin sayısı çok az olduğundan, konunda iyi olduktan sonra çok iyi imkanlar yakalayabilirsin.
Hangi alanlara ilgin var, bunu bulmaya çalışman iyi olabilir.
Fatmanur Erdogan
Murat Çokgezen bey bayramdan sonra bu soruya daha iyi cevap verir sanıyorum.
Benim görüşüm, akademisyen olmak istiyorsan, bu yönde ilerle. Torpil varmış, yükselmek zormuş…bunlarla fazla kafanı yormanı önermem. Torpil her yerde var. Önemli olan sen kendi bilgi ve becerilerinle kendini nasıl ayrıştırabilirsin, neleri daha iyi yapabilirsin, hangi imkanları yakalayıp daha farklı deneyimler elde edebilirsin?
Yabancı dilini mutlaka geliştir ve yurt dışı imkanları değerlendir. Akademisyenlerde de her sektörde olduğu gibi “uyuyanlar” oluyor. Profesör olup bir tek kitap yazmamış, araştırmaya imza atamamış bir dolu akademisyen var. Azmin varsa, başarı yolunu kendin oluşturabilirsin.
Oytun
Merhaba. Ben çok daha temel-genel bir soru soracağım. Öğretim görevlisi olma yolunda alınan eğitimin basamakları nasıl oluyor? Ben üniversitede edebiyat okumayı düşünüyorum. Bu yüksek lisans-doktora-asistanlık aşamaları nasıl, paylaşabilir misiniz?
ömer azder
merhaba murat bey,
ben size çok genel bir soru sormak istiyorum ben edebiyat alanında akademisliyenlik istiyorum bu alanın gelecegi ve türkiye sartlarında iş bulma olanakları hakkında bilgi verirseniz sevinirim
murat cokgezen
Bu genel degil, özel bir soru olmus. Edebiyat ile tek ilgim ara sıra roman okumaktan oteye gitmiyor maalesef. O yuzden size bir cevap veremiyorum
Gülben
Merhaba, akademisyen olmak için hangi bölümü okumak gerekiyor? Tüm bölümlerden olunabiliyor mu?
Alparslan Tekin
Merhaba Murat Bey. Ben bu sene lise son sınıfa geçtim ve halihazırda YGS’ye hazırlanıyorum. Bir sayısal öğrencisiyim ancak sayısal derslere pek ilgim olmamakla birlikte felsefe ve tarihe yoğun bir ilgi duyuyorum. Üstelik kendimce felsefi bir teorim var lakin bir bilişim teknolojileri alanı öğrencisiyim. Veritabanı programcılığı dalındayım. Eğer üstüne gider ve değerlendirirsem bu meslek bana iyi para kazandırabilir ancak ben bu mesleği istemiyorum. Ben felsefe alanında akademisyen olmak istiyorum. Ancak bunu direkt yapabilmem için hem paraya, hem de zamana ihtiyacım var. Ailemin durumu da oldukça kısıtlı. Ben ise bu sene kendi alanımda okuyup bu sayede önce para kazanmak ve hemen ilerisinde de kendi ayaklarının üzerinde durabilen bir fert olarak felsefe alanında üniversite eğitimi görmek ve akademisyen olmak hayali kuruyorum. Yazınızı okudum ve beğendim. Bu sebepten size düşüncemi sunup yorum almak istedim. Çünkü hayatımı buna göre derleyeceğim. Sizce bu düşüncelerim mantıklı mı, yoksa bir avuntu mu?
student55
bende uzaktan eğitimle MBA yapmaktayım.. E-MBA tezsiz oluyor biliyorsunuza.akademisyen olma şansım nedir
konteynır
Hocam Merhaba,
İktisat mezunuyum.Bir süredir Gayrimenkul Değerleme alanında çalıştım ve bu süreçte de Şehir Planlama yüksek lisansına başvurdum,kazandım fakat ing yeterlilik sınavı sebebiyle başlayamadım.Şu an gayrimenkul alanında çalışmıyorum,akademisyen olmaya karar verdim fakat hangi dalda yapacağım konusunda bir kararsızlığım var.İktisatla daha yakın bir branşta mı mesela Uluslararası İktisat yoksa Şehir planlama da mı devam etmek doğru tercih olur?(iki alanla da oldukça ilgiliyim)
Haluk Yılmaz
Ülkemizde iki odak noktası vardır:
1.Masonlar.
2.Tarikatlar.
Eğer bunların dışındaysanız, köprüyü geçinceye kadar ayıya dayı diyerek ve uygulamayla mesleğinizi iyi öğrenmeniz gerekir. Ancak daha sonra istifa ederek göreceli olarak daha huzurlu işiniz olur.
Sibel şener
Merhaba devlette ingilizce öğretmeniyim.üniversitede akademisyenlik istiyorum.sizce avantaj ve dezavantaj ları nelerdir