About the author

Related Articles

21 Comments

  1. 1

    Uğur Özmen

    Derslerinde hem kendi yaratıcılığını bize yansıtan, hem de yaratıcılığı teşvik eden efsane hocamız MUHAN SOYSAL’ı andım, videoyu seyrederken.

    Reply
  2. 2

    Uğur Özmen

    Yaratıcılık gibi herkesin bir kaç düşüncesi olan konuda, yukarıdaki yorumdan sonra kimse birşey yazmayınca endişelendim. Bu konuda da düşündüklerimi vurgulamak istedim.

    Mevcut örgüt kuramları, yaratıcılığı desteklemiyor. Bu nedenle diplomasız Richard Branson, Steve Jobs, Bill Gates ve benzerleri ortaya çıkıyor.

    ABD’deki okullarda “Girişimcilik” dersi okutulmaya başlandı. Bazı okullar, lisans düzeyinde “işletmecilik” eğitimi vermekten vaz geçtiler.

    Bence akademia da çelişki içinde… Onlar da yaratıcılar konusunda karışık…

    Reply
  3. 3

    yenibirben08

    Merhabalar, ben de Uğur Bey gibi düşünüyorum. Bizde hiçbir zaman ‘yaratıcılık’ desteklenmedi! Sadece mevcut örgüt kuramları değil, bireysel olarak da bizde destek vermek ÖSS gibi sınavlara bakıyor veya okuldaki başarı ortalamanıza. Halbuki ‘yaratıcılık eşit değildir ders başarısı’ ya sizce?
    Eğitim şart esprisi burda daha geçerli, çünkü fikirlerimiz dinlenmiyor! E ortaçağa giden ülkemizde zaten paramız da olmayınca biz hep ‘aaaa bunu ben de düşünmüştüm’ demeye mecburuz!

    Reply
  4. 4

    Uğur Özmen

    “Yaratıcılık” konusunda değil ama, destek konusunda birkaç cümle daha söylemek istiyorum. Farklılığı vurgulamak gerektiğinde, “başarıdan daha başarılı bir şey yoktur” olgusunu (henüz bu sözün orijinalini bilmeden önce) keşfettim.

    Onların kriterlerine göre de başarılı olacağımı ispatladım. Mevcut sistemi, o sistemde başarılı olarak eleştirdiğimde beni daha ciddiye aldılar.

    Demem o ki, yaratıcılığımız başarısızlığımıza kılıf olmamalı. Yaratıcılığımıza saygı için bile olsa, bahane olarak kullanılmasına izin vermeyelim.

    Sonra da çıkıp sistemi eleştirelim, doğrusunu da gösterelim.

    Reply
  5. 5

    yenibirben08

    Bu adrese bakalım mı? http://web5.kariyer.net/kariyerRehberi/kariyerRehberiDetay.kariyer?arn=&sid=&prt=81&kn=104 Burdan bir paragraf alayım: 23 senesi İsveç, 5 senesi Finlandiya’da olmak üzere toplam 28 sene yurt dışında kaldım. Bu süre içinde bu ülkelerin kültür dairelerinden çok çeşitli yardımlar aldım ve sanatımı bu sayede geliştirebildim. İskandinav ülkelerinde idealistlere büyük yardımlar yapılıyor.
    Bizde ne kadar yapılıyor? Hiç! Mucit yarışmaları oldu sadece 1. gelenin mi hayali gercek olacak ya diğerlerine destek var mı?
    Demek istediğim sey şu: Bizde yaratıcı bir fikrimize/projemize destek bulabilir misiyiz? Hayır. ‘Onların kriterlerine göre de başarılı olacağımı ispatladım.’ Bunu da yapabilmeniz için ortamın müsait olması gerekmez mi? İyi bir fikirle yarışmaya katılmak istiyorsunuz, ancak paranız yok ki nasıl malzeme alacaksınız? Daha fikrinizi dinlemeden telefonlar kapanıyorsa ne düşünürsünüz? İlerde yaparım mı? Sonra bir bakmışsınız örnegin 2 yıl sonra fikriniz aynen ticarette… Kim suçlu? Bu ülkede başarının, ama onlara göre başarının tek şartı sınav sonuçları! Butun eğitiminizi bu şekilde burslarla karşılarsınız, bu sayede fikrinizde de destek alabilirsiniz. İş hayatında da muhakkak paranız oldugu zaman yine hayalleriniz gerçekleşebilir, fakat gençseniz, para denilen şey sizde yoksa, bunu Volvo S60R’a benzetiyorum. Onu da önce aynada görürsünüz, içinizde bir şeyler kıpırdar, bir an onu sürüyormuş heyecanı duyarsınız sonra bir bakmışsınız ki sadece arkasını görüyorsunuz, gitti…

    Reply
  6. 6

    Uğur Özmen

    Örgüt kuramları yaratıcılığı desteklemiyor derken http://www.strategy-business.com/press/article/08111?gko=b01c4-1876-26699980-8111
    gibi yazılarda belirtilen “Organization Theory”den bahsediyorum. Bunu “bizde hiçbir zaman yaratıcılık desteklenmedi” genellemesine indirgemek doğru değil.

    Acaba Steve Jobs, Bill Gates, Richard Branson, ve benzerleri okul sisteminden şikayet etmekle yetinmişler midir?

    Yeni mezundum, öğretim üyesi olmak istedim. Babam da “öyleyse şimdiden alışmalısın parasızlığa” dedi. Yani “gençseniz, para denilen şey sizde yoksa” durumu başladı… (Durumu Volvo S-birşeye benzetmiyorum. Onun ne olduğunu da bilmiyorum.) Onu önce aynada, sonra da arkasından görecek arabam da yoktu.

    Okay Temiz’i okuyup, ilgisi bile olmayan “mucit yarışması”na nereden vardınız. Biri sanat, diğeri bilim… Acaba o mucit yarışmasına katılanlar, hiç mi fizik, kimya, matematik konularına eğilmemiştir.

    Lütfen “Bizde yaratıcı bir fikrimize/projemize destek bulabilir misiyiz? HAYIR” gibi genellemeler yapmayın. Bunlar, insanı olumsuzluğa yöneltiyor. Ben yaratıcı fikirlerimi hayata geçirdim (Bknz Kariyer Yolculuğu 27 Mayıs 2008)

    Bu arada, “‘Onların kriterlerine göre de başarılı olacağımı ispatladım.’ Bunu da yapabilmeniz için ortamın müsait olması gerekmez mi?” demişsiniz.

    Ortam müsait değilse, oradan kaçtım. Yarıya yakın maaş almayı kabul ettim. “Yeter ki fikirlerimi hayata geçireyim” diye düşündüm. (Hani dönüp dolaşıp paraya varmışsınız da…)

    Sürekli olarak birşeyler şikayet etmeyi, öncelikle kendi fikirlerime ve kendime haksızlık sayarım.

    Reply
  7. 7

    Uğur Özmen

    Sayın yenibirben08,

    Mesajımı yanlış vermiş olmayayım. Yaratıcılığınıza inanıyorsanız, kendinizi küçümsemeyin, kendinize haksızlık etmeyin, kendinize bahaneler yaratmayın. Yaratıcılığınıza yapacağınız en büyük kötülük bu olur.

    Reply
  8. 8

    yenibirben08

    Sayin Ozmen, “Yaratıcılığınıza inanıyorsanız, kendinizi küçümsemeyin, kendinize haksızlık etmeyin, kendinize bahaneler yaratmayın. Yaratıcılığınıza yapacağınız en büyük kötülük bu olur.” Ben bunu destekleyecek bir cumle kullanmadim. Okudum dediginiz sayfayi siz demeden once.
    Ne var ki hep calisirken yapmissiniz:)Bir yerde calismadan yaptiginiz bir yenilik var mi? Benim icin bu onemli yoksa benim gibi ayda 545 lira maaslik yerde calisip da yaratici fikirler bulabilirsiniz, ama benim derdim bu degil anlatabiliyor muyum? Hic dusundunuz mu, bizde niye patent sayisi az? Niye bir sey bulundugu zaman beyin gocu gerceklesiyor? Yukarda da bunu anlatmaya calistim. Bir yerde calisiyorsaniz parasi az ya da cok fark etmez muhakkak bir seyler yapabilirsiniz, fakat calismayip sadece fikrinize guveniyorsaniz sizi kimse dinlemiyor bile birakin destek vermeyi! “kendinize bahaneler yaratmayın.” yil 2006 e posta adresinizi verirseniz attigimm postayi size de yollarim bir fikirden bahsetmisim ki hatirliyorum da kimse dinlememisti! Ama noldu simdi fikrimin benzeri, cunku benimki daha yaraticiydi, internetten satisi olan hos bir isletme olmus. Bir yerde calissaydim kendi sermayemle kurardim, anlatabiliyor muyum? Iste bu yuzden para degerli. Ben sikayet ediyorum mevcut duzenden ve etmeye de devam edecegim. Kendime haksizlik olarak da gormuyorum…

    Reply
  9. 9

    yenibirben08

    Fatmanur Hanim siz bu konuda ne dusunuyorsunuz?

    Reply
  10. 10

    Fatmanur Erdogan

    Merhabalar,

    Dünyanın her yerinde yaratıcı fikirlerin destek bulması büyük bir çaba gerektiriyor. Ama bazı ülkelerde, sunulan imkanlar, yatırımcı sayısı daha yüksek. Bu da o bölgede yada ülkede yaşayan insanların düşünce yapılarıyla yakından alakalı.

    Örneğin ABD’yi ele alalım. Yaratıcı bir fikri olan insan sayısı yüz binlerce. Bunların küçük bir yüzdesi yatırımcı bulabiliyor, diğerleri çabalamaya devam ediyor.

    Türkiye’de ise henüz yolun başındayız belki ama son yıllardaki atılımların önemli olduğu kanaatindeyim. Örneğin, yaratıcılığı teşvik eden okullar, çocuklar için bilim merkezleri var. Bunlar çok değerli çalışmalar. Kendi işini kurmak isteyenler içinse KAGIDER gibi kuruluşlar var. Bildiğim kadarıyla, en yeni iş fikirlerini destekliyorlar. (Ama elbette her kurum, elindeki kaynaklar doğrultusunda destek olabilecektir.)

    Insanlar, başarısını kanıtlamış insanları dinlemeyi tercih ediyorlar. Bu doğru. Ve bu dünyanın her yerinde geçerli bir durum. Bir bilgiye sahip olmak yetmiyor. Bilgiyi satabilen pastayı kapıyor. Ya oyunu oynamak gerekir, yada oyunun kurallarından daha güclü olmak.

    Paranın değerli olduğuna inanıyorum. Ve eğer hedeflerimizi gerçekleştirmek için ilk önce para sahibi olmamız gerektiğini düşünüyorsak, bu hedefe odaklanmakta yarar görüyorum.

    Reply
  11. 11

    Fatmanur Erdogan

    Aşağıdaki link 2005 yılında başlatılan ve The World Bank tarafından organize edilen Türkiye Yaratıcı Kalkınma Fikirler Yarışmasına ait.

    http://www.worldbank.org.tr/WBSITE/EXTERNAL/COUNTRIES/ECAEXT/TURKEYEXTN/0,,contentMDK:20280274~pagePK:141137~piPK:141127~theSitePK:361712,00.html

    Belki de bu tür girişimleri farklı alanlarda da artırmak gerek…

    Reply
  12. 12

    yenibirben08

    Tesekkur ederim Fatmanur Hanim. Siteye de baktim guzelmis. Oraya katilan tum arkadaslarla gurur duyuyorum.
    Konuyu saptirdim:D kabul ediyorum:D Ama bakin guzel oldu belki bu yaziyi okuyan sirket yoneticileri, genc arkadaslar bir fikirle kendilerine ulastigi zaman “dinleyeyim” diyecekler…
    Hosca kalin.

    Reply
  13. 13

    Eren Kumcuoğlu

    Konuyu tekrar rayına oturtsak? Şirketlerin yaratıcı yetenekler araması ve yaratıcılık konusunda (hem işe alımda hem çalışma esnasında) hiçbir örnek davranış sergilememesi elbette çalışanların çoğunda bıyıkaltından bir gülümsemeye neden olduğu gibi, gerçekten yaratıcı olup mülakat esnasında bunu anlayamamış insanlarda da hayal kırıklığını beraber getiriyordur.

    Yaratıcılığı hep sanatsal ya da inovatif anlamlarla bağdaştırıyoruz, belki yanlışımız buradadır.
    Aslında, yaratıcılığın tanımı bana göre; benimle yaşayan insanların hayatını ve kendi hayatımı (öncelikli olarak) kolaylaştıracak ve (ek olarak) güzelleştirecek davranış/çalışma/yaşama metotları/koşulları geliştirmek. Dolayısıyla yaratıcılığın hem çalışan (iş tanımları ve pozisyon dahil olmak üzere) hem de çalışmayan insanlar için varolduğuna inanıyorum.

    Bu, profesyonel açıdan bakarsak, işyerinde işleyen bir sistemi bozup daha kullanışlısını yaratmak olabilir. En basitinden, kağıt işini azaltacak yeni ve hızlı bir ödeme şekli getirmek gibi (yaptım, oradan biliyorum)…
    Özel hayatta, değer verdiğiniz insanlara kolaylık yapmak veya kendi hayatınıza yer açmak olabilir. Cuma günü öğle arasını kahve içerek geçirmek yerine internetten ev alışverişini yapıp, akşam alışverişle uğraşmadan doğruca istediğiniz yere gidebilirsiniz (yapıyorum, oradan biliyorum)…

    Saat 18.30’da Levent trafiğine girdiğinizde binmiş olduğunuz vasıtadan inip, metroya binip 2 durak sonra Zincirlikuyu’da inerek trafikte kaybedilecek 40 dakikayı geri kazanmaktır yaratıcılık. Hatta o trafikte yürümektir!

    Kabul, bunlar büyük örnekler değiller, ancak işin aslı şu ki, yaratıcı olmak herkesin harcı değil. Çünkü bunu yapmak için belli bir efor sarfediyorsunuz. Çok basit te olsa, üzerinde düşünmeniz gereken bir mekanizma var.
    Ve iyi haber; Herkes bu kadar çok düşünmek istemiyor!

    İşyerleri belki %100 yaratıcılık beklemiyorlar, ancak belki kastettikleri şey “iş akışını kolay hale getirecek taze bir bakış açısı” da olabilir. Bu açıdan bakarsak belki istekleri anlam kazanacaktır.
    Ancak, organizasyonun değişikliğe toleransı ve buna ne kadar hazır olduğu burada çok önemli. Aksi taktirde “eski köye yeni adet” getiremez, eski hamam’daki yeni tas olarak kalırız.

    Öte yandan, bizim “risk avoidence”ı yüksek bir kültüre ait olduğumuz düşünülürse, bence yaratıcılığın bu denli kısır olmasının nedeni de rahatlıkla çözülebilir.
    Videoda anlatıldığı gibi, çocuklarımızın üstünü başını kirletmelerine kızar, en ufak hareketlerinde “uslu dur” der, 20’li yaşlarının ilk çeyreğine kadar sürekli kontrol altında tutarsak, o saatten sonra söz konusu bireyden yaratıcılık konusunda nasıl randıman bekleriz? 24 yaşında olmama rağmen annem daha 1 ay öncesine kadar motorsiklet almama muhalifti. Gelin de çıkın işin içinden…

    Bu da epeyce uzun bir yorum oldu. Birileri okur umarım =)

    Reply
  14. 14

    Fatmanur Erdogan

    Bravo Eren. Daha iyi nasıl açıklanır bilemiyorum!

    Reply
  15. 15

    yenibirben08

    Ben buna yaraticilik degil pratiklik derim:D

    Reply
  16. 16

    Uğur Özmen

    Teşekkürler Eren… İş hayatı tarafından desteklenecek “yaratıcılık”ı çok güzel anlattın.

    Bu arada, “yenibirben08” adının ne kadar umut taşıdığını da gözardı etmemek gerek. Ben okuyunca, “2008 yılında daha önceki zamandaki gibi olmak istemeyen bir kişi” diye anlıyorum. Umarım, umut ve iyimserlik doludur. (Umut zaten kendi içinde iyimserlik taşır)

    Reply
  17. 17

    yenibirben08

    😀 Tesekkur ederim Sayın Ozmen.

    Reply
  18. 18

    BeyazTavsan

    Merhaba,
    Yazına rastgele ulaştım, fakat insan kaynakları ve yaratıcılık üzerine okuduğum en iyilerden birisi oldu. TED’i izleyen birilerinin olduğunu görmek de sevindirdi beni açıkçası.

    Reply
  19. 19

    Aslı

    Bir şirketin kültürünü çalışanların kişiliklerine göre kuruyor olması gerçekten ne kadar mükemmel. Galiba bazı şirketler olayı aşmış:)

    Reply
  20. 20

    ugur küçükdağ

    ( sanatçı bakış açısıyla )
    her bireyin yaratıcılığa bakış açısı farklı.
    zevk alanlar, almayanlar, işi gereği yaratıcı olanlar vs.
    şimdi zevk alandan bahsedersek.
    onun gözünde bu bir sanat diyebiliriz. o açtığı yeni bir kanaldan, yeni bulduğu bir metoddan zevk alan kişi. bundan tat, alıyor da demektir bu. bu ona doyum veriyordur. o zaman onun için yaratıcılık görecelidir(en azından diğerlerinden değişiktir). ve onun göreceli yaratıcılık anlayışı, işi gereği yaratıcı olmuş birine başkalık oluşturur. diyebiliriz ki her düşünce yaratıcılığı başka yorumluyor anlıyor veya gerçekleştiriyor. o zaman ben yaratıcılığa göreceli derim. o zamanda ona bir tat ve doku veririm. canlılık kazandırım. ve yaratıcılık bir eylem olmaktan çıkar bir canlı oluverir.
    bence yaşanamıyanı yaşamak yaratıcılık olur. sadece bir insanın yaşam alanında yapılan olumlu değişim bile olsa. hatta insan bunu kendisine bile yapsa…
    konuyu nereye çektim aman allahım… affınıza sığınarak…
    saygılarımla…

    Reply
  21. 21

    burcu aracı

    fatma hanım bu yazınızı okuduğum zaman gerçekten derin bir ahh çekmeden edemedim.ben üniversiteden yeni mezun oldum ve çok mutsuzum.hayallerim var fakat neresinden tutup başlasam bilemez haldeyim.
    yaratıcı insanlara şans verilmemesi,şans verilenlerinde uzun uğraşlar sonucu elde etmesi ülkemizin adeta kanayan bir yarası…sonuç tablosu ise karamsarlık oluyor.internette yaptığım araştırmalarda ve etrafımda gördüğüm insanlarda bunu çok net algılayabiliyorum.keşke her şey daha farklı olabilseydi…yazınız için teşekkür ederim.saygılar…

    Reply

Leave a Reply to Uğur Özmen Cancel Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2018 @ Tasarım ve Kodlama Albatros ♥ Tasarım'a Aittir.