Üniversitede Üretim Sistemleri hocam bir gün şöyle demişti: Arkadaşlar, birşey üretecekseniz, birşeyleri değiştirme derdindeyseniz, onu şimdi yapın. Üniversite yıllarınızda idealist, iş dünyasına girdikten sonra kapitalist olursunuz demişti.
Onun haklı çıkmasını isterdim. Kendi adıma.
Ben iş dünyasına girdim. İdealist olmaktan bir türlü çıkamadım.
Kariyerimde yukarı doğru çıktıkça, idealist yanımı törpülemek için uğraş verdim. Sonra vazgeçtim. İnsan doğasında olanı törpülerse, mutsuzlaşıyor. Ama doğanız sizi mutsuz da edebiliyor.
Dertlendiğiniz konuları yaratıcı üretkenliğe geçirmek insanı çok rahatlatıyor.
Sürekli.
Bir disiplin çerçevesinde.
Ve durmaksızın.
Yorulduğunuzda dinlenip, yeniden başlayacak şekilde.
İnsan İşini Hakkıyla Yaparsa…
İşi olan insan işini hakkıyla yapmıyor.
Siz işinizi hakkıyla yapıyor musunuz?
Her gün kendinize günün sonunda bu soruyu sorsanıza mesela.
Bugün yaptığım işi hakkıyla yaptım mı?
Etrafınızdaki işletmelere ve işletmelerin işleyişlerine bir bakın mesela.
Ne çok şikayet var. Ne çok iyi gitmeyen şey var. Ne kadar korumacı yapılar var. Ne kadar cesareti düşük hareketler var.
İyi giden şeyler de var ama çoğu işletme sorunlu, çoğu çalışanda memnuniyetsizse, o zaman insanda bir sorun var belkide.
İşini hakkıyla yapmayan milyonlarca çalışan var.
İşini hakkıyla yapmayan milyonlarca yönetici var.
İşini hakkıyla yapmayan milyonlarca şirket sahibi var.
Ucu dönüyor dolaşıyor, sana bana dönüyor. Baksana.
Örneğin ben iletişimciyim.
Kendi alanımda yapılan işlere ve işletmelere bakıyorum da, işi hakkıyla yapamadığımızı düşünüyorum.
Bir işi hakkıyla yapmak için ileri doğru götürebilme çabası gerekiyor.
Dertlenmek gerekiyor.
Diretmek gerekiyor.
Vazgeçmemek gerekiyor.
Bazen vazgeçmek, herşeyi bırakıp gitmek gerekiyor.
Bazen gidip güçlenerek geri gelmek gerekiyor.
Tabii herkes kendisinin çok iyi iş yaptığını da düşünüyor.
Çok yorulmuş olmak iyi iş yapmak değil oysa. Sadece çok çalışmış olmak demek. Verimsiz çalışmak yorar insanı. Verimsiz sistemler bunaltır çalışanı.
Dertlenen insan hep olumlu düşünen insan değildir mesela.
Yaratıcı insanlar da hep olumlu düşünenler değildir.
Onlar sadece tüm duygu ve düşüncelerini olumlu şekilde yaratıcı üretkenliğe dönüştürebilme becerisine sahip olanlardır.
Oysa hep olumlu da takılmış bazıları.
Yoga matında uzanmış, meditasyon kısmında takılmışcasına…
Olumlamalarda boğulmuşcasına…
O zaman olmuyor. Neden biliyor musunuz?
Hayatta hiç bir güzellik, tek bir duygunun varlığıyla ortaya çıkmıyor.
Biraz da bundan bence.
Üretkenlik Neye Çare?
Üretkenlik önce akıl ve ruh sağlığınızı korumaya çare.
Her yaptığınızı herkes görmek zorunda değil. Üretmeye her zaman devam etmelisiniz bence.
Üretkenliğinizi paylaşabilirsiniz de çevrenizle.
Emin olun herkesin üretkenliğinden ilham bulacak, o gün siz hiç farkında olmasanız da derdine ortak, ruhuna müzik olacağınız biri olacaktır.
Üretkenlik düşüncelerinizi olgunlaştırmaya çare.
Okumak ve entellektüel olarak sizi besleyecek insanlarla bir arada olmak çok faydalı.
Daha da faydalı olanı öğrendiğinizi, duyduğunuzu, okuduğunuzu üretkenliğe dökebilmek.
Üretkenlik aşaması bir yerde insanı ustalaşmaya ve yapabileceklerinin ötesine fırlatmak için birebir.
Üretkenlik yeni bir işe girdiğinizde işinizi hakkıyla yapmaya çare.
Ortalıkta iş arayan, ya da istediği gibi bir iş arayan milyonlar var.
Bu gruptansanız, üretkenliğinizi sürekli tutmaya bakın.
Bunun 2 faydası var.
Birincisi, kendinize olan güvenin sağlam kalmasına çok faydası olacaktır. İş arama süreci sancılıdır, özellikle de salgın dönemlerinde ve ekonominin iş bulmayı kolaylaştırmadığı zamanlarda. Siz ürettikçe, üretebildiğinize ve yapabileceğinize olan güven de gelişir. İş görüşmelerinize de bu üretkenliğiniz yansır.
İkincisi, üretken insan, sadece kendi işini değil, kendi ekosistemini de nasıl geliştirebileceğine dair bir görüşe sahip olur. Bu da onun aktif olarak, kendi işini daha iyi ve hakkıyla yapabilmesi için ekosistemini de geliştirmeye teşvik eder.
Yani kısaca, tek başına sizin gelişmeniz ve iyi iş yapmanız yeterli değil, etrafınızın da iyi iş yapması, kendi alanınızın, sektörünüzün ve içinde bulunduğunuz toplumun gelişmesini sağlar.
Görsel: Andrea Piacquadio