About the author

Related Articles

28 Comments

  1. 1

    Eren Kumcuoğlu

    “Bu gelişmeleri sadece okuyarak öğrenmeniz neredeyse imkânsız”
    İronik, etrafta hala “E-mail bile kullanamıyorum, teknoloji özürlüyüm! Bu işlerle asistanım ilgileniyor” diyerek gezen ve bu iş için özel asistanı olduğunu ballandıra ballandıra anlatan insanlar görüyorum.
    İnsan böyle bir şeyle nasıl övünebilir? Daha da tuhafı, insanlar bunu nasıl bir espri unsuru olarak görüp gülebilirler?
    Yukardaki cümleyi sarfeden kişi “İngilizce bilmiyorum, onun yerine yanımda tercümanla geziyorum” cümlesini de aynı genişlikle söyleyebilir mi?

    E-mail kullanamama yolun daha çooook başı. Bir de iletişim ve PR’da değişen kurallar kısmı var, bu başlık altında oraya hiç girmemek lazım herhalde…

    Reply
  2. 2

    S. H

    Yöneticilerin bu gelişmeleri takip edebilmesini beklemek ne kadar doğru? Yöneticiler zaten konularına hakim çalışanları işe almakla sorumlular. Bu düşünceye katılamıyorum.

    Reply
  3. 3

    Fatmanur Erdogan

    S.H,
    Eğer bir yönetici olarak bu soruyu soruyorsanız, sanırım yazımdaki düşüncelerimi haklı çıkartıyorsunuz!:)

    Reply
  4. 4

    Pelin

    Bu gelşmelerin başını bir kere kaçırdınız mı yandınız! Gerçekten, ben de 29 yaşındayım ama şu Interneti hala öğrenmeye çalışıyorum. Her gün yeni bir şey çıkıyor ve en sonunda kursa gitmeye karar verdim. Hepinize de tavsiye ederim. adam akıllı ipin ucunu tutmak ancak böyle oluyor

    Reply
  5. 5

    Erhan

    Bence burada X’leri zorlayan ana 2 konu var:

    1) Gelişmeleri, teknolojiyi yakından izlemek. X şöyle der: Bu yaşıma geldim, çalıştım, şimdi bir de gençlerin izlediği şeyleri izlemek zorunda mıyım, halim yok valla, biz zamanında çalıştık şimdi onlar yapsınlar, zaten onların seviyesine inme niyetim yok.

    2) Farkılıaşmak, yenilikçi olmak. X şöyle der: Adımını sağlam atacaksın, ben bunu bilirim. Şimdi eski köye yeni adet mi getireceğiz? Birisi bulsun biz onu izleriz, pazar payından kaparız. Ben riske sokamam kendimi. Bu yatırımı ben kabul etsem, firma sahibi ne der acaba?

    Reply
  6. 6

    zafer ceylan

    eğer yanlış anlamadıysam ve bu X kuşağı ve Y kuşağı tanımlarını yerinde kullanabiliyorsam anladığım kadarı ile atlanan ara nesil var. 90’larda 20’lerinin sonunda olan X (wikipediadan aldım bu ifadeyi), 80 ve sonrası doğan Y kuşağı (yine wikipediadan aldım) arasında iletişim araçlarındaki müthiş değişime 10küsurlu yaşlarında şahit olan 74 ve sonrası doğumlu kişiler. Bu kuşak web 2.0’ı yarattı, şu anda teknolojiyi yönlendiren ve ileride 50 yaşına gelip konsol oynamaya devam edecek ilk nesil belki de. Bu neslin Y’den farkı bilgisayarla doğmamış olmaları ama bununla büyümeleri. Tam anlamıyla aradaki kuşak ve bu neslin mensupları şu anda orta düzey yönetici konumunda.
    Düşüncem, Y kuşağı ile bu kuşağın anlaşabileceği onlara özgü çözümleri yaratabileceği. Ancak Y kuşağının -tamamen kişisel gözlemim- fazla sanal olması belki de belli temellerden yoksunluğu. Eğitimin vermesi gerektiği zevkler, hasletler (edebiyat, müzik, tarih gibi) 70+ doğumlulara nazaran yoksun olmaları. Dediğim gibi bu şahsi bir gözlemdir.
    Neticede Y kuşağı web 3.0’ı getirecek, iş dünyasındaki yansıması da analitik niteliklerin hiç olmadığı kadar lazım olacağı ve çalışanları bu bağlamda zorlayacağı yönünde.
    X’ler ise Y’leri ve arada kalan kuşağı tecrübeleriyle zorlamalılar, dünya değişiyor ama pek çok değer olduğu gibi kalıyor. X’lere düşen bu değerleri ve temel çalışma ilkelerini sonrakilerle hoyratça paylaşmaları.

    Reply
  7. 7

    Asli

    Kendi gozlemim X kusagindaki cogu kisilerin teknolojiyehic de olumlu ve ilgili yaklasmiyor olmasi . y kusaginin cok sanal oldugu dusuncesi sadece bir x kusagi tarafindan verilebilir. cunku y kusagi sadece sanal degil. teknolojinin icinde olmayanlar ise bunu boyle algilayip duruyor. algilarini degistirmek icinse birsey yapmiyor, uzaktan gozlemliyor. y kusaginin ogrenmesi gereken seyler olabilir belki, ama gelecegi bizler sekillendireceksek, bizim konustugumuzu anlamayan yoneticilerle bu gelecegi nasil sekillendirecegiz? soylediklerimiz bir kulaktan giriyor (gibi oluyor) o kulaktan eey hizli cikiyor.

    Reply
  8. 8

    Bora Bora

    İş dünyasını sıkıcı bulmamız bundandır. eski köye yeni adet istemiyorlar.)ben bu yazıyı yollasam mı patrona?

    Reply
  9. 9

    zafer ceylan

    “y kusaginin cok sanal oldugu dusuncesi sadece bir x kusagi tarafindan verilebilir.”
    bu değerlendirmeyi üzerime alarak şunu söylemek istiyorum sanırım burada sanal kelimesini çok da yerinde kullanamadım. kastettiğim kavramlar/olgular arasındaki ilişkilerin gerçekliğinin (ekonomideki üretim, arz telep olguları, ya da çok daha basitleştirilmiş haliyle markete gelen etlerin nereden geldiğiyle ilgili net bir algılamanın olmaması -bu normal bir şey ve kuşak farklarını ortaya koyan/öne çıkaran bu türden değişik algılar) tersinde bir duruş sergilemesi. Tartışmaya konu iki neslin arasındaki nesilden birisi olarak birini diğerine üstün görmüyorum neticede her iki kuşağın da karakteristiğini belirleyen yetişirken içinde bulundukları koşullar.

    İş dünyasını her nesil sıkıcı bulur önemli olan bu sıkıcılık karşısında duruş sergileyebilmek ve sermayenin karşısındaki dezavantajlı pozisyonunu eşit hale getirebilmek. Y kuşağı bunu daha çok iyi bir şekilde yapacak ve daha inisiyatif sahibi olacak çalışan-işveren ilişkilerinde.

    Reply
  10. 10

    Asli

    @zafer, son cümlene katılıyorum. Ama sorun şirketlerde üst noktalarda bulunanların kesinlikle hala 40 yıl öncesiyle düşünmeleri. Ben Y kuşağını daha üstün görüyorum. Sebebine gelince, bizler daha ileriye dönük hareket ediyoruz, daha açığız. Diğer jenerasyonlar belki kendi dönemlerinde birşeyler yapmışlar ama şu an gelişmenin önündeki en büyük engeller. Yoldan çekilmeleri gerekiyor, ama bir türlü gitmiyorlar. Belki politikacılarımıza bakarsak ne demek istediğim daha iyi bir örnek teşkil eder

    Reply
  11. 11

    Erhan

    @Aslı, benim korkum ne biliyor musun? Biz de 20 yıl sonra X’lerin konumuna düşersek ne olacak? Şu anda lisede okuyan jenerasyon bizim yaşlarımıza gelince bambaşka bir olgu güncel akım olacaktır muhtemelen. Biz ise 20 yıl sonra hala bugünün akımını savunuyor olursak, bugünkü X’lerin konumunda oluruz. Daha ne nano teknolojiler, pazarlama konseptleri gelecek, acaba bizde 20 yıl sonra bu yeni gelişmeleri izleyecek motivasyon kalacak mı? Ben şahsen elimden geldiğince kendimi güncelliyeceğim ama bu bağlamda X’leri o kadar da fazla eleştirmek yanlış olur. Tabiki inovatif ve dev bir kurumdaki X kendini güncellemek zorunda, ama bunu bir KOBI’deki X’den beklemek pek gerçekçi olmaz. Hayat sürüyor, insanlar ve beyinler yıpranıyor.

    Reply
  12. 12

    Serhat Sine - serhat-sine.com/blog

    Merhaba,

    Yöneticiler veya Liderler neyi ve ne kadarını bilmeliler?

    Eğer Hayaller ve Hedefler zombi olmuşsa Liderlik tanımlarından: “lider çalışanlarına, umut verir, heyecan verir, x verir, … ifadeleri bir pop şarkısını dinlemekten farksız. Makalede verilmek istenen (doğru) mesajı geçtim. Kimse alınmasın ama madem İşin başındasınız ey X’ler : kaldırın kıçınızı kardeşim! Hea madem kaldıramıyorsunuz o zmn…
    ————–
    Her değişim, hep değişim iyi mi? Hep yenilikçi olmak? Önde olmak, İkon olmak, moda olmak her zaman iyi bir şey mi?
    Hem takipçi olmak o kadar kötü mü?

    Bkz. Microsoft, Bill Gates ve Steve Ballmer işletim sisteminden tutun da geri kalan bütün ürünleri için bugüne kadar Apple’den, Mozilla Firefox’dan, RIM/BlackBerry’den kopyalayarak, çalarak a pardon düzeltiyorum takip ederek gelmedi mi? Sadece bir örnek.
    ————–
    Diğer yandan, yeni nesil olarak en tepeki yöneticileri veya meslektaşlarınızı bizim baskın olduğumuz konularda uyandırmaya ve uyarmaya yönelik, öyle yada böyle kendi pozisyonlarını koruyabilecekleri ve güçlendirebileceklerine dair mesajlar veren (şakayla karışık yarı ciddi) bu makalenizi kaldırmanızı öneriyorum*. Her neslin dünyayı, ülkesini, hadi olmadı kendi hayatını değiştirme şansı var. Ama lütfen böyle makaleler yayınlayıp da yaşlanıp kendi hayallerini ve hedeflerini yakalama şansını unutan, “Dönülmez akşamın ufkunda olan” orta yaşlı yöneticileri uyandırmayın. Biz zaten kendi aramızda büyük rekabet içerisindeyiz, işimizi daha da zorlaştırmayın. Hem biz de yaşlanınca (?) elbet bizim de hesabımızı görecek bir nesil olacak.

    Saygılarımla
    Serhat SİNE

    *: Son paragrafta vurgulanmak istenen makalenin benzerlerinin kaldırılma önerisi vs. değildir. Sazanlara duyurulur.

    Reply
  13. 13

    Erhan

    @Serhat, sen zekisin, dinamiksin, yenilikçisin bunlara OK. Ama tecrübesizsin, tecrübe X’lerde ve bir şirket tecrübeli yöneticlerle güvendedir. Bu makalede ima edilen “X’ler bize lazımsınız ama lütfen biraz çağı yakalayın”dır. Serhat senin çağı yakalamış olman da, X’in tecrübeli olması da yetmiyor. İkisi de lazım. Eğer sen X’leri uyandırmayın diyorsan bu biraz bencilce olmuyor mu? O zaman X çağı yakalamıyor diye çöpe atalım, seni başa alalım. Şu açıdan bir bak: Sen X kadar tecrübeli değilsin, o zaman seni atsalar ne olacak. Sadece yuppie olmak yetmiyor. Sadece tecrübeli olmak da…

    Reply
  14. 14

    Serhat Sine - serhat-sine.com/blog

    Merhaba,

    Güzel, beklediğim tepki buydu. 😀 Çarklar aynı şekilde dönüyor hala

    @erhan: Makalenin anafikrini en doğru şekilde anlamışsınız güzel, iş hayatında şirket ve çalışanları için Tecrübe’nin önemi ve akış yolu konusunda da ifadeleriniz yerinde ve katıksız doğru. Hatta bu konuda en güzel örnekleri gün be gün Uğur Özmen vermekte. Fakat Erhan bey, yazdığınız mesajın son kısımları için, herkes tarafından verilecek standart bir mesaj değil mi?
    “Seni başa alalım o zmn?” Alın, ne duruyorsunuz! Hiçbir şeyden kaçmak yok. Zaten son gelişmelere bağlı olarak 45-50 yaş arası işten çıkarılanlar kendini çöpte değil de nerde hissediyor acaba? Bakın böyle ifadelerle (hatta repliklerle) fikirlerle 2 taraf arasında dialog gelişmiyor-oluşmuyor. Sanırım FE hanımın makalesindeki yönetici tipini haklı çıkartıyorsunuz.

    Benim yazım sadece bir örnek, yeni neslin nasıl fikirleri olabileceğine dair. Ama doğru, ama yanlış. Üstler bunu da görsün diye yazdım.

    Yoksa yüzyıllardır tecrübeye dayalı süregelen bu sistemin illa ki bir bildiği var demi? Makale için diğer ziyaretçiler tarafından verilen yorumları defaten okuyun. N hissedeceksiniz?
    —————
    Bencillik, saldırganlık, hırs yada kısaca 7 günah diyelim, her gencin lokomotifi değil midir? “X’leri uyandırmayın diyorsan bu biraz bencilce olmuyor mu?” Sorunuzun cevabı da: bu benim değil 1970 döneminde başlayan neslin bencilliği yada diğer nefsani duygularıdır.
    —————
    @erhan: “tecrübesizsin” şeklinde ifade ederken (iş hayatım için doğru) anlaşılan sayfamdaki özgeçmişini incelemişsiniz. Son iş yerimden elimde olmayan sebeplerle diğer bütün arkadaşlarla ayrılmak zorunda kaldım.

    Erhan Bey,n kadar tecrübeli olduğunuzu merak ettim. Şeffaf olmak adına kendi özgeçmişinizi hazırlayıp nete koyup bağlantısını buradan gönderir bilir misiniz?

    Saygılarımla,
    Serhat SİNE

    Reply
  15. 15

    Erhan

    Merhaba Serhat,

    Ben tecrübesiz ifadesini senin CV’ni inceleyerek söylemedim, zaten ben bu ifadeyi sana da söylemedim. Peki neden “sen tecrübesizsin” dedim? Sen kendini X jenerasyonunun dışında ifade ediyorsan, göreceli olarak bir X’e göre tecrübesizsin demektir. Yani ben bunu sana değil herhangi bir Y’ye söyledim. Benim vurguladığım şu idi: X’ler tecrübelidir ve şirket yönetiminde tecrübe bir vazgeçilmezdir, tecrübesiz fakat yetenekli bir insanın bir şirketi yönetmesi alınabilecek büyük risklerdendir. İstisnai olarak, tecrübesiz bir star ancak bir takım çalışması ve danışmanlar yoluyla karar verici mercilere gelebilir.

    Fatmanur Hanım’ın bahsettiği kesim de bu karar verici üst yönetim kesimi olan X jenerasyonu. Sen eğer Y jenerasyonu olarak orta kademe yönetim talep edersen, bu tabiki hiç uzak bir ihtimal değildir. Ama konumuz X’ler ve üst yönetim idi, eğer yanlış anlamadıysam.

    Bu arada beni sordun, ben 33 yaşımdayım ve bu yaşa göre ortalama bir tecrübem var diyebilirim. Sanırım yaşım da iki jenerasyon arası.

    “Seni başa alalım o zaman” derken de şunu demek istedim. Sen X’leri boşverin artık bize bakın diyorsun, sebep olarak da onların çağı yakalayamamasından başka birşey göremiyorum ifadende. Tamam da, peki onların iş, süreç ve insan yönetimindeki bilgi, tecrübe ve yeteneklerine ne olacak? Bunları da mı çöpe atacağız? Bence X’lere bu yapılacağına IK olarak bazı eğitimler verilse, danışmanlar atansa bu daha kolay bir yoldur. Siyah ve beyaz durumu (yükselt-çöpe at) değil bu, X’ler şu anki durumlarıyla açık gri, ve onları beyaza çevirmek de mümkün, bu da Fatmanur Hanım’ın yazdığı gibi yazılarla ve yukarıdaki tip desteklerle olabilir.

    Gelelim seni başa getirmeye: Tamam yüksek potansiyelli olabilirsin, ama 20 yıllık bilgi, tecrübe ve yetenek gelişimi senin için bu tip makaleleri okumakla, şirket eğitimleri almakla ve danışmanlarla beyaz olma doğrultusunda X’lerin bunları almasından daha mı kolay daha mı zor? Hangi yol daha pratik ve mantıklı? Uykusu olan tecrübeli bir şöföre dinlenme zamanı verip sabahleyin yola çıkmak mı? Acemi ve dinamik bir şöförle zaman kaybetmeksizin hemen karanlıkta yola çıkmak mı?

    Lütfen acemi, tecrübesiz sıfatlarını kendi üstüne alma. Ben X ve Y karşılaştırması yapıyorum. Sen de Y olduğunu ima ettiğin için sana kullandım, sen olmasan başkasına kullanırdım. Bu arada ben tarafsızım, ne X, ne Y. Aynı zamanda X’lerin avukatı da değilim, X’lerle çok sorun yaşadım, onları hep eleştirdim ama bir yandan da empati yapıp durumlarının kolay olmadığını anlayabiliyorum. İnsan beyni her organ gibi yaşlanıyor, bu konu tamam. Ama onu dinç tutmak imkansız değil. Ve önceki yazımda benim savunduğum, ancak dinamik, gelişimci, yenilikçi bir kurum kültürüne sahip bir yerde bir X kendini güncelleyebilir ve güncellemek zorundadır zaten. Hedefi ve felsefesi ile eylemleri birbirini tutmayan kurumlardaki X’ler ise hep aynı kalırlar. Senin onların yerine geçmen de imkansızdır. Bu yüzden bir Y ben görev almak istiyorum diyorsa bakacağı tek kurum tipi bu dinamik, gelişimci ve yenilikçi yerlerdir. Ama buralarda da rekabet çoktur, bu rekabet X’leri de içerir. 🙂

    Selamlar

    Reply
  16. 16

    Cihan

    İş dünyasında tecrübe kazanmak çok da zor birşey değil. Sonucta bir CEO, o koltuğa oturmadan önce CEO’luk yapmıyor. O da pozisyonunda öğreniyor. Yani insanların yetenekleri varsa her işin üstesinden başarıyla gelirler. Yan gel yat yöneticilerden, dar kafalı, gelişmeyen, statükocu yönetimlerden sıkıldık. Onlar sayesinde hizmet anlayısı gelşemiyor. Yolun önünde engeller. Yeni nesilin, Y kuşağının bu hantallığa düşmemesini diliyorum

    Reply
  17. 17

    çiğdem

    39 yaşında bir profesyonel olarak ben Y’lerle çalışmakta zorlanıyorum. Bizden farklı düşünüyorlar. Farklı yaşıyorlar. Herşey hızlı olsun istiyorlar. şirketler ayak uyduramıyor onların isteklerine. Email en iyi kullandığım araç ama ne yalan söyliyim, onun haricinde teknolojiden fazla anlamıyorum. Bu denli kullanılmasını da zararlı görüyorum. Fakat hayat o yöne gidiyor onu da görüyorum. Katıldığım bir konu, y kuşağının daha açık olabildiği, bizlerin ise daha kalıplara sıkışmış olduğumuz.

    Reply
  18. 18

    Burak Ozkan

    Erhan’ın yorumunlarının son cümlesini okuduğumda iyi bir nokta diye düşünüyorum. Fakat Türkiye’de bu tür imkanlar çok kısıtlı. Batıda bu tür olanaklar daha mümkünken, bizler bazen beklendik bazen de beklenmedik sebeplerden ötürü seçimlerimizi güvenli ortamlardan yana tutuyoruz.

    Reply
  19. 19

    Mustafa Demirkol

    Bence tecrübe iş dünyasında önemi fazlaca abartılmış bir konu. 27 yaşındayım, 3 yıldır iş hayatındayım ve “tecrübe”den kastedilenin ne olduğunu tam anlayabilmiş değilim.

    Tecrübe daha önce yaşanmış bir olaya, zamanla oluşturulmuş bir şablonla yaklaşmaktır. Örneğin tecrübeli bir anneanne torunu ağladığı zaman acıktığından mı, altını ıslattığından mı, yoksa ilgi istediğinden mi ağladığını kolayca anlar. Oysa o çocuğun annesi anlamayabilir.

    Ama iş hayatında tecrübe artık bu kadar da uzun yıllar gerektiren bir edinme süreci gerektirmiyor. Hatta bence bazı durumlarda yöneticilerin tecrübelerine güvenerek verdikleri kararlarda ciddi hatalar oluşabiliyor.

    Generation X’in kabul etmekte zorlandıkları bir konu var, o da generation Y’nin bilgiye ulaşımının eskiye nazaran çok kolay olduğu. Bugün örneğin iş yerinde en akla gelmeyecek bir olay yaşasanız bile, bunu google’da arattığınızda bu olayı yaşamış ve tecrübesini paylaşmış birisine rastlayabiliyorsunuz.

    Yeterince açık fikirliyseniz bunlardan kendinize pay çıkartıp, aynı şeyleri yaşamadan da kendinizi adapte edebilirsiniz.

    Bence tecrübe işin sonunda doğru çıktıları üretebiliyorsa değerlidir. Ancak malesef belli bazı kabullenmeler nedeniyle tecrübe yeteneğin önünde değerlendiriliyor generation X yöneticiler tarafından.

    Bu mantıkla da dinamik, yaratıcı, araştırmayı bilen ve öğrenmeye aç nesli klasik şirket yapılarında tutamıyorlar.

    Reply
  20. 20

    Erhan

    Merhaba Mustafa,

    Tecrübede verdiğin torun ve Google örnekleri nesnel örnekler. Bu nesnel örnekler iş dünyasında iş ve süreç gibi tecrübelere bağlanabilir. Y jenerasyonu belki teknoloji sayesinde X’in 10 yılda yaptığı nesnel tecrübeye 5 yılda ulaşabilir. Bu konuya kadar bakışına katılabilirim.

    Fakat X’lerin Y’lere nazaran öyle bir tecrübe tipi var ki, bunu istediğin teknolojiyi getir X’den daha kısa zamanda elde edemezsin. Bu da, insan ilişkilerinde olan tecrübedir. Tabi, X’in Y’den farklı olarak elinde tuttuğu yılların emeği zengin bilgi birikimini hiç saymıyorum.

    Bu yüzden yukarılarda hep dediğim gibi Y’ler sırayı beklemeli ve X’ler de güne ayak uydurmalı. Çünkü X’lerde günü yakalamayı bir tarafa koyarsak birçok nitelik var. Niteliğini kullanan var, kullanmayan ve tecrübesini de dediğin gibi yetenekli insanları harcamak için kullananlar da var, bunlara da karşıyız şüphesiz.

    Reply
  21. 21

    Burak Ozkan

    Mustafa’ya tamamen katılıyorum. Yorumu ve açıklaması dört dörtlük. Söyleyecek başka şey bulamıyorum.

    Reply
  22. 22

    Yaman

    Y’lerin sırayı beklemesi gibi birşey söz konusu olmamalı. Kim iyiyse o yer almalı. X’ler güne ayak uydurmalı. Uyduramıyorsa sistemden dışarı atılmalı. Ama Y jenerasyonunu anlayanların sayısı yukarlarda az olduğundan Türkiye’de bu iş zor.

    Reply
  23. 23

    Serhat Sine - serhat-sine.com/blog

    Merhaba,

    Bilgi sahibi olmanın önemi ve bilgiyi kullanma konusu üzerine, az çok birikimi olan Yeni nesil (aslında) daha iyi avlanıyor diyebilir miyiz?

    @Yaman ve Mustafa Demirkol: +1, kısa ve öz.

    Saygılarımla,
    Serhat SİNE

    No:Birde bilginin ne niyette kullanılacağı var ama o ayrı bir konu.
    ——
    @erhan: 15.mesajında hiç olmadığı halde alıngan biriymişim gibi izlenim oluştuğu için benim diyeceğim şudur ki: 1X gözünden iş hayatıma bakılınca tecrübesizsim. Doğruya doğru 😉 Bakalım daha neler göreceğiz.
    ——
    @Mustafa D.: Blog’unuda imdi gördüm, sağlammış 😉

    Reply
  24. 24

    Erhan

    Olayın Türkiye ile alakası yok, dünyanın her yerinde az veya çok X baskınlığı vardır.

    “Full otomasyon ile” çalışan bir fabrika ise sözkonusu firma, potansiyeli olan bir Y hemen üretim müdürü olsun, çünkü insan yok. Ama işin içinde insan tecrübesi, müşteri ilişkileri, insan yönetimi, liderlik vs. konular var ise bu teknoloji, google vs. ile yoğun olarak çalışılıp tecrübe edilebilecek bir durum değil, bunlar uzun zamanda elde edilebilecek özellikler.

    Alalım o zaman bir yuppie’yi ciddi bir buying center’a veya ihaleye sokalım. Oralarda ne işliyor? Yaratıcılık mı? Teknoloji mi? Bilgi mi? Dinamizm mi? Zeka mı? Bence bunlardan bilgi, zeka geçer ama bu görüşmelere sokulabilecek X’de de Y’de de ortak bunlar zaten.

    Bu görüşmelerde esas olan, sadece X’de üst düzey olabilen insan tecrübesi, ikna kabiliyeti, temsilde profesyonellik, liderlik, olgunluk ve diğer “ancak zamanla gelişebilen kişilik özellikleri”dir.

    Bu yüzden X’ler zamanı yakalarken, Y’ler de bu gerçekleri görüp, sabır denilen erdemi kazanıp, kendilerini X’lerin yerine hazırlamalıdırlar.

    Y’leri X’ler zorluyorken zamanında X’leri de üst jenerasyonu zorlamıştır muhtemelen, acaba bu X’ler hazır olmadan üstlerinin yerini alabilmiş midir? Almamıştır. Demek ki sorun X-Y sorunu değil, sorun hazır olma-olmama sorunu. Bu bağlamda, Y’nin beklemesi ve sabır göstermesi, X’in de kendini güncelleyip bulunduğu kurumu çağa uygun şekilde yönetmesi gerekir.

    *İstisna: EQ’su ciddi yüksek ve lider yuppie’ler.

    Reply
  25. 25

    Mustafa Demirkol

    Erhan Bey,

    Özellikle belli başlı karakter özelliklerinin zamanla kazanılabileceğinde hemfikirim. Kendimden de biliyorum 20 yaşındaki olgunluk seviyemle şu andaki olgunluk seviyem arasında dağlar kadar fark var.

    Olgunluk, ağırbaşlılık, insan ilişkilerini yönetme vb. yetenekler zamanla oturur, kabul.

    Ancak bu “zaman”ı nasıl değerlendirdiğinizle alakalıdır. Kimi insan vardır, bir ömre dünyaları sığdırır.. Kimi insan vardır geldiği gibi gider. Burada da önemli bir ayrım yapılması gerekiyor.

    Ben açıkcası generation X’de zaman geçtikçe karakterin ve yönetim becerilerinin otomatik olarak arttığı yanılgısını görüyorum.

    Kanımca herhangi bir karakter özelliği bekleyerek değil, pratik yaparak kazanılabilir. Bu pratikler sırasında tabi ki zaman geçecek, ama sırf zaman geçirdi diye o kişinin yetkin olduğunu düşünmek doğru değil.

    Yazınızda generation Y beklesin demişsiniz. Bence bekleyerek başarıya ulaşmak mümkün değil. Generation Y pratik yapsın, denesin, daha çok çalışsın deseydiniz buna katılabilirdim.

    Tekrar yineliyorum karakter özelliklerini kimi insan 2-3 senede geliştirir, kimi insan 20 sene geçse de geliştiremez. Bunun nesille bir alakası olduğunu veya sırf zaman geçirerek edinilebileceğini düşünmüyorum.

    Hatta generation Y’nin bu konuda da bir avantajı var, online araçları çok iyi kullanabildikleri için iletişimi ilerletmek, farklı görüşleri öğrenmek, vizyoner bakış açıları geliştirmek için imkanları çok fazla.

    Küçük hacimli networklerde uzun yıllar süren tecrübe geliştirme deneyimi yaşamak zorunda kalmış X nesli için bunu anlamak güç, ancak Y nesli bu konuda gerçekten çok farklı.

    Örnek vereyim, mevzu kişisel gelişimden açılmışken. Beğenerek takip ettiğim http://www.scotthyoung.com blog’unu bir inceleyin. Gencecik bir delikanlı, generation Y’ye sunulmuş imkanları kullanarak nasıl içine kapanık birisiyken dışa dönük, aklı başında bir karaktere bürünebiliyor zamanla.

    Tecrübe yaşanan küçük deneyimlerin birikimiyse eğer, bu devirde bu deneyimler derya olmuş, yüzmek isteyene açık duruyor.

    Reply
  26. 26

    Mustafa Demirkol

    Bir şey daha eklemek isterim. Geçenlerde bir makalede okudum, bilim adamlarının şu an bir senede çıkarttıkları orjinal makale sayısı bütün insanlık tarihinde çıkan orjinal bilim çalışmalarından bile fazla.

    Yani düşünün bir Da Vinci, Galileo, Pasteur, Freud vb. dahi bilim adamlarının yaşadığı dönemlerde bile ortalıkta bu kadar üretim olmamış.

    Bu üretim sosyal bilimlerde de aynı hızda geometrik artıyor. Yani insan psikolojisi, grup teorisi, sosyal dinamikler vb. gibi insana ve iletişime dair herşeyle ilgili hergün yeni bir şeyi anlıyoruz.

    Bu bilgiler içinde yönetim bilimine de gerekli pay düşüyor tabi ki. Sosyal bilimlerdeki bu gelişmeleri yakından takip eden bir yönetici (veya adayı) o tecrübeleri maliyetine katlanmadan da edinebilir.

    Son 7-8 yıldır günde ortalama 50 sayfaya yakın orjinal haber ve makale okuyorum, bugün herhangi bir konuda (varsayalım generation y management) 100 tane kitap okumuşsanız o konuda dünya çapında bir uzman olabilirsiniz. Ve bu herkese açık bir imkan.

    Teknolojinin fırsat eşitliği yaratması harika bir şey, ve bu eşitlik de okumayı seven, araştırmaya meraklı, yeniliklere açık gençlere tecrübeli yöneticilerin biriktirdiği deneyimlere ulaşma imkanı sağlıyor.

    Digg, stumbleupon, tweeter, del.icio.us vb. sitelerden haberdar olmayan, mesleki forumları takip etmeyen, yabancı dili zayıf olduğu için dünyadaki gelişmeleri izleyemeyen bir generation X’in kanımca gümbür gümbür gelen bir nesle karşı kullanacağı tek argüman tecrübe olmamalı.

    (yanlış anlamayın hitabım genel yaklaşıma, size değil Erhan Bey. Blog’ları takip edebildiğinize göre pek de klasik X neslinden sayılmazsınız)

    Vahşi kapitalizm’de onu şutlayalım bunu yerine koyalım mantığı var. Generation X gitsin Y gelsin dersek belki “daha adapte” bir nesli iş hayatına katarsınız, ama generation X ne olacak? Sokakta mı yatsınlar?

    Benim tavsiyem yavaş yavaş X neslini web 2.0’a alıştırmak, onları “iş yapan” rolünden çekerek “danışman” ve “akıl hocası” yapmak için biz elimizden geleni yapmalıyız. Ben kendi adıma uzun yıllar hayat tecrübesi biriktirmiş, emekli olmuş babama bir blog açarak görevimi yerine getiriyorum.

    Eminim X nesli teknolojiye adapte olmaya başladığında nesiller arasındaki bu boşluk kapanacaktır. TED mesela bunun çok güzel örneği… X nesli paylaşıyor, ben de açıyorum izliyorum onların tecrübelerinden kendime pay çıkartıyorum. ( http://www.ted.com/ )

    Sevgiyle…

    Reply
  27. 27

    Erhan

    Tekrar merhaba Mustafa,

    Ben daha önceki postlarda da dediğim gibi tarafsızım. X ile Y arasında olduğumu söyleyebilirim.

    Öncelikle Y beklesin derken çabalamasın demek istemedim. Zamana bıraksın, sabır etsin demek istedim. Bu süreçte de herkes çabalayacak tabiki… X de Y de…

    (Okumak – anlamak – öğrenmek) ile (yaşamak – tecrübe etmek – ders çıkartmak) çok farklı şeyler. İnsan tecrübesi – insan/müşteri/tedarikçi ilişkileri – insan yönetimi psikoloji ve yönetim kitapları okunarak ancak ve ancak fikir sahibi olunacak konular. Daniel Goleman, Peter Drucker, Jung veya Freud okunarak bu konular hakkında bir altyapı hazırlanır. Ama ancak pratik ederek ve tecrübe ederek bazı konular insanın bilincinde kalıcı olarak kalabilir. Tecrübe konusundaki görüşüm bu.

    Kitap okumak var, kitap okumak var. Çevremde hep gözlemliyorum, özellikle kitap okuyan gençlik ciddi kitapları sanki roman okurmuş gibi hızlı okuyor. Elimizde ciddi bir kaynak var ise oradaki yazanları özümsemek de önemli, bunun için de yazanlara arada ara verip, düşünüp ve bilinç altına uzlaşıp göndermek gerekiyor. Ben kendimden örnek verirsem, bir romanı tabiki ben de akıcı okurum ama elimde ciddi bir kaynak varsa her paragraftan sonra bir zaman ayırıp yazanların anlamını biraz düşünürüm ve öyle yollarım bunları bilinçaltına. Y jenerasyonu bu konuda bence biraz zayıf, sıkılgan bir yapıları var, herşeyin kolayını istiyorlar. Yani sonuçta bir konuda 100 kitap okumuş bir X ile Y’yi “ben en azından” aynı mertebeye sokamam. Okumak konusundaki görüşümde bu.

    X ve Y konusunda X’lerin network leri daha dardır. Y geniş network’ü ile insan tecrübesi açığını kapatabilir demişsin. Bir kere şunu söyleyim Linkedln veya Facebook gibi networkleri bir geçelim… bunlar sanal networkler. “Networking kavramı daha bunlar ortaya çıkmadan önce vardı.” Online network’lerde listendeki kişi sayısı seni yanıltmasın. Sen ne kadarıyla iş yapıyorsun o önemli. Bir kere mantıken yönetici konumdaki bir X ile yönetici konumundaki bir Y’nin networkundeki kişi sayısı hemen hemen aynı olacaktır, çünkü iş ve iş yapılacak insan sayısı bellidir. Bu yüzden burada Y’lerin X’lere karşı etkin network gücü görüşüne katılamıyorum.

    Tekrarlarsam, insan tecrübesi somut yaşanmışlıklarla elde edilir, ne teknolojiyle, ne sanal networklerle ne de okumakla.

    Selamlar

    Reply
  28. 28

    Kıvanç Doruk

    Mustafa’nın yorumları gerçekten hoşuma gitti. Özellikle içine dönük insanı bu sosyal medyanın nasıl dışa dönük -göreceli de olsa- olabileceğini de gösteriyor. İnsan hangi alanda iyiyse o konuya istediği şekilde yönelebiliyor. Zorla network yapıcam diye hem şık sohbetlere katılmak zoraki sohbetler yapmak zorunda kalmıyor. Üstelik başarılı olduğu konularda kendini gösterebiliyor. Bende baktığımda eskiden ne yaptığını pek bilmediğimiz arkadaşların bir anda neler yaptığını görür olduk. Bence çok güzel bir şey bu çünkü insanları aslında daha fazla tanıyoruz böylece. anlatması zor, yaşandıkça anlaşılıyor.))

    Reply

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2018 @ Tasarım ve Kodlama Albatros ♥ Tasarım'a Aittir.