Girişimcilik basit bir anlatıma sahip değil. Girişimci olabilmek için sanılanın aksine mutlaka dışa dönük” olmanız gerekmiyor. Dışa dönükseniz, belki işiniz daha da kolaylaşıyor, ama gerek şart değil. Girişimcilik cesaret istiyor; yani, korksanız da konuların üzerine gidebilme azminizin olması gerekiyor. Girişimciler, inandıkları işler doğrultusunda fedakarlık yapmaktan çekinmiyor. Yoktan var edebiliyor, problem çözmede farklı bakış açıları geliştirebiliyorlar. Düşünceleri ortalamanın dışında ve yaratıcı olduğundan, çoğunluğun görmekte zorlandığı, anlamakta direndiği, harekete geçirmekte çekindiği konuları aksiyona çevirmekten vazgeçmiyor.
Türkiye’de artık yükselen bir girişimcilik anlayışı var. Buradaki girişimcilikten kastım, buluş ve yaratıcılıkla birleştirilmiş bir “girişimci” anlayışı…
Dünyaca ünlü girişimci ve mucid Dr. Sadeg Faris’i geçtiğimiz haftalarda Istanbul’da dinleme fırsatı bulanlar, konferanstan çıkıp işe dönmek için sabırsızlandı sanıyorum. Zira, 2009 yılında New York’da yılın mucidi seçilen Faris’i dinleyip etkilenmemek mümkün değildi.
Faris, bildiğiniz dogruları yıkan, ezber bozan bir kişilik. Girişimcilerin yakındıkları bir takım sorunlar vardır ya, hani bunların en başında gelen “kapital” sorunu vardır. Yetimhane’de büyümüş olan Faris, kapitalini kendi yaratmış. “Fayda yarattığınızda, aranılan olursunuz” diyen Faris, son zamanlarda dinlediğim en önemli konuşmacılar arasında yer alıyor. Problemlere çözüm bulurken ki yaklaşımı “Indigenous solutions to problems” olarak tanımlıyor; ben bunu “ortamın özelliğine uygun çözümler” olarak tercüme ediyorum. Beni müthiş etkiliyor bu basit cümle. Kopya-yapıştır düşünce sisteminden uzaklaştıran, yaratmaya odaklanan ve bunu yaparken içinde bulunduğun koşullara odaklanmanı öneren bu sade tanım ne kadar da can alıcı.
Değişimi ve gelişimi getiren yöneticilere baktığımızda, kesinlikle ortalamanın dışında hareket etme yetisine ve güvenine sahipler. Faris’e göre Türkiye kendi kendini kolonize etmiş bir ülke. Yaratmaktan, değiştirmekten, dönüştürmekten henüz çok uzakta.
Faris’i örnek alacak olursak, UC Berkeley’de okumak üzere kazandığı burs, hayatını bir anlamda değiştiriyor. IBM’de çalışmaya başladığında, şirketin olanaklarından faydalanarak girişimciliğini ve inovatif bakış açısını şirketin yararına kullanıyor. Şirkete 7 adet Invention Achievement Award kazandırıyor ve Yılın Mucidi seçiliyor. Hak etmek için hizmet edin misyonuyla yol alıyor. Kendi şirketini kurma sebebini bilmesem de, yapabilecekleri konusunda daha fazla “karar sahibi” olmak istemesi sebeplerinin arasındadır diye düşünüyorum.
Türkiye ekonomik ve politik istikrarsızlıkları dolayısıyla zor zamanları sürekli bünyesinde tutma eğiliminde bir ülke. Bünyemizse alışabilme, beynimiz de adapte olabilme yeteneğine sahip. Öyleyse, buluş ve yenilikçilik doğrultusunda atabileceğimiz girişimci adımlar için ekonomik ve politik istikrarsızlıklar bir sorun değil, etrafında rahatlıkla dolaşabileceğimiz veriler olarak kalsın. Azim ve kararlılıkla ilerlerken, “acaba başarılı olacak mıyım?” sorularına kendinizi maruz bıraktığınızı farkettiğinizde, bunun doğal bir süreç olduğunu farkedin. Etrafınızda duran her başarılı insan, önemli olduğuna inandığı kararları hayata geçirirken, hafif bir endişe, hafif soru işaretleriyle dolu zamanlardan geçer. Onların diğerlerinden en önemli 2 farkı şudur: Biri, korku ve endişelerini yaşar ama dışarıya fazla hissettirmezler, çünkü yaptıklarına olan inançları daha kuvvetlidir. Ikincisi, endişe duydukları halde ileri adım atmaya devam ederler. Adına cesaret dediğimiz şey, işte böyle oluyor.



7 Comments
Bilge
Buluş ve yaratıcılıkla birleştirilmiş girişimcilik… Fatmanur hanım ben sizin yazılarınızı büyük bir hevesle takip ediyorum, her zaman yorum yazmasamda. şunu söylemek istiyorum tüm içtenliğimle, objektif ve doğal bir o kadar da gerçekçi ama her daim pozitif yazılarınız bizlere destek oluyor. bilmeme hep negatif yazmaya alışığız. bilmenizi istedim. lütfen devam edin. saygılarımla,
Ufuk Tarhan
Sevgili Fatmanur, bu konferans çok yazıldı. Bence bu içlerinde en ‘öz, yararlı’ aktarımlardan biri olmuş. Elinize, emeğinize sağlık. Yürekten kutlarım. Herkes okusun diye linklerini paylaştım. Keep walking:))))Sizin gibi ‘bilge’ gençlerle Gelecek sahiden Güzel Gelecek:))) Çok slm, svg.
Lalehan
Ne kadar cesaret verici olmuş. Sadeg Faris’i daha önce hiç duymamıştım. Konferansı kaçırdığıma da üzüldüm şimdi. Içinden kendime çok mesajlar aldım. ancak alphan manas’ın blogunda da yatırımcı bulmadaki zorluklardan bahsediyordu. türkiye henüz yatırımcıya mı sahip değil, cesur iş adamlarına mı sahip değil, dar vizyonla mı ilerliyor bilemiyorum ama alphan manas bile yatırımcı bulmakta zorlanıyorsa, bizler ne yapalim?:))))
ipek aral kişioğlu
Paylaşım için teşekkürler. Yaratıcılık konusundaki ekşikliğimizi gidermek, kopyala yapıştır yöntemine olan tutkumuzu, ki buna yeri geldiğinde ben de dahilim, engellemek için çok çalışmak gerek. Bilgi, bireyin özgün üretimi sonucunu doğuruyor. Bilgiyi harmanlamak ve olmayanı ortaya çıkarmak ciddi emek gerektiriyor. İşte o kadar çalışkan olduğumuz zaman, neden inovatif işler çıkartamıyoruz diye değil, çıkan işlerin kalitesi, etkinliği üzerine tartışıyor olacağız.
ANIL ALTAŞ
Fatmanur’cum, çok güzel bir yazı olmuş, eline sağlık. Dr. Faris’in konuşmasını kaçırdığıma üzülürken, paylaşımın sayesinde gitmiş kadar oldum. Sevgiyle..
Yaprak Alçıvan
Fatmanur hanım bu paylaşımınız için teşekkür ederiz. Ancak Lalehan hanıma da katılmadan edemiyorum. Yatırım bulmak için ortam yok, planları hayata geçirebilmek için mutlaka yurt dışı bağlantıları açık tutmalı. Sevgilerimle, teşekkürlerimle.
Fatmanur Erdogan
Merhaba Yaprak,Merhaba Lalehan,
Türkiye’de yatırımcı bulmak kolay değil. Dünyada da kolay değil, ama ABD’de imkanlar daha fazla örneğin, bu bir avantaj elbette. Ancak vermek istediğim mesaj tam da bu. Yatırımcı yoksa, başka yollardan imkanlar yaratılabilir. Yol belki daha uzun olur ama istiyorsak gerçekten, bir yolunu buluruz diye düşünüyorum.