Profesyonel olmanın bir özelliği profesyonel düşünebilmek ve hareket edebilmektir.
Iş dünyası duygulara pek de yer veren ortamlar değil her ne kadar duygular hayatımızda çok önemli bir yer tutsa da.
Her olayı kişiselleştirmekse hem profesyonel hayatta ilişkileri zedeler hem de ruhsal dengenizi altüst eder.
Eğitim sistemimizin “doğru iletişim” yöntemlerini öğretmekte yetersiz kalması, biraz da aileden gelen sebeplerden ötürü, ortaya karışık bir durum çıkıyor.
Her olayı kendi kişiliğimize yapılmış bir saldırı gibi algılanma eğiliminde olduğumuzda öncelikle kendimize zarar veriyoruz. Iş ortamlarında, normal hayat içerisinde çok sık gördüğümüz bir sorundur bu. Bir diğer durum olayları nasıl anlatmamız ve sunmamız gerektiğini bilmememizden yanlış ifade ettiğimiz, karşı tarafı suçlamaya yönelik ifadelerdir.
Orneğin: “Geçen yıl kurmuş olduğumuz sürecin 3. ayağını geliştirmemiz gerekiyor, bu proje üzerinde çalışırmısın?”
Bu cümleyi olduğu gibi alan bir kişi, sürecin geliştirilmesinin önemli olduğunu ve bu alanda çalışma yapılmasının süreci geliştireceğini ve bunu yapmak için işe el atması gerektiğini anlar.
Bu cümleyi kişiselleştiren biri, tasarlamış olduğu sürecin beğenilmediğini dolayısıyla yaptığı işten yöneticinin memnun kalmadığını, başarısız bir iş çıkarmış olduğunu düşünür.
Bu tür düşünce sistematiğine sahip olduğumuzda hem kızgınlık, üzüntü gibi duygularımız ağır basacak hem de ruh sağlığımızı da zedelemiş olacağız.
Duygusual olan kişilerde ise bu durum çok daha yoğun yaşanabilmekte, çünkü zor durumlar daha negatif duygulara yol açabilmekte.
Bu tür yapıdaysanız, ilişkilerinizi zedeleme eğiliminiz de yüksek olabilir: duygusal olduğunuz için de, örneğin yaptığınız tüm çalışmaların değer görmediğine inandığınız bir düşünce içine girmeniz de muhtemel.
Bu tür eğilimlerdeyseniz, hem düşünce boyutunda hem de davranış boyutunda yapacağınız bir kaç düzenli çalışma faydalı olacaktır. Olayları genelleme ya da kişiselleştirme eğilimindeyseniz, duygularınızın öfke ya da üzüntü içinde olduğu durumlarda konuya farklı bir açıdan bakıp bakamayacağınızı gözden geçirin.
Elbette her öfke ya da üzüntü durumu haksız olduğunuz ve durumu kötü algıladığınız anlamına da gelmez. Bazı olaylar ve durumlar saygısızca ve kişiye saldırır nitelikte de olabilir. Bu durumlarda da çevresel faktörlerin sağlıksız olduğunu ve kendinizi o ortamlardan ya da durumlardan çıkartmak için neler yapmanız gerektiğini düşünmeniz yerinde olacaktır.
MBA programları öğrencileri finans, pazarlama, IT gibi konularda uzman yapıyor, ama yükselmek için en değerli konu “iletişim” de sınıfta bırakıyor. Iş hayatı hem ne bildiğiniz hem de etrafınızı nasıl yönettiğinizle ilgilidir. Günümüzde mobbing olaylarının sıklıkça görüldüğü iş dünyasında, duygu ve düşüncelerimizi kuvvetlendirmek, hem aklımızı hem de ruhumuzu dengede tutmaya yardımcı olacaktır.
One Comment
Duygu Ozalan
Olaylari kisisellestirmemeyi ogrenmek de egitim isidir. hangi egitim sistemimiz mufredatina iletisim ve psikolojiyi koymakta. laf olsun diye konan derslerden bahsetmiyorum. aile ici iletisim de zaten ne nokta da biliyoruz. umitsiz olmak istemiyor insan ama bu hizda degisim cok zor…