Geçen yıl, Türkiye’nin önde gelen kurumsal holdinglerinin bir tanesinin İnsan Kaynakları Direktörüyle sohbet ediyorum. Bana şöyle diyor: ‘Benim insan ilişkilerim pek iyi değildir. İnsanlara kolay ısınamam. Bu şirkettekiler ben geldiğimde beni aralarına aldılar ve onlara ısınmamı sağladılar.’
Düşünüyorum.
Öyleyse bir insanın İnsan Kaynakları Direktörü olabilmesi için gerektiğini düşündüğümüz en önemli özelliklerden biri olan ‘iyi insan ilişkileri ve yönetimi’ belki de o kadar önemli değil! Diğer özelliklerinizin ağır basması bu eksikliğinizi kapatmaya yetebiliyor.
Düşünüyorum.
En başarılı yada yaratıcı insanların uyumlu ve iyi insan ilişkilerine sahip insanlar olduğu konusunda bir kanıt yok. Bu durum sadece takımla uyumlu çalışmayı sağlayan faktörlerden biri. Oysa ki genelde CEO düzeyindeki üst düzey yöneticilerin narsist olduğu doğrultusunda oldukça yüksek sayıda yazı ve çalışma mevcut. Narsistlerin uyumlu olduğunu söyleyebilir misiniz?
Türkiyedeki kurumların ‘uyuma’ takmış olmalarının onları inovasyon yaratmaktan oldukça uzaklaştırdığına olan inancımsa giderek kuvvetleniyor. Çünkü uyum sadece takım oyuncusu olmanın çok ötesinde, organizasyonel uyum ve bürokrasiyi beraberinde getiriyor. Kişisel görüşüm, kurumların takım oyuncusu yaratmaya yönelik workshoplar organize etmekten vazgeçip, farklı kişiliklerin tanımlanmasına ve takımların bu kişisel farklılıkları farkedip birlikte çalışabilme yollarını aramasıyla mümkün. Takım oyunu workshoplarının davranışsal değişimi sağlamadığına yönelik araştırmalar mevcut.
Dolayısıyla tavsiyem, MBTI, Kai veya benzeri bireysel ‘eğilimleri görmeyi sağlayan’ testleri daha önce almadıysanız almanız. Şirketlerinizi de motivasyon workshopları yapmaları yerine bu tip eğitsel çalışmalara teşvik etmeniz. Çalışma ortamınızı sadece uyumlu ve boyun eğen insan topluluklarıyla donatmak yerine farklılıklarla başa çıkabilen, farklılıkları kabullenebilen ve böylece yaratıcılığı öldürmeyen organizasyonlar oluşturabilesiniz.
14 Comments
Eren Kumcuoğlu
Uyum diye tanımlanan şey sakın alınan yanlış kararlara direnç göstermeme ve “Padişahım çok yaşa!” şeklinde ortalarda gezinmek olmasın?
Bence beklenen tam da bu olabilir.
Psikolojik baskı oluşturarak değil ama, soran, sorgulayan, “challege ederek” problem yaratan insan kıymetli insandır…
Uğur Özmen
Yine kendimi tekrarlayacağım. Bence 21. yüzyıl şirketlerinin en büyük sorunu bu: “Uyum ve Yaratıcılık’ı Bir Arada Yönetmek”.
Sanayi devrimi sonrasında (1910 – 1920 yılları arasında)temelleri atılmış, orta beceride ve orta zekada insanları yönetmek için kurgulanmış olan yönetim bilimlerinin aciz kaldığı noktayı vurgulamışsınız.
Okurlarınızın görüşlerini ve çözüm önerilerini merak ediyorum.
Asli
Takim oyuncusu olmak ve uyumlu olmak bana kalirsa basariya ulastiriyor insanlari. Ustelik direncli bir grup islerin uzamasina neden olurken uyumlu gruplar hizli cozume ulastirabiliyor konulari.
Devrim Derin
Merhabalar,
Motivasyon workshoplarının bir günlük motivasyonu sağladığını ve ertesi gün herşeyin unutulduğunu ve hatta zorlu bir toplantıda motivasyon eğitiminden, orada kurulan (eger kuruluyorsa tabi) dostuklardan zerresini görmediğimizi söyleyebilirim. Çalıştığım toplam 4 şirket oldu ve hiçbirinde de bu eğitimlerin faydasını 1 günden fazla görmedik. Çoğu insan zaten katılmak bile istemiyor!
Takım oyuncusu olmak nedir ki zaten? Ortalama çoğunluğun fikirlerini zorladığınız zaman şaha kalkıyor insanlar. Sizinde zamanınız bu ortalama çoğunluğu ikna edebilmekle geçiyor. Uyumlu olmak için çoğu zaman grubun fikirlerini desteklemeniz gerekiyor. Yoksa uyumsuz çocuk oluveriyorsunuz. O yüzden de kurumsal hayatı bırakıp kendi işimi kurdum.
Murat
Ben Amerika’da yasayan bir programciyim. Turkiyedeki is ortamlarini fazla bilmiyorum ama burada insanlarin huyundan midir suyundanmidir oturmus bir “musteri odakli” kultur var. Saygililar, anlayislilar, rekabetciler ama dinamikler cok farkli…bireyselliklerini koruyarak ortaklasa is yapmayi iyi beceriyorlar. Cogu insan birbirine yardim ediyor. Ucuncu dunya ulkelerinin vatandaslarinda aslinda biraz daha fazla cekisme oluyor. Bizler kendimizi kanitlamaya odaklandigimizdan sanirim.
Yaraticiliga gelince, ortak bir hareket anlayisi mevcut buradaki insanlarda. Bu da isleri kolaylastiriyor. Yaraticiligi korukleyen yapilar kurulu. Birde en onemlisi kimse insanlarin kisilikleriyle fazla ugrasmiyor buralarda. Yapilan isle ugrasiliyor. Insanlar farkli kisiliklere saygili, sevselerde sevmeselerde oyle. Belki biraz da yasalarin uygulanmasiyla alakali bir ogrenme olusmus olabilir.Ise yariyor ya onemli olan bu.
Metin Savas
Fatmanur hn., uyumlu olmaya calismanin yaratici olmayi nasil engelledigini anlayamadim. Uyum yaratici bir fikrin kabul gormesini destekler.
Selin
elbette olabilir. Adina basari deniyor…
Uğur Özmen
@ Metin Savas
Uyum, mevcut statükonun sürmesini destekler. (adı üzerinde zaten…) Yaratıcılık mevcutta değişim önerir. (Hatta bazı inanışlar, “yaratıcılık” kelimesini bile “Tanrı’ya eş koşuluyor” diye reddeder)
Yeterince açık mı?
Metin Savas
Ugur bey, takim icinde uyumlu olup insan yaratici fikrini kabul ettirmeyi daha iyi becerir bana kalirsa. Uyumsuz insanlarla kimse calismaktan hoslanmiyor. Bende dahil. Uyum olmayan ortamda yaratici olmaniz pek bisey ifade etmez. Cunku sizi kimse dinlemek istemez!
Uğur Özmen
İşletmecilik’de okurken “pazarlama / üretim” çelişkisine değinildi. Şirkette bunların sürekli birbirleri ile anlaşmazlık yaşayacağı söylendi. Sınıftan bir arkadaş: “Niye sürekli bir anlaşmazlık olsun ki? Yetişkin insanlar olduklarına göre, tartışır ve aralarında anlaşırlar” dedi.
Şimdi bu olayı anımsadım 🙂
Fatmanur Erdogan
Yapılan araştırmalar grupla uyumun yaratıcılığı öldürdüğünü gösteriyor. Bunun da haricinde en basitinden toplantılarda uyumu bozmamak için ses çıkarmamanın yanlış kararlara sebep olduğu da yine araştırmalar tarafından kanıtlanıyor.
Bu elbette ‘gecimsiz’ olmak anlamına gelmiyor. Takım çalışması dediğimiz şey bireylerin takımdaki diğer bireyleri farklılıklarıyla kabul etmesini gerektirir. Bunun içinde takımdaki kişilerin nasıl düşündüğünü bilmek gerekir. Oysaki genelde takım oyuncusu olmayı grubun dinamiklerini bozmamak olarak algılıyor, algılatılıyoruz.
Şirketlerde uyuma verilen önem ne kadar yüksekse yaratıcı fikirlerin harekete geçmesi o kadar güç olmakta.
Fikir vermesi acisindan bazi destekleyici belgeler ekte…
Bir tanimlama
http://creativity.netslova.ru/Conformity.html
Bir arastirma
http://online.sfsu.edu/~rpurser/revised/pages/CREATIVITYwam.htm
Bir yorum
http://www.shvoong.com/law-and-politics/1682097-conformity-stifle-creativity-energy/
Bir yontem
http://www.creativitycentre.com/cropley.htm
Bir makale
http://findarticles.com/p/articles/mi_m3190/is_v20/ai_4596535
Fatmanur Erdogan
Yapılan araştırmalar grupla uyumun yaratıcılığı öldürdüğünü gösteriyor. Bunun da haricinde en basitinden toplantılarda uyumu bozmamak için ses çıkarmamanın yanlış kararlara sebep olduğu da yine araştırmalar tarafından kanıtlanıyor.
Bu elbette ‘gecimsiz’ olmak anlamına gelmiyor. Takım çalışması dediğimiz şey bireylerin takımdaki diğer bireyleri farklılıklarıyla kabul etmesini gerektirir. Bunun içinde takımdaki kişilerin nasıl düşündüğünü bilmek gerekir.
Şirketlerde de uyuma verilen önem ne kadar yüksekse yaratıcı fikirlerin harekete geçmesi o kadar güç olmakta.
Bu konuda faydalanabileceğiniz birkaç döküman…
Bir arastirma
http://online.sfsu.edu/~rpurser/revised/pages/CREATIVITYwam.htm
Bir yöntem
http://www.creativitycentre.com/cropley.htm
Bir tanimlama
http://creativity.netslova.ru/Conformity.html
Bir felsefe
http://brainstorm-services.com/wcu-2005/emerson-conformity.html
Bir psikolojik bilim
http://www.psychologicalscience.org/journals/pps/3_2_inpress/Jost.pdf
Bir video
http://kariyeryolculugu.com/blog/2008/05/29/her-sirket-yaratici-yetenekleri-ariyor-ama-cogu-standart-sistemlerle-ise-alim-yapiyor/
Bir görüş
http://www.slowleadership.org/blog/2008/02/more-doubt-needed/
Bir imkan
http://www.mindpowernews.com/Nonconformity.htm
Bir yorum
http://www.shvoong.com/law-and-politics/1682097-conformity-stifle-creativity-energy/
Bir makale
http://findarticles.com/p/articles/mi_m3190/is_v20/ai_4596535
Uğur Özmen
Teşekkürler Fatmanur hanım,
“bana kalırsa”lardan arınmış, iş hayatı gerçeklerini akademik desteklerle sunduğunuz için.
Taci Yalçın
Gerçekten de çok faydalı bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum. RSS okuyucumda neden daha önce olmadığınız için de kendimi suçluyorum. Umarım yazılarınızın devamı gelir sıkça. İyi günler.