About the author

Related Articles

7 Comments

  1. 1

    Ceramica

    Hi,

    My name is Matt and I am partial owner of e-ceramica network. We are a very strong company selling ceramics and similar products. I will get straight to the point. First of all, sory to write to you like this, I could not find the contact form on your site. Our company would like to connect with sites like yours using links. Would you maybe be interested in link exchange with our site: http://www.e-ceramica.com ?

    Our site gets visited by few hundred of our partners each day and not to mention people who buy in our online shop: http://www.e-ceramica.com/ceramica-shop/ . So I belive we would both benefit out of link exchange alot. If you are interested in link exchange, please send me an e-mail on admin@sayeconomy.com .

    Thank you for your time and keep up with good work, I liked it alot!

    Matt

    Reply
  2. 2

    Eğitişim Kariyer Enstitüsü

    Fatmanur Hanım, yazınız gerçekten zihin açıcı. Özellikle kurumsal şirketlerde çalışanlar bir türlü buna inanmış ya da ikna olmuş değiller. Üniversite, mba, master, yeterli olacağına inanıyorlar. Fakat, öte yandan özellikle bilişim ve sosyal medya pazarlama çok hızla kendini güncelliyor. Bu yüzden takip ve gelişim belli bir program içerisinde ve sürekli olursa sanırım güzel gelişimler sağlanır.

    Reply
  3. 3

    Hüseyin Erkmen

    Kendisinin de katkısıyla artık ne bir standard ne bir klasik kavramı var, hiçbiri kalmadı.

    Reply
  4. 4

    Uğur Özmen

    Kurumsallık, kurumları ilgilendiren kavramlarda (liderlik gibi)”kan zehirlenmesi” (akraba evlenmesi)ne neden olacak şekilde abartılmadığı sürece, standartlaşma gerektirir.

    Önemli olan, bireyi ilgilendiren kavramları kurumsallık ile karıştırmamaktır.

    Reply
  5. 5

    Erhan

    Bence kurum kültürü, şirketine ve şirketin bulunduğu ülkeye, kültürüne ve ekonomik yapısına göre değişir. Bahsettiğiniz gibi Türkiye’de yöneticilerin hayattan bezmiş hali tamamen yukarıdaki faktörlerle ilgilidir ve oluşabilecek birçok kurum kültürü tipinden bir tanesidir.

    Kalite yönetimi ürün, hizmet, süreç derken kişiye de ulaşmışsa bu bir seçim olayıdır. Şirketin yöneticisinden ne beklediğine bağlıdır. Eğer Top Management yöneticisine rutini koru biz yukarıda kararları veriyoruz, eğer birşey değiştirirsek sana yeni bir rutin sunarız deyip kendisinden sadece insan ve süreç yönetimi bekliyorsa dediğiniz gibi olur, yönetici bir zaman sonra bayılır.

    Amaç kurum kültürünü inşa etmek ise bu illa yukarıdaki gibi yapılmayabilir. Yukarıdakilerden hiçbiri yapılmayıp flexible, dinamik, yenilikçi, yaratıcı bir çalışma şekli ile de bambaşka bir kurum kültürü inşa edilebilir.

    Konu, kurum kültürünü stabilleştirmek de değil, çünkü yenilikçi bir kurum kültürü de stabilleştirilebilir. “Konu, ilgili firmanın nasıl bir kurum kültürü amaçladığı, bu da bir seçim… ya kaplumbağa ya tavşan….”

    Yazınızdaki örneklerden aldığım gelişime kapalı bir yapının kurum kültürü, ki bu yegane kurum kültürü tipi değil.

    Bu kurum kültürünün yöneticisi özellikle yaratıcıysa çok sıkılır diye düşünüyorum ve ona “tavşan tipi” kurum kültürü olan bir konzern diliyorum.

    Reply
  6. 6

    Uğur Özmen

    Elimden geldiğince, üst yönetim bakış açısı hakkında yazmaya çalıştım. Daha sırada birkaç tane daha yazı var.

    http://ugurozmen.com/blog/is-hayati/anlat-abi-anlat
    Yorumlarda da bazı eklemeler / açıklamalar yaptım.

    Aşağıdan bakanlara ait ilginç örnekleri de vereceğim elbette.

    Reply
  7. 7

    esin kalyoncu

    MIRNAV MIRNAV PİS(ssstt) KEDİLER!!!
    (42. yaşımı ve mesleğimin 20. yılını yaşadığım şu günlerde, ‘’Sende bir tür Benjamin Button durumu sezinliyorum,’’ diyerek beni (u)mutlandıran güleç yüzlü iş arkadaşıma şükran duygularımla…)

    F. Esin KALYONCU
    Yeditepe Üniversitesi
    İngilizce Okutmanı

    ‘’Anneciğim, minnacık, miniminicik beyaz bir kedi alalım, n’olur’’ diye haftalardır yalvarıyor 4 yaşındaki oğlum Ali Ozan. Salondaki neredeyse hiç kullanılmamış tek kişilik krem rengi koltuğumuzu ona yuva yapmak üzere gözüne kestirmiş. Hergün anlatıyor bize o kedicikle ilgili çocuk kalbine sığdıramadığı hayallerini, planlarını. Geceleri uyumadan önce rüya perisinden o kediyi göstermesini istiyor kendisine.
    Epeyce bir kaynak taradım ben de konu ile ilgili. Kediyi ev arkadaşı olarak seçmiş kimselerle konuştum. Bir kısmı, ‘’Ay ne güzel düşünmüş çocuk; al vallahi çok iyi olur’’ derken, bir kısmı ‘‘boş ver, deli misin, (çok) zor olur çocuklarla’’ diyerek vazgeçirmeye çalıştı. Hemen hepsi bakımının masraflı olduğundan bahsetti ve tatile giderken veya birlikte yolculuk yaparken göz ardı edilemeyecek şekilde sıkıntı olabilir diye uyardı beni. Yine de hepsinin ortak bir özelliği vardı: mutluydular kedilerinden söz ederken. Evin bir nüfusundan bahsediyorlarmış gibi konuşuyorlardı ve konuşmaya önce hafiften şikâyet ederek başlasalar da sözün ortalarına doğru—hele bir de kedi besleyen başka birileri daha varsa konuşulan ortamda—her birinin yüzünde kocaman gülücükler açılıyordu. Çocuklar, yetişkinler, yaşlılar kedileri ile yaşadıkları unutulmaz anları ve anıları anlatırken kahkahalar gülüşmeler birbirine karışıyordu. Belli ki her biri için önemli ve hatta vazgeçilmezdi kedileri.
    Size bir sır vereyim mi?
    Kedinin, hayatlarında çok önemli rol oynadığı bir grup insan daha tanıyorum ben:
    İngilizce öğretmenleri !!!
    Evet, evet yanlış okumadınız. İngilizce öğretmenleri. Onlardan biri olarak içimi dökme niyetindeyim bugün.
    İngilizce Dilbilgisi dersinde o günün konusu ‘’prepositions’’ (ilgeçler) ise dersinize kedisiz girmeniz neredeyse düşünülemez. Mesleğinizin ilk yıllarında ders kitabının ilgili sayfasındaki kedi—hani ‘’This is a cat’’ olan— pek bir sevimli görünür gözünüze. Öğrencilerinize ilk aşamada ilgeçleri tanıtmak amacı ile —muhtemelen sunumu sadece sizin unutulmazlarınızın arasına girecek bir deneyim için–- üç gün kadar öncesinden ön hazırlık yapar ve biricik sunum malzemeniz olan o kediciği o üç gün boyunca der(s)(t) ortağınız yaparsınız. O üç gün zarfında o size alışır, siz ona alışırsınız. Kedicik, mesleğinizin o günlerinde o bildik tanıdık tatlı, minik şeydir. Ve siz öyle özenle hazırlanmışsınızdır ki kutu ’ nun üstü ’ nde –o gün itibarı ile—sevimli görünen kedi size kendinizi bir dahi, sıra üstü bir öğretmen gibi hissettirebilir. Eh, sınıftaki o haylaz çocuklarla bir mucize yaratmış, tarih yazmışsınızdır. Sunumunuz, diğer İngilizce öğretmenlerinin hayatında fark yaratacak niteliktedir adeta. Ne de olsa ‘’The cat is on the box,’’ dır. Fırsattan istifade ‘’on’’ ile birlikte ‘’over’’ ve ‘’above’’ ilgeçleri de yine o şirin kedinin yardımı ile tanıtılmış ve bir kedi ile üç kuş birden tutulmuştur.
    Bir kaç yıl sonra, ilgeçlerle ilgili sunumunuz esnasında sıkıldığından olsa gerek kedi – ‘’the cat’’ yani—sıranın üstünden inmiş, olaya biraz ‘’action’’ katmak düşüncesi ile kutu ’ nun dışı’ na konuşlanmıştır. Eh canım, sunumunuz da hala kendisinden ve sizden söz ettirecek niteliktedir. Öğretmenliğiniz de, kedinin rengini değiştirmeyi ve patilerinin arasına bir yün yumağı iliştirmeyi akıl edebildiğiniz için bal gibi de sıra dışı kabul edilebilir. Ne de olsa o gün artık sizin üstün gayretlerinizle ‘’The cat is out of the box,’’ dır ve size minnet dolu gözlerle bakmaktadır. Fırsat bu fırsat, —hazır kedi de oyun istiyor— ‘’beyond’’ ilgeci de tanıtılıverir. Kedinizin oyuna dalması ile birlikte tutulan kuşların sayısı azalsa bile sizin özverili çalışmalarınız devam eder.
    Mesleğinizin on yılını geride bırakmış da olsanız kedinizi bırakmış olamazsınız. Siz ilgeçleri artık kedi ile değil başka varlıklar ve/veya nesneler ile öğretmeyi isteseniz de şansınıza o öğretim dönemi için seçilen kitabın ilgeçler konusunun yer aldığı sayfada kadim dostunuzun—ama bu defa yine mi sen diye sorgulayan bıkkın ifadeli—gözleri ile karşılaşırsınız. Kedicik, düş yakamdan der gibi bakarken sizin içiniz cız eder fakat elinizden gelen bir şey yoktur çünkü—o bilmez ama– öğretim malzemenizi seçme özgürlüğünüz (çoğunlukla) yoktur. Sizin otuzunuzu çoktan devirmiş ve büyük olasılıkla hala bekar ve yalnız oluşunuza nispet yapar gibi, o yine ortalıkta cıvıl cıvıl dolanan ‘’the cat’’dir. Onca yıla meydan okumayı başardı diye içlendiğiniz kediciği bu kez kutu ‘ nun içi ‘ne tıkıştırıverirsiniz. Değişmeyen koşullar gereği, sizin de artık sıra ‘ nızın içi ’ nde kalmayı, sıra içi olmayı öğrenmeye ve/veya kabullenmeye zorlandığınız dönemeç işte tam da burasıdır. Artık, ‘’The cat is in the box,’’ dır. Sizin kanatlanarak uzaklaşan idealizminizi örnek alan kedi de kuşları kovalayabilecek özgürlüğe veda etmiştir ama bu defa orada, o kutunun içinde yalnız değildir.
    Sonunda, beklenen olur. Bu aşamada, muhtemelen sigaraya ve/veya öğrencinin elinden çıkmış her kağıtta sadece hataları görmeye/bulmaya bağımlı, robotlaşmış, (İngilizce) düşünme yeteneğini (neredeyse) kaybetmiş olan İngilizce öğretmeni, görüş alanına giren bütün kedilere gıcıktır artık. Kedilerin yeri kutu ‘ nun altı ‘dır, dolayısıyla, ‘’The cat is under the box,’’ olmalıdır. Mümkünse oradan çıkmamalı, hatta gözünüze hiç bakmamalıdır. Zaten ortalıkta öğretilecek başka ilgeç ya da tutulacak başka kuş da kalmamıştır. Kedileri ‘’Pisstt!!!’’ diyerek kovalama zamanı çoktan gelmiştir. Fatura, bir zamanlar gözünüze şirin mi şirin görünen o minicik oyun yumağı kedilere kesilir. Zaten güzelim gençliğiniz bu ‘’Pis kediler!!!’’in elinde tükenip gitmiş ve sizi de sıra ‘nın altı ‘na hep bu kediler itmiştir.
    Nihayet emekliye ayrılırsınız. Ancak, çoktan evlenip çoluk çocuğa karıştığınız için sizi özleyen(!) kedilerin ısrarlı mırnavlarına hayır diyemezsiniz. Bir de ufak değişiklik yapar, kedileri kutudan çıkartırsınız ama öyle çok da uzaklara gitmeden, ve yeniden, ve üstün bir gayretle sıra üstü, sıra dışı, sıra içi ve sıra altı ‘ nda kovalamaca oynamaya başlarsınız.

    21 Mart 2009
    İSTANBUL

    *** Sıra üstü, sıra dışı, sıra içi ve sıra altı ifadelerinin örneklendirilmiş tanımlamaları için, Boğaziçi Mezunlar Derneği’nde gerçekleştirilen Girişimcilik Okulu, Sıra Dışı Yaşam Becerileri ve Sıra Dışı Gelecek Mimarlığı programlarının tasarımcısı olan
    Sayın Melih ARAT’ın bu yazıya ilham veren Sıra Dışı Yaşam Becerileri adlı kitabına bakınız.

    Reply

Leave a Reply to Uğur Özmen Cancel Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

2018 @ Tasarım ve Kodlama Albatros ♥ Tasarım'a Aittir.