Şirketlerin büyük bir çoğunun şirket bağlılığı (loyalty) konusuna “geleneksel” açıdan baktığını düşünmeden edemiyorum.
Şirkete bağlılık diye birşey olmaz, çünkü bağlılık kelimesinin içerisinde biraz da “koşulsuzluk” vardır. Bu da şirkete körü körüne bağlılığı teşvik ettiğinden içinde risk barındırır. Risk, bağımsız düşünmeyi ve muhakeme etmeyi sekteye uğratmasındandır.
Öyleyse, başarıya koşmak için neyi teşvik edebiliriz?
Hedeflerinize, tutkularınıza, heyecanlarınıza, hayallerinize ve hayat amacınıza bağlılığı teşvik etmemiz daha yararlı olur. Ne zaman ki heyecanlar şirketin heyecanlarıyla örtüşür, o zaman verimli ve tatminkar bir işbirliği olur. “Şirketime bağlıyım” diyen bir çalışanınız varsa size şu mesajı veriyordur: “yaptığım işi, birlikte çalıştığım insanları ve bir amaç uğruna hareket etmeyi seviyorum”.
Tutkulu olmadığımız şeyler için enerji sarfetmek zordur. Yetenekli olmadığımız konularda gelişebilmek için inanılmaz bir çaba sarfederiz. Yeterince azmimiz yoksa da tökezleriz. Neden mi?
Çünkü bakın.
Kurumlar da aynı şeyleri yapar.
Vizyon belirler.
Hedefler koyar.
Kültür oluşturur.
Hadi hepbirlikte yürüyelim der.
Kurum vizyonunu paylaşanların hareket gücü ile vizyonu paylaşmayanların hareket tarzının benzer olmasını beklemek pek de doğru olmaz.
Gelişmek isteyip de gelişemediğiniz ortamda şirkete bağlı hissetmeniz daha farklı nedenlerin baskın olduğuna işaret eder. Böyle bir ortamda kaldıkça körelmeniz ve heyecanınızın düşmesi de kaçınılmaz olur. Bu tarz bir durumdaysanız ve değişim yapacak cesaretiniz yoksa, sizi heyecanlandıran “iş dışı” çalışmalara vakit ayırmayı deneyin.
Sevdiğiniz şeyleri yapmak sizi dinamik bir hayata sokacağı gibi çalıştığınız yerde hissettiğiniz huzursuzluğu minimize etmenize yardımcı olur. İşinize daha yaratıcı bir açıdan bakabilmenizi ve hatta tatmin olmanızı bile sağlayabilir. Tabii, en güzeli, birden fazla ilgi alanınız varsa, bunları yapmak için ille de işinizden sıkıldığınız zamanları beklememeniz. Aksine, hayatınızı canlandıran her ne varsa, bunları yaşamınıza yerleştirecek gücü yakalayıp, heyecanlarınızın arkasından gidecek disiplini yaratabilmenizdir esas olan.
Bazen gelişebilmek için bırakabilmeyi bilmek de bir erdemdir.