Kurumlar “yetenek yönetimi” masallarıyla kendilerini uyutadursun, kurumların yetersiz yönetsel yaklaşımları yetenekli yöneticileri kurumlardan uzaklaştırmaya başladı bile.
Yetenekli insan yönetendir, yönetilen değil.
Cisco CEO’su John Chambers’in söylediklerine kulak verelim.
Çoğunluğun gözden kaçırdığı ufak gibi gözüken ama önemli bir nokta yeteneği yönetmeye çalışma çabasıdır, çünkü yetenek dediğiniz şey bir çok psikolojik faktörün bir araya gelmesiyle hareket eder. Kurumların yetenekli çalışanları kutular içine sıkıştırma girişimleriyse, yetenekle değil sistem kurmakla daha ilgili olduklarına işarettir.
Yetenekli çalışanların 2012 yılında daha önceki yıllara göre daha fazla oranda kurumsal hayatları terk etmesi ve bağımsız çalışmayı tercih etmesi bekleniyor. Bu rakamların önümüzdeki 5 yıl içerisinde de önemli ölçüde yükseleceği öngörülüyor. Bu tür yeteneklere de“supertemp” adı veriliyor. Yeteneğin yönetilemeyeceğini kanıtlayan en önemli göstergelerden birinin bu trend olduğunu düşünüyorum. Uluslararası şirketleri, dolgun maaşları ve itibarlı ünvanları bırakıp kendi işlerini kuran bu yetenekliler yavaş yavaş kurumsal dünyaları terk etmekte.
Yetenekli çalışanlara kurumsal ortamlar yetmiyor.
Yetenekli dediğimiz kişiler yaratabilen, insiyatif alabilen, hareket gücü olabilen ve varlığını bir şekilde gösterebilendir. Yetenekli çalışanlardan verim alabilmek için onları daha özgür bırakmanız gerektiği gibi yeteneklerini her gün kullanmalarına da izin vermeniz gerekiyor. Kurumların hemen hemen hepsi için inovasyon ve yaratıcılık olmazsa olmazken, inovasyonu getirebilen yetenekleri kuruma uyum sağlamak ve statükoyu korumaları için bağlamak yetenekli yöneticilere pek de cazip gelmiyor. Üretkenliği düşen supertemp’ler, tekrardan üretken olmak ve kendilerini iyi hissedecekleri, daha tatminkar bir iş yapabilmek için kurumları kendi bürokrasileri ile başbaşa bırakmayı tercih ediyorlar.
Supertemp’lerin sayısı arttıkça, kurumlar da bu yeteneklerle çalışabilmenin yollarını arıyor elbette. Nasıl ki Y kuşağı kurumların anlayışını değişime zorladı, supertemp’ler de benzer şekilde kurumların halihazırdaki yönetim tarzlarının yeteneklileri elde tutmak için artık yeterli olmadığından, kurumları değişime zorlamakta. Özellikle teknolojinin gelişmesi ve çalışana artan oranda imkanlar sunması, bu tür seçimleri de kolaylaştıran faktörler arasında. Yapılan bir araştırmada önümüzdeki 10 yıl içerisinde işe alınanların %62’sinin Supertemp olmasi bekleniyor.
One Comment
Nihal Ergincan
Merhaba makalenize bütünüyle katılıyorum onlardan biriyim su anda ingilterede y dilimi geliştiriyorum dönüşte yeni ufuklara açılacağım inşallah sürekli kısıtlanmak ve kalıplara koyulmak ootekilestirmek ve ben sadece yoneticimin istediği bir yonetici olmamayı ve hergüm aynı çözümsüzlüklerde mücadele etmemeyi sectim TSK açıkça bu sorunun altını çizdiğiniz için saygilarimla