Otuzlu yaşlarında bir iletişim uzmanı olan Derya, bu yaşına kadar aynı şirkette, aynı pozisyonda, sınırlı sorumlulukta ve etrafında yaptığı işi her zaman düzeltenlerin ve ne yapması gerektiğini ondan daha iyi bilen ve yapanların bulunduğu bir ortamda çalışmış.
Yaptığı işi geliştiremeyen ama verileni -vasat da olsa- yaparak yaşayan biri Derya. Mutlu bir çalışan. İşini zamanında bitirememesi onda kaygı, endişe, üzgünlük duygusu yaratmadığı gibi, sorumsuz davranışı karşısında da anlayış bekleyen biri.
Etrafında bulunanların başarılı çalışmaları nedeniyle güven ağı etrafında çalışıyor olmasından dolayı bu güne kadar işini koruyarak devam etmiş. Ama bir arpa boyu da geliştirmemiş ne bilgisini ne de yetkinliklerini.

Bu fotografı Rajahstan, Pink City diye bilinen Hindistanın en fakir köylerinde gezerken çektim. Öyle büyüleyici bir güzellikteydi ki, üzerindeki baş örtüsünün renklerini başka hiç kimse sanırım bu kadar güzel taşıyamazdı. Dünyada birçok insan sadece fırsat eşitliği olmadığından, imkanları yetersiz olduğundan, potansiyelleri hiç bir zaman keşfedilmeden bir varmış bir yokmuş misali yaşıyorlar…
Yıllardır aynı pozisyonda aynı işleri yapıyor olduğundan ve eh artık yaşı da 30’lara geldiğinden müdür olması gerektiğine karar veriyor. Kendi şirketinde müdür olamayınca, (müdür ünvanı verelim deniyor ama ücrette değişim yapılmıyor) başka bir şirkete geçiyor. Müdür olunca, haliyle kendine biraz daha sorumluluk verilmiş: düşünmesi, geliştirmesi ve yönetmesi beklenmiş.
Derya başarısız performans göstermeye başlamış; yeteneği ve yetkinliğinin yetersizliği hem yöneticileri hem de ekip arkadaşları tarafından farkedilmesine rağmen, bir tek kendisi başka bir dünyada yaşamaya ve harika yeterlilikte olduğuna inanmaya devam etmiş. Bu yüzden de sorumluluklarını yerine getiremeyen, eline verilen işi kendisi değilde ancak ekip üyelerinin yardım çabasıyla tamamlayabilen, verilen deadline’lara hiç uymadığı halde bunun normal olduğunu ve defalarca zamanı uzatabilme özgürlüğü olması gerektiğine inanan Derya, bu şekilde giderse 40’larına kadar aynı pozisyonda, aynı sınırlar içinde, aynı ücret bandında hareket etmeye doğru yol alıyormuş! Ta ki sevgilisi onu terk edip, “Sen ne bilmediğini bilmeyen, sorumsuz birisin ve hiç değişemeyeceksin. Seni terk ediyorum” diyene kadar…
Derya, henüz kendini ne kendine ne de dışarıya kanıtlayamamış bir çalışan.
Ne Bilmediğini Bilmemek
Neyi bilmediğini bilmeyen çalışanlar genelde çalışılması en zor olanlar. Öğrenmeleri güçtür, biraz birşeyler biliyorlar diye herşeyi herkesten daha iyi bildiklerini düşündüklerinden ukaladırlar. Ukala olduklarını bildikleri için “cici insan” rolüne bürünüp, insanların onları sevmeleri için çaba harcarlar. Genellikle uzman gözler tarafından hızlıca bu yönleri fark edilir. Bu yönden narsistik özellik taşırlar.
Ne bildiğini bilmemek, özbilgisi olmadan özgüven sahibi olanlara mahsustur.
Derya’nın, ne bilmediğini görebilmesi için iki şeye ihtiyacı var: birincisi, yöneticisinin kendine verdiği geri bildirimleri ciddiye alması ama bu Derya için çok zor olacaktır, çünkü her ne kadar geri bildirime açıkmış gibi gözükse de, bu bilgileri hızlıca özümsemeyecektir.
Bu durumlarda, en iyi çözüm yollarından biri, Derya’nın büyük bir hatayı yapmasına izin vermektir. Bu da genellikle kurumlarda yapması zor olandır, çünkü tüm ekibe yansıması olacaktır. Yanısıra, Derya’nın sorumluluğu yine üstlenmeme ihtimali de aslında kuvvetlidir. Yine de faydalıdır, çünkü performansı olmayan bir çalışanı kurumların tutmak istemeyeceğini göz önünde tutacak olursak, bu yöntem, hem kişinin gelişmesi yönünden, hem de işini koruması açısından olumludur. İkincisi, Derya’nın eline zorluk seviyesi olan bir proje verilmesi ve ekibin içerisinde Derya’dan daha yetkin ve kuvvetli kişilerin eklenmesidir. Derya, böyle bir ekip içerisinde eksiklerini ister istemez görecek, onlardan daha yetkin kişilerin arasında kendi eksiklerini fark ederken, öğrenecektir.
Görüldüğü gibi, yetkinliği ve yeteneği kısıtlı olan çalışanların kurumlara maliyeti oldukça yüksek. Yoğun iş temposu içerisinde, zamansızlığın hakim olduğu iş dünyasında, Derya gibi çalışanların sayısı ne kadar fazla olursa, Derya’ların yarattığı ek yük, eğitim masrafı ve zaman yükü, departmanların üzerine bir ağırlık olarak çökecektir.
Sorumluluğa Hazır Olmak
Sorumluluk başarı getirir. Hazır olmadığımız sorumluluklarsa kimi zaman hüzün.
Derya, ünvan isteyip altını dolduramayanlardan. Bir de ünvan isteyip, gerçekten hak edenler var ama genellikle yetenek sorunu olduğu bilinen Türkiye’de bu durum çok daha nadir. Aynı durum üst düzey seviyeler için de dolayısıyla geçerli. Vizyon sahibi olmadan, konum sahibi yapmak zorunda kalınan dolu yönetici bulunuyor. ManpowerGroup 2015 Yetenek Açığı Raporu’na göre Türkiye’de yetenek açığı %63! Hiç de azımsanacak bir rakam değil.
Sorumlu bireylerin azimleri vardır. Hırsları değil! Hırslı insan, projesi istediği gibi gitmediğinde bileklerini kesmeye kalkabilecekken, yöneticine tavır takınırken, azimli insan, tutkusu olduğu konuda yapmak istediklerini başarana kadar yol almaya devam eder.
2009 yılından beri kurum kültürlerini değiştirmek amacıyla “Social Media Ambassadors” isimli bir dijital kültür değişim projemi Türkiye’de hayata geçirmek arzusundaydım. Katıldığım konferanslarda da projeyi açık açık anlatıyordum. Fikri duyan çok kişi olduğu halde, nasıl uygulanması gerektiğini bilmedikleri için uygulayamıyorlardı. Ben de bu fikri ancak 2014 yılında uygulamaya koyabildim. Çünkü bazen bazı şeyleri yapabilmek için doğru zamanda doğru yerde olmanız gerekir. Durum ve şartların da fikirlerinizi kabul edebilecek olgunlukta olması önemlidir. Günümüzde bir dolu inovasyon, toplumun ve şartların hazır olmaması sebebiyle bekletilmekte. Önemli olan, inandığınız işlerin arkasını bırakmamak.
Bir Başarı Egzersizi
Yaratıcılık, Girişimcilik ve Toplumsal Gelişim üzerine IPPA Istanbul Pozitif Psikoloji Akademisi’nde verdiğim eğitimlerimde bireylerin ve kurumların sorumluluk bilincini yükseltmeleri ve başarı elde etmeleri için cevaplamalarını önerdiğim 4 soru var.
- Başarılı olduğunu düşündüğünüz 4 kişiyi belirleyin. (Başarı kriterleriniz size aittir)
- Başarılı bulduğunuz bu kişilerde onları sizin gözünüzde başarılı yapan temel kriteri belirleyin.
- Sizce ve yaptığınız araştırmalar ya da gözlemleriniz doğrultusunda bu kişileri başarılı yapan faktörleri ortaya koymaya çalışın.
- Size göre başarılı olmanız için gerekli kriteri belirleyin.
Kendini Kanıtlamak
İnsanların sizi dinlemesi için kendi hakkınızdaki düşüncelerinizin olumlu olması yetmez. Başkalarını da ikna edebilmiş ve en az bir büyük işe imza atabilmiş olmanız gerekir. O zamana kadar her ne kadar harika bir yetenek de olsanız, yaratıcı fikirleriniz de olsa, insanların sizi dikkate alması hiç de kolay olmayacaktır. Bu yüzden de kızıp, sıkılmaktan, kaale alınmadığınız için sağa sola saldırmaya devam etmektense, üretmeye ve inandığınız işlerin arkasından gitmeye devam etmelisiniz.
2 Comments
Pingback: Kendini Kanıtlayacak Cesaretin Var mı? - #deyir
Zehra
Bir dipnotda benden; Deryaların hiç gözden çıkarıldığını görmedim. Tam tersi altında çalışanlar 4 tur yenilense bile Derya haklı çalışan haksız durumunda. Ne zaman gözden çıkarılır işte o zaman gerçek yük ortadan kalkar ve gerçek hak edenler yükselir…