Capital dergisi 2000’lerde başlattığı Türkiye’nin En Beğenilen Sirketleri araştırmasında, 18 kritere göre şirketleri değerlendirmeye başladı. Kurum itibarı, yönetim şeffaflığından, kurumsal sorumluluk performansına kadar bir dizi konunun ölçümlenmesi sonucu belirleniyor.
Temelde itibarı oluşturan güven duygusu. Güven duyduğumuz insanlarla dost oluyoruz, güvendiğimiz ürün ve hizmetleri alıyoruz, güvendiğimiz zaman kendimizi iyi hissediyor, iyi hissettiriyoruz. Dolayısıyla, kurum itibarı da doğru yönetildiği takdirde güveni artırma temeli üzerine kurgulanıyor ki siz çaba sarfetmeden ürün, hizmet ve şirketiniz tercih edilsin.
Calışanların kurum itibarını yükseltmekte ki payının %35’lerde olduğu söylense de, bunun çok daha yukarılarda bir seviyede olduğunu düşünebiliriz. Urünün geliştirilmesinde etkisi olan, kurum hakkında elçilik yapan ve inovasyonun oluşmasında etkin rol alan yine çalışanlardır. Bu durumda herşeyin başı “etkin yönetim ve liderlik” ile “ekip anlayışıyla ilerleyen” kurum kültürü diyebiliriz.
Geçen hafta, Nestle çalışanlarından birkaç kişiyle Nescafe etkinliğinde buluşma fırsatı buldum. 2009 yılında da Türkiye’nin en beğenilen şirketleri arasında yerini alan Nestle’nin, haklı bir gururu ve itibarı olduğuna inanıyorum. Nestle’nin Nescafe marka ekibinin şirket kültürü, vizyonu, çalışanları ve iş anlayışı hakkında gönülden söyledikleri cümleler, Nestle’nin başarısının birer simgesiydi. Nescafe ile ilgili bizlere bilgi aktaran uzman ekip, hergün severek içtiğim Nescafe ve kahve ile ilgili aklımıza takılan tüm sorulara cevap verdi.
Orneğin, Kahve’nin %100 doğal olduğunu, bunun da ötesinde yeşil çay’dan %70 oranında daha fazla antioksidan içerdiğini yapılan araştırmaların kanıtladığını gördük.
Inovasyona önem veren şirket, yeşil kahve çekirdekleri sayesinde daha fazla antioksidana sahip Nescafe Lif-Aktif ve Nescafe Vita-Lift ürünleri ile yarattığı yeni ürün kategorisiyle de, sektöre öncü ve yenilikçi bir yaklaşım da getirmiş oldu.
%70 pazar payı ile liderliği elinde tutan Nestle‘nin sağlıklı büyümesinde şüphesiz sürdürülebilir bir yönetim anlayışı rol almakta. Türkiye’de 100 yılını doldurmuş Nestle’ye nice 100 yıllar diliyoruz.
6 Comments
Firat Demirel
Hataları kimsenin yüzüne vurmayı sevmem ama Nestle denince şu konu hep aklıma gelir. http://en.wikipedia.org/wiki/Nestl%C3%A9_boycott
Fatmanur Erdogan
Selam Fırat,
1977’den bu yana epey bir yol almışlar demekki. Onemli olan gelişmek, hata varsa düzeltmek. Mükemmellik yolculuğu dediğimiz şey bu temeller üzerine inşa ediliyor…
Nestle ürünlerini bu aklına gelen bilgi doğrultusunda hala almaya devam ediyorsan, itibarlarını yükseltmek açısından doğru adımlar atmışlardır belki…Almıyorsan, Nestle’nin seninle irtibata geçmesini istememde fayda var:)
Iyi bir konuya parmak bastın aslında. Tüm iş dünyası sürekli satmak, karlılık ve pazar başarısından bahsederken, şeffaflık ve etik’ten kimse bahsetmiyor pek… Gençlerde de benzer bir eğilim var: çoğu pazarlama ve reklamcılık fonksiyonu ile aşk yaşıyor, kimliklerini bu fonksiyonla özdeşleştiriyor ama çok nadiren “sorumlu” pazarlama ile haşır neşir bireylere rastlıyorum. Sorumlu Liderlik ve Liderler, sorumlu çalışanlar ve çalışmaları beraberinde getirir.
Firat Demirel
Fatmanur cevabın için teşekkürler.
Evet almışlardır, almamaları daha büyük hata olur zaten.
Nestle almıyor değilim ama iletişime geçmeleri de neyi değiştirir bilmiyorum. 🙂
Bu konuyu İngiltere’de 6 yıl kalan kuzenimden öğrenmiştim, orada ciddi bir boykot olduğunu falan.. Yazından sonra araştırdım buldum kaynağını, talihsiz bir durum gerçekten.
Konuya gelince günümüz dünyasında küresel kapital güçlerin satış gücü beni korkutuyor. Pazarlama benim için itici bir kavram olmaya başladı biraz. Ama insan populasyonu arttıkça bunlar kaçınılmaz oluyor, büyük hortumdan kaçabilenleri şanslı addediyorum. Geçmişe dair bilgisizliğimiz, önemsememek ve görsel yanılgılar da maalesef toplumsal düzeyde bozulmalar, güvensiz ilişkiler ve bencil kişilikler bırakıyor arkasında.
Daha az satan/satın alan, daha çok paylaşan bir toplum var benim hayallerimde. O sebepten bütün bu döktüm bu dilleri. Gitmesem de görmesem de. 😉
Sevgiler.
—
ilk yorumu şu şekilde güncellemeliyim:
“Güven en çok aranılan şeydir gerçekten. Hataları kimsenin yüzüne vurmayı sevmem ama Nestle denince şu konu hep aklıma gelir. http://en.wikipedia.org/wiki/Nestl%C3%A9_boycott Sanırım o nedenle bir güvensizlik kaldı içimde.”
Sibel Demir
Fatmanur hanım merhaba,
Nestle’nin pazar payının %70 olduğunu bilmiyordum ve açıkçası etkilendim. Gözümde küçük ve sadece ürünlerini aldığım bir şirketti Nestle. Kurum itibarı ile ilgili yazmış olduğunuz diğer yazıları da okudurm. Öncelikle, bu blogda oluşturduğunuz bilgi ve kaynak birikiminden dolayı sizi kutluyorum. Oğrencilerime kaynak olarak gösterdiğim bir site, zevkle okuyor, takib ediyoruz.
Kurum itibarına gelince, çalışanların yerini itibar seviyesinde konumlandırma şekliniz bende bir hayranlık uyandırdı. Çalışanlar kurumu var eden, itibarını iade eden, güclendiren ya da yerle bir edebilenler. Kurumun lideri de bir çalışan olarak değerlendirdiğimizde, çok anlamlı bir yazı. Elinize, kaleminize, aklınıza sağlık.
Sevgiyle,
Bruno Fennessy
Hello, i think that i saw you visited my site so i came to “return the favor”.I am trying to find things to enhance my web site!I suppose its ok to use a few of your ideas!!
Oğuz
Noktası, virgülüne kadar katılıyorum. Ellerinize sağlık, teşekkürler.