Dünya çapında çalışanların algılarına göre insan kaynakları departmanları pek de bir iş yapmıyor. Çünkü en önemli müşterisi olan çalışanlara değer yaratamıyor. Arada bir toplu eğitimler sunuyor, çalışan memnuniyet ve benzeri araştırmalar yapıyor, yönetim kurullarında kendilerine yer arıyor. Ama aradığı yeri bir türlü bulamıyor.Sorun isimden başlıyor. Insan Kaynakları. Düşünecek olursanız oldukça anlamsız.
Neye kaynak olduğu belirsiz bir isme sahip. Malesef.
Çalışanlara değer katmanın bin bir türlü yolu var. Bu değeri katamıyor olmalarının da eminim bin bir türlü sebebi vardır. Hızlı ve etkin bir değer yaratmak isteyen varsa, buyurun size bir öneri.
Her şirkette belli bir müddet çalışanlar terfi almak için çabalar. Türkiye gerçeğine bakacak olursak, kıdem terfi sebebidir. Evet, hala. Yetenek ise ön planlara geçme çabasını vermeye devam ediyor. Bir grup yönetimlere göre yetenek bulunamıyor, bir grup diğer yönetime göreyse, yönetimler yönetemiyor.
Örneğin, yeni müdür olan bir çalışan, ilk defa eleman yönetecek bir müdür, ilk defa VP düzeyine çıkmış bir yönetici, ilk defa CEO koltuğuna oturan bir genel müdür arasında ne tür benzerlik vardır?
Hepsi terfi ettikleri pozisyonlarda ilk defa bulunuyorlar. Her ne kadar bulundukları pozisyonu hak etmiş olsalar bile bu rolde başarılı olmalarını sağlayacak ne tür bir destek mekanizması mevcuttur?
Genelde bir mekanizma mevcut değil. Türkiye’de pop kültür tarzı koçluk hizmetleri verilmekte ama organizasyonla bütünleşmediğinden etkisi kişinin bireysel çabasıyla kısıtlı kalmakta. Eğer işiniz insan kaynakları’nın bir bölümüyse, yeni terfi edenlere, şirketinize yeni girenlere bireysel destek mekanizmalarıni değer katarak sunun bakın algınız nasıl yükseliyor, geleceğiniz nasıl parlıyor. Dünya “mass production” dan çoktan uzaklaştı. En az 10 yıldır bireye yönelik, kişiye özel hizmetlerden söz ediyoruz. Insana dokunamayan bir insan kaynakları departmanı düşünülemez.
Temmuz ayında Pensilvanya’da Authentic Leadership isimli bir çalışmasına katıldım. True North isimli kitabın yazarı Nick Craig liderliğinde muazzam bir çalışma yapıldı. [Bill George, Nick Craig, Finding Your True North] Bu kitabı yönetim ve liderlik tarzını anlamak isteyen herkese öneririm.
Şunu söyleyebilirim ki gelecekte insan potansiyelinin gelişmesini, genişlemesini ve yükselmesini destekleyecek uzmanlara ihtiyaç olacak. Bu uzmanlar şirketlere destek olacak. Insan Kaynakları departman çalışanları daha da operasyonel işlerle uğraşacak. Operasyonda değil de bireylerin potansiyellerini en üst noktada göstermesine destek olmak istiyorsanız, bir an önce etrafınıza nasıl dokunabilirsiniz, hangi bilgi birikimi ve tecrübesine ihtiyacınız olabilir, bunları düşünmeye bakın.
Bunu yapabilmek için de önce kendinizle barışık, pozisyonunuz ve işinizle uyumlu, etrafınızla rekabet halinde değil birlikte büyümeye odaklı, egolarınızı çoğunlukla rafa kaldırabilen ve en önemlisi etrafınızdaki insanların sizden daha başarılı olmalarına izin verebilecek özgüvene sahip olmak için gayretli olmaya bakmalı.
4 Comments
Uğur Özmen
Çok değerli önerilerl dolu bir yazı.
İK’nın (genelde yapmadığı) birçok görevinden biri diye mi algılamalıyım, yoksa yaptığı takdirde tüm şirketlerin göz bebeği olacak işler için minik bir hatırlatma -kopya- notu mu?
Hangisi olursa olsun… Bu yazıyı, belki bir de astlarını üst pozisyonlara hazırlamak için amirlerin yapması gerekenleri anlatan yazı izlemeli.
Özellikle son paragraftaki yöneticiler için…
Fatmanur Erdogan
Her ikisi de diyebiliriz. Yöneticilere de çok büyük görevler düşüyor elbette. Zaten ileride yöneticiler daha da yeteneklerini geliştirmiş olunca, IK’ya gerçekten daha fazla operasyonel işler dışında bir iş kalmıyor olacak. Yani IK fonksiyonu dağılıp, başka fonksiyonlar halinde karşımıza çıkacak.
Mümin ÇİÇEK
Bana bir fırsat verilse yaşadığım (eskiden yaşadığım) şehirdeki İK’cıların tamamını işten atardım. Sizin de dediğiniz gibi Fatmanur Hanım “Neye kaynak olduğu belirsiz bir isme sahip. Malesef.” Olan da iş arayan insanlara oluyor.
Umut Kısa
Koçluk becerileri de lider yetiştirmede önemli rol oynuyor. Önümüzdeki dönemde koçluğun kurumsal hayatlarda çok daha önemli hale geleceğini düşünüyorum. Yazı çok güzel, sevgilerimle