Herkes herkesten anlayış bekliyor ülkede.
Yanlış yönden gelen adam, doğru yönden gelen adamdan yol vererek anlayış göstermesini istiyor.
Yandan geçen diğer bir araç sahibi, kardeşim yolu açsana yahu diyerek, haklıyı değil haksızı savunuyor. Çünkü yanlış yoldan gelene anlayışla davransan ne olur ki diye düşünüyor.
Aylarca bir emaile dahi cevap veremeyen yönetimler, yoğunluğumuzdan cevap geçemedik, anlayış rica ediyoruz diyor.
İşe girerken yapılan sözleşmelerde kılı kırk yaran, çalışana köle gibi yaklaşan tüm işletmeler, imza attıktan sonra, sözleşmemize göre yapmanız gerekenleri neden yerinize getirmiyorsunuz diyen çalışana, ‘eh artık sen buranın bir çalışanısın, biraz anlayış göstersen ölür müsün” diyerek aşağılıyor ve çalışanın utanç duymasını bilinçli olarak sağlayarak, anlayış bekliyor.
Sahtekarlık yapan gençler, gencim daha toyum bu yüzden ceza vermeyin, bana anlayış gösterin diyor.
Okulda arkadaşlarına vuran, sorumsuz çocukların anneleri, çocuklarının yaptıkları davranış dolayısıyla arkadaşından özür dilemesi gerektiğini düşünmek yerine, çocuğunu savunmaya devam ediyor. Okul yönetiminden anlayış bekliyor. Karşı tarafın çocuğunun da tokatı, dayağı hak edecek şekilde davranmamasını istiyor. Tıpkı tecavüze uğrayan kızların, erkekleri teşvik ettikleri için tecavüze uğradıklarını savunanlar gibi.
Patronlar, her dediklerinin sorgusuz sualsiz yapılmasını istiyor. Gerekiyorsa, yalan haber, gerekiyorsa, yalan bilgi, gerekiyorsa cezasını ödemeye razı gelerek usülsüzlükler. Yönetimlerin de bunu anlayışla karşılamasını bekliyor. Kimisi anlayış gösteriyor, çünkü ayda 50 bin TL net maaşı bırakmak kolay değil.
Bir türlü doğru iş yapmayı beceremeyenler, para kazanmayı herşeyin üzerine koyup, vizyon geliştiremeyenler, vizyonla hareket edip devleşenleri lobiyle yok etme çabasına girerken, bakanlıklardan anlayış bekler.
Hastalıklı Sistemler, Hastalıklı İnsan Üretirler.
Öyle bir hastalıklı sistemin içerisinde kalmışız ki, insanoğlu sistemden şikayet edip, sistemin bir parçası olmaya devam ediyor ama kendi yaptıkları sorumsuzluklardan dolayı sürekli anlayış bekliyor.
Bir duayen demiş ki, “Çevremizdeki çoğu kişi Türkiye’nin sorunlarından söz ederken ifade özgürlüğünden, gazetecilerin hapiste olmasından, basının özgür olmamasından duyduğu rahatsızlıktan söz ediyor. Ama gerek iş dünyası gerek iletişimciler, reklamcılar, pazarlamacılar, yöneticiler dönüp kendilerinin medya ile olan ilişkilerine bakmıyor. Her ne hikmetse siyaset ortamı sanki ayrı bir dünyaymış gibi değerlendirilip kendi sorumluluklarını görmezden geliyor.”
Haklı olduğunuz yerde anlayış göstermediğinizde utandırılıyorsunuz.
Haklı olduğunuz yerde anlayış göstermediğinizde ötekileştiriliyorsunuz.
Haklı olduğunuz yerde anlayış göstermediğinizde dışlanıyorsunuz.
Haklı olduğunuz yerde anlayış göstermediğinizde sevilmiyorsunuz.
Ülkenin vatandaşları olarak öyle alışmışız ki bu düzene, öyle çok sevmişiz ki bu düzenden beslenmeyi, öyle hoşumuza gitmiş ki her haltı yiyip ardından “anlayışla” çözüm ürettirmeyi, değerli olmak, kurallara uymak, adaletli olmak gerçekten umrumuzda mı ki?
Türkiye’den daha özgür ülke var mı sizce?
Türklerden daha özgür millet var mıdır sizce?